Yukarıdan onlara doğru son hızda gelen bir savaş jeti vardı. Kanatlarına montelenmiş bütün ışıkları açık bir halde onlara doğru uçmakta olan bir mızraktan farksızdı. Eğer mızrak onlara isabet ederse alacakları hasarlar çok büyük olacaktı.
"Araca!" diye bağırdı Clint.
"Siz gidin! Ben geliyorum," dedi Bucky ve Wanda'yı kolundan yakaladı. "Frank'i kamyonetin tepesine yapıştır. Onunla konuşacaklarım var," dedi kıza emir verir gibi.
Wanda'da adamı ikiletmeden istediğini yerine getirdi ve Frank'i büyü güçleriyle yerden kaldırıp, kamyonetin tepesine yerleştirdi ve onu kamyonetin tepesine mıhlamış oldu. Ardından kendi de uçarak kamyonetin tepesine konumlandı.
Bucky'de aracın ön kaputuna tırmanıp, oradan tepesine çıktı ve arkadaki yükün de tepesine de tırmanmış oldu. Matt ve Peter, sivillerin bindiği kamyonetin yük kısmına binerken, Clint ve Natasha, kucağında Ava'ya beraber ön koltuktalardı.
Clint'in, "Hadi!" diye bağırmasından sonra Natasha gaza bastı ve kamyonetin varabileceği son hızda ilerlemeye başladılar. O sırada jet bayağı yaklaşmıştı ve aralarındaki mesafe azalmıştı. Natasha, hayatlarının o direksiyona bağlı olduğunun bilincindeydi ve bütün araç kullanma hünerlerini ortaya koyuyordu.
Normalde o araçla herkesin yapamayacağı kesin bir virajı alıp, profesyonelce döndükten sonra yoluna tam gaz devam etti. O sırada kamyonetin tepesinde olan Bucky, eğilmiş ve Frank'in yüzüne bakıyordu.
"Neden Frank? Sen Kingpin'in yanına gidecek biri değildin!" dedi uçağın yaklaşan sesi yüzünden bağırarak. "Bunu bize, bana, nasıl yaparsın!"
Gülümsemekten kilometrelerce uzakta olan, sert kış rüzgarı kadar tüyleri diken diken edebilecek bakışlara sahip katil. Bucky'e sert bakışlarını yollamakla yetindi bir süre. Ancak daha sonrasında ağzını araladı ve konuştu.
"Benim size yaptıklarımdan önce Stark'ın size ne yaptıklarını düşün. Ben sadece ödülü alıp işime bakacağım," dedi adam bakışlarına yaraşır bir soğuklukla.
"Sen bu değilsin Frank! Sen yapılması gerekeni yaparsın. Haksızlığa karşı olduğunu sanıyordum. Burada cezalandırman gerekenler ben değiliz," dedi Bucky, hala adamı döndürmenin bir umudu olduğunu düşünerek. "Natasha masum Frank, onu öldüremezsin. Sen asla masum canı almadın."
O sırada sürekli viraj aldıklarından Wanda, hem kendini hemde Frank'i tutmakta zorlanıyordu. Yüzünü kasıyordu ve kaşlarını da çatmıştı. Vücudunda acıyan bir yarası varmış gibi bir hal almıştı yüzü. Hem de çok acıyan bir yarası varmış gibi.
O sırada ise jet onlara iyice yaklaştı. Bucky, yakınlaştığında dikkat edebilmişti bir detaya.
Bu jetin kanatları yoktu.
Kanatlarının olması gereken yerlerden alevler fışkırıyor ve kızıl alevler arkasında simsiyah bir duman bırakarak bir meteoru andırıyordu, uçak tam anlamıyla bir roket, bir meteor şeklinde onlara doğru geliyordu. Bu hiç iyi değildi, Bucky kamyonetin içindeki siviller için endişelendi. Ancak Matt onlarla ilgileniyor olmalıydı. Dikkatini tekrar Frank'e çevirdi.
Adamın bir ara dokunduğu ama kendisinin geçtiği bir meseleye geri döndü. "Stark bize ne yaptı? Onun hakkında ne dedin?" Bunu derken kendisi de düşündü. Stark'la görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. O zaman zarfında adam ne gibi işlere bulaşmış olabilirdi ki? Kafası bunu almamıştı.
Neyse ki Frank bunu bir bilmece kılmadan, çözümü tek seferde söyleyip Bucky'nin bütün merakını temizlemişti.
"Bu sene bu işin arkasında olan kişinin sadece Kingpin olduğunu mu düşünüyorsun?" dedi Frank. "Hayır, o sadece gösteriş, fikir onun olsa bile, yöneten ve emreden o değil. O iş çok daha derin, Barnes," dedi hiç vazgeçmediği soğuk ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Ağı || Marvel
FanficNew York'da yaşayan suikastçılar arasında her yılda bir bir yarışma düzenlenir. Adı Ölüm Ağı'dır ve Kingpin suikastçılar arasından birini rastgele seçer. Diğer suikastçılar ise onu öldürmeye çalışır. Bu sefer ki hedef Natasha Romanoff'dur ancak Nata...