Hava düne göre daha sıcaktı.
Hercai, her zamanki yere, sevgilisi Demir'i beklerken oturduğu hamağa doğru yürüdü. Büyük bir ağaç, altında beyaz ipten örülen bir hamak vardı. Kendini bildi bilesiye bu hamak buradaydı. Zaten kendini de burada bulmuştu.
''Hercai?''
Oturduğu yerden hızlıca kalkıp Demir'in boynuna sarıldı. Bugün çok mutluydu. Neşesi etrafa ışık saçıyordu adeta. İkisi birlikte oturdu hamağa. Hafifçe sallamaya başladığında Demir, Hercai'in omzuna başını koymuştu. ''Meleğim, nasılsın?''
''İyi sayılırım, sevgilim. Sen?''
''Bende...''
Anlamıştı Hercai. Bir şey vardı ömründe.
''Neyin var Demir?''
''Hercai ben gidiyorum...''
Nereye gidiyordu?
''Ne demek gidiyorum? Nereye gideceksin?''
''Babam beni çağırdı Bolla'ya*... Çok yorulmuş şirket işlerinden. Bana devredecek orada ki şirketi... Gelemeyeceğim buraya sevgilim...''
Kadının dünyası başına yıkılmıştı. Ya birlikte geçen o güzel günler, o hayaller ne olacaktı? Hepsine yazık mı olmuştu şimdi? Bir çaresi yok muydu?
''Gitme Demir'im... bırakma beni buralarda.''
''Zorundayım sevgilim. Beni bekle Hercai, seni sevmeyi bırakmayacağım.''
Kalkmıştı adam, kadının yanından. Kadın söz verdi kendine. ' Onu bekleyeceksin Hercai' dedi içinden. Verdiği sözü tutmayacağını bilerek savundu kendisini. 'Onu bekleyeceğim.'
Bolla* benim uydurduğum bir şehir ismi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Vazgeçme.
RomanceSen bir kardelen değildin sevgilim, Sen çiçek değildin. Ben ise bir Hercai'ydim. Sana verip de tutmadığım binlerce söz için özür dilerim... Sevgilim, Ne olur benden vazgeçme. Çiçeklerden,kalbinden,canından, nefesinden vazgeç ama... Benden vazgeçme.