Multi Masal ve Su
2 hafta sonra...
Su yun ağzından..
Hem çantaları düzenleyip hemde Masal 'a da laf yetiştiriyordum.Neymiş İzmir 'e benim arabamla gitmezmiş.sinirle "Arabayı seninleyken yavaş sürüyorum zaten Masal "dedim. O da en son benim arabama bindiğin de hiç de yavaş olmadığımı felan söyledi. Kendi arabasını sürmediğinden ya da şöyle diyim ehliyet sınavına henüz girmediğinden arabayı ben sürücektim ve Masal hanım da hızlı sürdüğümü söyleyip sızlanıyordu. Birkere tamam hızlı sürmediğimi söyleyemezdim ama daha önce hiçkaza yapmamıştım. Ayrıca trafikte 140 la gidicek kadar salak değildim. Otobanda ve yol boş olduğunda hız yapardım ama Masal yanımdayken en fazla 120 yapmıştım ve ona bile acayip hızlı diyordu. Sanırım Masal 'a hız yapmıyıcağıma dair söz vermessem İzmir 'e felan tek başıma gidicektim çünkü benim cici arkadaşım uçağa da binemezdi. Evet yükseklik korkusu da var. Ve ben aksine yüksek olmasını severim çünkü bana göre gökyüzüne daha yakınsındır. O an özgürsündür aslında gerçekten. Oan dersin tamam ben büyüdüm diye. Yani en azından ben bunları düşünüyorum. Hem bunları düşünüp hem bavulları yerleştirdikten sonra babama dönüp sarıldım. Babam bütün dikkatlı ol uyarılarını yaptıktan sonra beni sevdiğini söyleyip sıkı sıkı sarıldı. Madem bu kadar ayrılamıyoruz niye İzmir 'e gidiyorduk ki İstanbul 'da hiç mi lise yok diye düşünüyordum ki Teyzem yani- Yeşim teyzenin kendisi Masal 'ın öz annesi benim üvey annem olur-hıçkırıklarını duydum. Ağlıyordu. Anne yüreği işte diye düşünürken içimde bir yerde bir boşluğun acıdığını hissettim. Ardından teyzemin bana kocaman sarılmasıyla bu düşüncelerimden kurtulmaya karar verdim. Bugün güzel bir gün olucaktı ve ben herkezin içinde ağlayamazdım. Ben böyleydim. Masal 'ın yanında bile yalnızca bir defa ağlamıştım. Başkalarının yanında ağlamayı sevmezdim. Bilmiyorum belki rahatlatırdı. Ama ben bunu küçükken babam benim annem için ağladığımı görüp üzülmesin diye alışkanlık haline getirmiş ve biraz daha büyünce de bunun çok doğru bir karar olduğunu anlamıştım. Çünkü insanların yanında ağlarsan ya sana acır ya da duygu sömürüsü yaptığını düşünürlerdi. Ve her ikisi de benim için kötüydü. Kimse kimseye acımamalıyı. Sonuçta herkezin hayatı farklıydı ve zaten bizi biz yapan da hayatımızda yaşananlardı. Yeşim teyze beni kocaman öptü.ve " bak Su seni hep kızım gibi gördüm. Umarım sende annen gibi görmüşsündür. Orda yalnız olucaksınız ve siz her ne kadar büyüdük deseniz de hala benim bebeklerimsiniz. O yüzden birinize bişey olursa hemen haberim olucak. Masal bunu sana da söylüyorum kızım . Tamam mı?"dedi. Onu başımla onayladım. Bütün o sarılamalardan sonra sonunda arabaya binmiştik. Arabayı çalıştırdım ve sürmeye başladım. Masal 'la birbirimize bakıp gülümsedik. Her şey çok güzeldi. Ama Yeşim teyzenin sözleri boğazımda bir yumru bırakmıştı. Ya da sözleri değil de bugün benim orda arkamdan ağlıyan yada beni uğurluyan bir annem olmamasıydı beni üzen. Ama hayır ben ağlamıyıcaktım. Bunları daha fazla düşünmemek için gözümü yoldan ayırmadan Masal 'a "e niye sustun kardeşim sen normalde susmazdın" dedim. O da"sen biraz üzgün gibiydin ben de o yüzden susayım dedim " dedi. Nasıl da anlamıştı. Bende sesimi mutlu ve neşeli tutmaya çalışarak yanıt verdim. "Hayır gayet mutluyum sana öyle gelmiştir" dedim. Anlaşılan başarmıştım ki hemen şakımaya başladı. " Su şimdi okulda nasıl arkadaşlarımız olcak . Sonra bizi ne ekşınlar bekliyo acaba?" Haklıydı önceki okulumda da belayı resmen üstüme çekerdim. Nerde gerizekalı varsa beni bulurdu ve birsürü olay yaşardık. Masal'ın da "ekşın"dan kastı buydu. Artık otobana çıkmıştık yani 80 den 110 a felan çıkabilirdim. Bende hemen vitesi değiştirip arbayı hızlandırdım. Masal bana bir bakış atınca biraz yavaşladım ama daha sonra hızlanmaktan kendimi alamamıştım tabi. O sırada bi araba benle aynı hıza geldi. Ve neredeyse durdu ve tekrar geldi. Bunun anlamını biliyordum bu yarış demek gibi bişeydi. Ve ben bunun altında kalmazdım. Hem zaten arabadakinin de çok gıcık bir tipi vardı. Siz şimdi nasıl gördün diyiceksiniz onda da en az benikki kadar güzel bir spor araba vardı ve iki arabanın da üstü açıktı. Bana bakıp göz kırptı. Ve,yanımdakini yani Masal 'ı gösterdi. Sonra da güldü. Masal'a baktım. Gözlerini sımsıkı kapatmış bir biçimde duruyordu.Aslında yarı yarıya haklıydı böyle yapmakta şuanki hızım 220 felandı ve Masal'ın hızdan ne kadar çok korktuğu da aşikardı. Ama yimede kimse benle dalga geçemezdi hele ki kardeşimle asla. O yüzden hızımı biraz daha arttırdım. Artık ne kadar olabilirse. Adrenalin damarlarıma işlerken, bir yandan da hala benimle aynı hızda olan arabaya bakıyordum. İnsan pes etmez mi ya ben hız sınırları zorlamak üzereyim hiç mi tık yok bi yavaşla dimi ama? Ya bu çocuk bir kıza yarış kaybedemem modundaydı yada benim gibi hız,seviyordu. Zaten yanındaki de birazdan ışık hızını aşıcak durumda olmamızı umursadığını sanmıyordum. Çünkü yüzümde gram endişe yoktu. Ama sürekli Masal 'a bakıyordu. Bunu sonraya bırakmaya karar verdim ve tüm dikkatimi yola verdim. Çünkü artık hastalıklı bir biçimde hızlı gidiyorduk. Sonra bişey oldu. Yakınımıza bir araba geldi ve ya bilerek yada bilmeyerek bizim yani daha doğrusu benim yarış yaptığım arabaya çarptı.Arabayı hemen yavaşlattım vuran araba kaçmıştı ama biz inlara yardım edebilirdik. İkimizde bir yaz boyunca ilk yardım kusuna gitmiştik. Gidereken yalnızca vakit geçirmek için gittiğim kursun normal hayatta yardımcı olabiliceğini hiç düşünmemiştim. Ben arabadan inerken Masal da gözünü açmıştı. Ama ne olduğunu tam anlayamamıştı sanırım çünkü boş boş diğer arabadaki çocuğa bakıyordu. Şuanlık bunu boşverip arabaya ilerledim. Arabanın arkasında baya hasar vardı ama içindekiler muhtemelen pek zarar görmemişlerdi. İlerledim ve sürücü koltuğunun kapısını açan çocuğa baktım. Muhtemelen bizimle aynı yaşlardalardı. Kaşları hep çatık mıydı acaba? Olayın şokundadır diye düşündüm. Biz birbirimizi incelerken Masal 'dan ses geldi. "Alp"demişti. İlk başta anlamadım ama jeton sonradab düştü. İç sesim kareli herhalde derken onu boşverdim ve Masal 'ın bashettiği çocuğun bu olup olmadığını merak ettim. Eğer oysa bu son derece inanılmaz bir tesadüftü. Yani koca İstanbul'da onlarla mı yarış yapmıştık. Masal'a diğerleri fark etmeden o bu mu anlamında kaş göz işareti yaptım. Nasıl yaptım bilmiyorum ama anlamış olucak ki evet anlamında başını salladı. İşte şimdi neden Alp'in Masal'a baktığını anlamıştım. Alp 'ten de "Masal sen misin ?"diye bir ses çıkarken arabayı süren çocukla aynı anda " siz tanışıyor musunuz?"dedik. Ben tam olarak emin olmak için sormuştum ve bu sefer de ikisinden aynı anda evet cevabını almıştık. Bune kardeş ya müzikalde gibiyiz! Neyse şuan daha önemli bir işimiz var dimi ama. Yaralarına baktım ikisininkide derin değildi ama kanıyordu. Yani ilgilenilmezse mikrop