i'm a policeman because of you | vhope

8.9K 314 161
                                    

Uyku tutmayanlara minik bir hediye ve tüm vhope isteyen okuyuculara~

Sizi seviyorum, iyi okumalar!

~

Ellerimden tut yoksa düşeceğim.

~

Duvara yazı yazdığım sprey boyayı çalkalarken siren seslerini duydum ve sprey boyayı yere fırlatıp sonu yokmuşçasına koşmaya başladım. Adım gibi bildiğim ara sokaklardan koşarken yalnızca birkaç ayaklandırmaya teşvik edici yazı yazmak için bu denli işkence çekmenin mantığını anlamaya çalışıyordum. Genellikle saklandığım köşe sokağa girdiğimde derin nefesler alarak kalbimin ritmini düzene sokmaya çalıştım ve uzun parmaklarımı hızla atan kalbimin üstüne yerleştirdim.

Sırtımı eskimiş kireçli tuğlalara yaslarken siyah şapkamın altından gözlerimi etrafta gezdirdim ve yakalanmadığımdan emin olmak istedim. Beş dakika sonra sığındığım yerden çıkarken sakin ve şüphe çekmeden yavaş yavaş yürümeye başladım ve cebimde karışmış bir şekilde duran kulaklığı düzeltmek için elime çıkardım. Turkuaz kulaklığı parmaklarımla ayırırken sırtımda bir ağırlık hissettim ve tiz bir ses, dalıp gittiğim diyarlardan beni geri getirmiş oldu.

"Yakaladım seni!"

Kafamı çevirmem ile siyah saçlar alnıma sürtündü ve yoğun erkek parfümü burnuma doldu.

"Sen kimsin--" dememe kalmadan üstündeki üniformayı görmem ile ayaklarım tekrar havalandı ve kapüşonlumdan tutmasına rağmen o arkada ben ön önde koşmaya başladık. Asla durmuyordum ve onun, eninde sonunda beni bırakacağını hayal ediyordum. Koşmaya başlayalı kaç dakika geçtiyse artık bacaklarımı hissetmiyordum.

Ama O... hala beni bırakmıyordu.

Polis arabalarının olduğu ana caddeden yeterince uzaklaştığımıza karar verip yavaşladığımda o da şükrederek adımlarını sakinleştirdi ve kıyafetimi bırakmadan beni kendisine doğru çevirdi. Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken ona şapkamın altından, maskemin üstünden baktım ve büyük gözlerimi kısarak küçültmeye çalıştım.

Çünkü onun yeterince küçük gözleri, küçük burnu ve gülmediği halde hafifçe belli olan güzel gamzeleri vardı. Karşımdaki polisi neden incelediğimi bilmesem de hala avucumdaki kulakları cebime tekrar sıkıştırıp ikna yeteneğimi konuşturmak için dudaklarımı araladım.

"Ben yapmadım." dedim direkt olarak, gökyüzündeki yıldızları saymaya başlarken. Ah, onları severdim.

"Üstünde sprey boya lekesi var."

Adamın suratına birden dönüp uçan bir fil görmüşçesine bakarken yutkundum ve omuz silktim.

"Duvarlara yakın yürürüm," dedim ve ellerimi iki yana açtım. "sürtünmüş olmalıyım."

Yarım ağız gülümsedi ve ben, midemde bir kasılma hissettim.

"Kaç yaşındasın, çocuk?"

"On yedi." dedim ve kafamı dik tutup gözlerimi bana odaklanan gözlerinden kaçırmazken. "Ayrıca çocuk değilim."

"Çok büyükmüşsün," dedi ve bileklerimi tutan ellerini sıkınca kelepçe geçirecek sandım. "ver bakalım ellerini."

Telaşla kıpraşıp ellerimi ondan kurtarırken bir yandan da söyleniyordum.

"Karakola götürme," diyerek kafasını dolduruyordum. "karakol istemiyorum."

Ayağım arkamdaki uzunca bir taşa takılırken geriye doğru sendeledim ve kafamın beton zemire çarptığında kanayacağı yerleri tespit etmeye çalıştım. Bacaklarım havalanırken kaşlarımın havaya kalkmasına neden olacak bir olay oldu.

bangtan boys :: one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin