4. "HINZIR TİLKİ'NİN KRAVATI"

36 9 2
                                    

Arya Tuna

"Bay İnsanlık Namına" ve Hira'yla salonda oturuyorduk. 1 dakikalık saygı duruşu bile daha gürültüydü yeminle. Bay İnsanlık Namına odamdan çıktıktan sonra Hira gelmişti. Bay İnsanlık Namına nam-ı diğer Yankı Bey Hira'nın gelişiyle arkadaşlarının yanına gitmişti. Tabi ki yastığı ve yatağından bahsediyorum. Yarın cuma olduğu için Hira'yla kendimize forma alcaktık. Evet bildiniz FORMA! Bu okulda forma var ve kravat takmak zorundayız! Okul görevlilerine gidip; "Hey! Milattan sonra 21. yüzyılda yaşıyoruz! Hangi kravattan bahsediyorsun sen?!" diyesim gelse de içimden, pozitif bir insan olmaya çalıştım.

***

Sabah o lanet olası alarm yüzünden kalkmadım evet. Daha beteri oldu! Neredeyse iç çamaşırı gibi olan bir şort ve tişört gitmiştim. Ve bu sabah Hira yatağıma zıplamış, ben o pijamalarla yere düşmüş ve kapının önünde bizi sallana sallana izleyen bir adet Yankı'yla karşılaşmıştım. Hangi yerin dibine girsem bilemedim şimdi. Neyse ki Yankı 'Çabuk gelin! Sizi bir saat bekleyemem!" deyip aşağı inmişti. Ve Hira yine çenesini tutamadı.

"Arya! Kız kankeyto, resmen sevgilimin okuluna gidiyorum yaa!"

Bu kız sanırım aşağıdaki seçeneklerde abisinin bunu duymasını göze alıp üç yanlış bir doğru bile yapamamıştı. Hepsi yanlış kızın. 

"Bağır kanka bağır! Uzaylılar duymadı. İstersen biraz da ben bağırayım?"

"Ama tamam ayol! Şey edince şey oldu ama ya."

"Şey edinece şey oldu... Hmm. Evet sizi anlıyorum."

Tabiki de bu cümle üzerine kafama bir adet yastık yemiştim ama olsundu. Kat gömleğinin altına pantolonumu giydim. Üstüme de içinde kaybolabileceğim herhangi bir mont aldım. Aşağı indiğimde kapıda bekliyorlardı.

"Benim arabamla gidebilir miyiz?" diye bir teklifte bulundum.

"Olur." diyip kestirip attı. Hira'da başını sallamıştı. Gelecekte ki kocamın yanına gidip ona göz kırptım. İlgi önemli! Hira malı imajımı bozmasa duramıyor sanki.

"Kız manyak! Arabaya niye göz kırpıyorsun?"

"İlgi önemli!" diye bağırdım. Yankı'da orada ağzının sularını akıta akıta bakıyordu. Şaşırmıştı. Onunla biraz uğraşmak fena olmazdı.

"Ne oldu Bay İnsanlık Namına? Benden Tofaş Kartal falan mı bekliyordun?" dedim sırıtarak. İlk önce afallasa da hemen cevap verdi.

"Hayır. Sadece bu kadarını beklemediğim için..."

"İyi, o zaman bekle.''

Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım. Bizim alışverişe çıkmamız Yankı'nın okula gitmemesine bahane olmuştu. Devasa alışveriş merkezinin otoparkına park ettim. Kısa süre sonra mağazaya çıkmıştık ama maşallah. Yol boyunca kızlar bizi bakışlarıyla öldürüp Yankı'yı bakışlarıyla yemişti.

"Yiyen yiyene..." diye mırıldandım.

Formalar beyaz gömlek, lacivert pilili etek, kırmızı kravat ve apolet gibi seyleri olan bir ceket vardı. O ceketi giyeceğime ölürüm daha iyi. Neyseki ceket hariç herşey zorunluydu. Eşyaları denemek için kabine girdim. Herşeyi giymiştim ama bu lanet olasıca kravat takılmıyordu. Hayır sen hangi kıza kravat taktırıyorsun lan? Ve bu etek neredeyse dizlerimin bir buçuk karış üstündeydi. Diğer kabinden Hira seslendi.

"Loo! Sen bu kravatı bağlayabildin mi?"

"Lo ne yav? Neyse, yok be bağlayamadım!"

"Gelin buraya başbelaları!" Bu kim? Bu bizim soğuk nevale Yankı Atan mı şimdi? Şaka di mi? Hadi biraz oynayalım. 'I want to play game' sırıtışıyla kabinden çıktım.

"Nereden başbelası oluyor muşuz lan geberik herif?!"

"Yani bildiğin başbelası. Hem sen gel de bu geberik herif kravatını bağlasın. Sonra Bayan Fulya çirkefi o kravatla asar seni." dedi gülerek. İçten gelen bir gülüştü bu. Biliyordum. Çok insan bana böyle gülümsememişti belki ama her gece rüyamda gördüğüm bu gülümsemeyi iyi tanırdım. Kafamı sallayarak bu düşüncelerden kurtuldum. Elimdeki kravatı Yankı'nın yüzüne fırlatıp ona iki adım daha yaklaştım. Arkama da Hira geçmiş kravatının bağlanmasını bekliyordu. Harika ya. Bir ilkokul bebeleri gibi sıraya dizilmediğimiz kalmıştı o da oldu. Kırmızı kravatı alıp boynuma doladı ve şekili şukullu hareketler falan yaptı. Ama bir sorun vardı! Neydi o?! Neydi o?! Nesin sen ey sorun?! Aha buldum. Nefesi kulağıma çarpıyordu. Allah'ım tut beni sana geliyorum. Eşyaları alıp çıktıktan sonra Yankı vır vır etmeye başladı. Neymiş etek, etek değil bez parçasıymış. Neymiş efendim götümüzü kapatmıyormuş. Hayır o'lum sanane. Sanane yani sanane. Sen git kravat bağla. Yav bak işte yine kravat konusuna geldik. Hay ebeni kravat olur mu?

***

Sabah yine kıç üstü düşerek uyandım. Ama sanırım kıç üstü düşmem kafamın üstünde ki ampulün de yanmasını sağladı. Bu fikri erteleyip Hiracımcım'ın peşinden koşmaya başladım. O kıç bana lazımdı dimi ama?! Bu salak kendini Yankı'nın odasına attı. O an onu yakalamaya o kadar odaklanmıştım ki hiç düşünmeden Yankı'nın uyuduğu yatağın önünde duran Hira'nın üstüne atladım. Ama bu dengesiz gerizekalı geri çekilince yatağa düştüm. Yani YANKI'NIN üstüne düştüm! Ne harika değil mi? Yankı yatakta sırt üstü yatıyordu. Sadece dağılmış saçları görünüyordu. Uyurken de çok yağuşuhluydu ha hani.

'Yav sanane kızım ya?!"

'Sanane diyosun da onun yatağında yatıyorsun."

'He he ondan. Bi git ya!'

Harbi ben hala Yankı'nın yatağında yatıyordum.

'Ve üstelik adam açmış gözlerini sana bakıyor kızım!'

El salladım:

"Selam Yankı Abi.''

Ateş&Çakal
🔥&🐺

Madalyonun Ters TarafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin