Kırmızı koltuğa oturup ona ağlak gözlerle bakmayı sürdürdüm. Yüzü,gözü güzel adam.Onu çok özlemiştim.Değişmemişti,hala kirpikleri sayılacak türdendi.Yüzünü ellerimin içine almayı hayal ettim.Yanağını okşamayı ve gözlerini öpmeyi düşündüm.
O ağacın altını düşündüm.Hamağı ve hamakta geçen anılarımız geldi teker teker gözlerimin önüne.
"Ne için gelmiştiniz?"
Tanımamıştı işte. Kim olduğum onu ilgilendirmiyordu. "İş için,görüşmem vardı."
Kelimeleri yutarak konuştuğumda o güzel kaşlarını çattı.Ona sarılmak istiyordum.
"Ceylin seni işe almış olmalı,yarın başlarsın."
"Üniversite öğrencisiyim.Saatlerimi Ceylin hanım mı hazırlayacak?"
"Evet,çıkabilirsin."
Ona biraz daha baktım. Onu öptüğümü düşündüm. Onu sevdiğimi ve asla unutmadığımı söylediğimi düşündüm. Onun da beni sevdiğini...unutamadığını...
Kafa sallayıp odadan çıktım. Nefes nefese ve ağlarken,kendimi şirketten biran önce atmayı ve buraya daha gelmemeyi düşünüyordum. Ne kadar işe ihtiyacım olsa da burada çalışamazdım. Çalışırsam eğer, biterdim ben. Tutamazdım ki kendimi.
Şirketten çıkıp az önceki banka geri oturdum. Oturduğum gibi hıçkırıklara boğuldum. Bağırıyor ve zorla nefes alıyordum. Beni nasıl unutmuştu,verdiğim o sözü nasıl aklından atmıştı?
İnanamıyordum, o öyle bir insan değildi ki!
Eve yürüyerek geri döndüm. Su evdeydi. Eve girip direk mutfağa gittim ve bir bardak su içtim. Ardımdan mutfağa giren Su, bitkin ve ağlamış halimi görünce yanıma gelip bana sarıldı.
"Ne oldu Hercai? Neden ağladın bu kadar?"
"Odama gitmek ve uyumak istiyorum,benimle uyur musun?"
"Hadi bebeğim," odama çıkıp üstümü giyindim ve yatağa girdim.Su'da yanıma yatıp bana sarıldı. "Anlat bekliyorum."
"Yeni patronum Demir."
"Ne demek yeni patronum Demir? Seni hatırladı mı?"
"Özlememiş,hatırlamıyor,silmiş beni."
"Pislik herif, ne demek unutmuş ya? Nasıl bir beyne sahip bu adam? Sen kaç yıldır bunun acısını çekerken o gününü gün mü etmiş yani?"
"Belli ki öyle. Zaten çalışmayacağım orada.Elimde olan miktar beni biraz idare eder."
"Hayır,çalışacaksın Hercai.Ona kendini hatırlatacaksın. Sen güçlü bir kızsın. Asla kaçmayacaksın."
"Güçlü müyüm ben? O kadar ağladım ki!"
"Güçlüler ağlar canım,asıl güçlüler ağlar."
Kafamı sallayıp gözlerimi kapattım.Ağlamanın ardından gelen o uyku hissi...Kalbimi rahatlatacak en güzel şeydi.
Uyandığımda saat gece 2'ydi. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa gidip bişeyler yedim ve geri odama çıkıp yakında başlayacak olan vizelerime çalışmaya başladım. Yorgundum. Kesin kararlıydım, o işe asla başlamayacaktım.
Kaçmak değildi bu,korkak da değildim ama onu unutmaya çalışırken, her gün burnunun dibinde olamazdım.
Midem bulanıyordu,karnımı tutup kıvranırken boğazıma dolan acı tatla tuvalete koştum. Midemde ne var ne yok çıkartıp sifona bastım. Bir yandan ağlıyordum, bir yandan aynaya bakıyordum. İğrenç gözüküyordum.
Kapıyı açıp aceleyle içeri giren Su, beni görünce ağlamaya başladı.
"Bu haline çok üzülüyorum kardeşim, lütfen iyi ol! O işe de gitme,kararımı değiştirdim.Lütfen mutlu ol."
"Söz veriyorum,Su. Söz veriyorum mutlu olacağım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Vazgeçme.
RomanceSen bir kardelen değildin sevgilim, Sen çiçek değildin. Ben ise bir Hercai'ydim. Sana verip de tutmadığım binlerce söz için özür dilerim... Sevgilim, Ne olur benden vazgeçme. Çiçeklerden,kalbinden,canından, nefesinden vazgeç ama... Benden vazgeçme.