kapabilirdi. Salak salak birbirlerine bakan Masal 'la Alp 'a baktım ve Masal 'a seslendim. "Masal arabadan ilk yardım çantasını çıkar" dedim. İkisine de bizim arabaya binmelerini söyledim çünkü oturdukları yer kaza yaptıklarından dolayı sıkışmıştı ve cam kırıkları vardı. Az önce yarıştığım çocuk bana tip tip bakarken ona "İlk yardım eğtimim var ve siz yaralısınız"dedim. Kafasını salladı ve teşekkür etti. Kasılan çenesinden canının acıdığını anlamıştım. Onlar bizim arabaya otururken Masal ın çanatyı bulmasını bekledim.Masal çantayı getirdiğinde içinden gerekli malzemeleri çıkardım ve Masal'a dönüp sen diyeriyle ilgilen dedim. O öbür tarafa geçince bende yanımdaki çocuğa döndüm. Sağ kolunu tutuyordu . Muhtemelen canı acıdığındandı. Ona döndüm. Bana bakıyordu belkide bu kadar üstüme almamalıydım ama yinede içimden bir ses ona yardım etmemi söylüyordu. Bende o iç sesi dinleyip henüz adını bilmediğim kişiye seslendim" Bu biraz canını acıtabilir ama bakmam lazım yoksa zaman geçtikçe daha çok acır" dedim. Yine başıyla onayladı ve kolunu uzattı. En az acıtıcak şekilde baktım. Büyük ihtimalle çatlamıştı. Sonunda işim bittiğimde Masal 'a baktım o da Alp 'in kolunu sarmıştı ve onunkide bitmiş gibi görünüyordu. Ben tam onlara kalkmalarını söyliyicekken Masal anlamış olucak ki atıldı ve " Biz sizi bıraklım isterseniz arabanız kullanılmıyıcak durumda ve dağ başımdayız" dedi. Buna gerek yoktu . Tamam belki vardı ama bu kadar iyilik melekliği yeterdi. Böyle bir arabası varsa ve arabasının gittiğine üzülmüyorsa zengindir ve telefonla şöförünü yada bir arkadaşını çağarabilirler ama dimi! Masal ' a sinirli bir bakış attım ama o naptı devam etti ve " Su sende öyle düşünüyorsun dimi " dedi. Hayır ben tanımadığım insanları arabama almak istemiyorum . Aslında Masal da muhtemelen Alp la aralarında olan olaydan dolayı kendini borçlu hissediyordu ve bu yüzden böyle yapıyordu ama ben diğer bay ukala ile aynı arabaya binmek istemiyordum çünkü ben onun yarasına bakarken sürekli atışmış ve birbirimize laf sokmuştuk. Üstelik o kadar atışmamıza rağmen henüz ismini bile bilmiyordum. Masal'a baktım bana köpek bakışı atıyordu. Tam ağzımı açıcakken bay ukala zaten arabanın ön koltuğuna oturmuştu bile!! Benim arabama izinsiz! Şimdi o yardım et diyen iç sese sesleniyorum. Salak mısın acaba. Ben arabama oldukça düşkün bir insanım o yüzden bunu yapmamalı! Her sinirlendiğinde yaptığım gibi tırnaklarımı etime geçirdim ve Masal ' bunu mu alıyım arabaya yani der gibi baktım. Ama o bana hala köpek bakışları atıyordu. En sonunda kabul ettim ve arabaya bindim. Masal ağzı kulaklarında Alp'le birlikte arka koltuğa binerken onları bi an sevgili olarak düşündüm. Güzel olabiliridi aslında. Bu düşünceleri kafamdan atıp yanımdakı şahısa baktım. Gayet rahat bir biçimde kurulmuş oturuyordu. Onu boşverip Alp 'e nereye gittiklerini sordum. Ondan önce yanımdaki cevap verdi "İzmir'e "dedi. Gözlerimi kocaman açtım. Ve "ben sizi İzmir 'e kadar götüremem yolda bir otobüs durağında bırakırım "dedim. İçimden de Masal 'ın bizim de İzmir 'e gittiğimizi söylememesi için dua ediyordum. Yoksa bunlarla İzmir 'e kadar gidemezdim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardeş Kalbi
ChickLitOnlar yalnıca arkadaş değillerdi onlar kader tiyatrosunda tanışmış ve aynı seneryoda oynamaya karar vermiş dostlardı.Ayrıca bu kader seneryosunda karşılaştıkları engellerde birbirlerine destek olucaklardı...