mektebihakikat3
Varlığını Allah’ın yoluna adayan ve o uğurda canını veren şehit Bayram Ali hocamız1952′de Trabzon’nun Of İlçesi’nde doğdu.
Çocukluğu Adapazarı’nda geçen Bayram Ali hocamız, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu.
Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Osmanlı Türkçesi ve kısmen Almanca bilen Bayram Ali hocamız, hukuk eğitimi de aldı.Büyük İslam alimlerinden İmam Rabbani’nin mektuplarından oluşan ‘Mektubat-ı Rabbani’ kitabını ezbere bilen ve
her pazar sabahı İsmailağa Camii’nde sohbet veren Bayram Ali hocamız(İmam-ı Rabbani Hazretleri’nden bahsederken kendisini, Onun adını ağzına almaya layık görmez, ismini telaffuz etme yerine “Sultan” kelimesini kullanırdı.)
3 eylül 2006'da yine bir pazar sabahı, saat 7:30'da İsmailağa Camii'nde vaazın ardından dua ederken, hala kesin olarak belirtilmeyen bir sebeple Mustafa Erdal adlı kişi tarafından kalbinden bıçaklanarak şehid edilmiştir.
Bir gün Fatih’te ikibinden fazla kişinin hazır bulunduğu bir camide teravih öncesinde vaaz ediyordu. O geceki konuşmasında Osmanlı Devleti’nden bahsediyor, Çanakkale başta olmak üzere diğer cephelerde tahakkuk eden Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve selem)in manevi yardımlarını anlatıyordu. Konuşurken ifadeler boğazında düğümleniyor, belli bir süre sonra kendini toparlayıp gür sesiyle“Cemaat! Bu topraklara sahip çıkın!” ifadesini tekrar ediyordu.
Ulemanın kıt olduğu nasibsiz bir asırda yaşadığından omuzlarında büyük sorumluluk taşımaktaydı. Eşine az rastlanır bir ilim ve gönül eriydi. Büyük adamdı. Dünyaya “elveda” derken de büyük adamlar gibi gitti.
Kitapseverler, müşkili olan öğrenciler, vaazlarını takip eden cemaat Bayram Hoca’yı unutamayacak. Daha şimdiden özlediklerini söylüyorlar.
“Sultan buyuruyor ki” deyişini, kürsüdeki celalli sesini, müeddep duruşunu, en zor metinleri rahat bir şekilde çözüşünü, siyonizme kafa tutuşunu ve istikametini özleyecekler…
İlim Hayinesiydi,son derece mütevazi bir kişiliği vardı.Onun yokluğu bizler için büyük kayıp, zira onun gibi korkusuzca, göğsünü gere gere şeriat, hakikat diye haykıran Osmanlı aşığı nadir bulunur.
Peki, biz onu anladık mı?
El cevap; Hayır, malesef Hayır!O ilimde ayaklı kütüphane idi
O’nun kelamı kılıç gibi keskindi
O ALLAH ve ilim delisi bir aşık-ı sadık idi
O heybet ve mehabet sahibi idi
O az yer az uyurdu, az gülerdi
O ahlak-ı hamide sahibi bir güzeldi
O gezmeye eğlenmeye
(piknik,deniz vs..) iltifat etmezdi ısrarla götürürlerse gider gittiği yerde dahi kitab ve mütalaadan geri kalmazdıO ilim ve irfanda bir kuyu gibiydi in in in dibini bulamazsın
O mübarek insan alelade sıradan birisi gibi gözükür garib garib kıyıda köşede takılırdı
O aynı zamanda bir san’atkardı müthiş bir sada ve eda ile vecd halinde kendi bestelediği ilahileri okurdu
O fevkal’ade hazır-cevap ve nüktedan ve zarifti
O, Bayram Ali Hocamızın bütün hayatı üç harf ile beş noktadan ibaretti; ع،ش،ق
عشق
"Aşk" derslerinde ve sohbetlerinde
merkez nokta daima ALLAH ve Resulullah aşkı idi.
Her daim aşkın yüceliğinden ve aşıkların şanından bahseder ve vecd u halet ile kendinden geçerdi adetaŞEHİD, ÜSTAD, HAFIZ , HACI, MUTASAVVIF, MÜTEFEKKİR, STRATEJİST, ŞARİHAKSİYONER, SAN’ATKAR, MÜCAHİD, NÜKTEDAN, vesaire ne dersen
dee
ALLAH’IN O GÜZEL KULU BAYRAM ALİ EFENDİ ANLAT ANLAT BİTMEZ GİDER DE GİDEER GİDER DE GİDEER...Ona,Sohbetlerine, bize verdiği öğütlere sahip çıkalım…
Allah(c.c ) bizi onun Şefaatine nail eylesin. Âmin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evliyâlar
Non-Fictionبِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berekatühü "Her kim bir yola girer ve onda ilim isterse, Allah onun için cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Melekler ilim öğrenenlere, yaptıklarından hoşlan...