Namgi one-shot.
Seninle tanışmak; dünya üzerindeki en güzel gökkuşağını görmek gibiydi.
Şans eseri ve efsanevi.
"Yeter artık," diye bağırdı Yoongi, elindeki kulaklıkları yere fırlatırken. "sabah akşam kavga ediyoruz, Namjoon. Gerçekten boğuluyorum artık."
"Benden ne istediğini anlayabilmiş değilim ki," diye sitem etti Namjoon. "gündüzleri bana trip atıyorsun geceleri ise odadan çıkıp stüdyona kapanıyorsun."
"Çünkü seninle yüz yüze gelmek istemiyorum," diye mırıldandı Yoongi. Yatak odasının duvarları bir itirafa tanık oldu ve bej rengi perdeler hafifçe sallandı. "senden sürekli kaçmak istiyorum."
"Hah," dedi Namjoon, öfkeli bir şekilde gülerken. "neden peki?"
Yoongi göz pınarlarından kurtulan birkaç damlayı engelleyemedi ve yanaklarına doğru süzülmesini sağladı. Hıçkırıklarını içinde tutmayı başarırken omuzlarının sarsılmasını durduramadı.
"Beni aldattığını biliyorum, Namjoon."
Odayı derin bir ölüm sessizliği sardı.
Kimse konuşmadı.
Kimse hareket etmedi.
"N-ne?" diye kekeledi Namjoon ama onu en iyi tanıyan insan olarak Yoongi, onun sadece bir şeyleri toparlamak istediği zaman kekelediğini biliyordu.
"Seni gördüm," dedi Yoongi, hıçkırarak ağlarken bir yandan elini alnına yaslamış, derin nefesler alıyordu. "Late Night Club'ta Seokjin ile. Çok yakındız, Namjoon. Olması gerekenden çok daha fazla."
"Sevgilim," dedi Namjoon, Yoongi'ye yaklaşıp titreyen bedenini tutarken. "o gece hiçbir şey olmadı. İnan bana."
"O gece biz yine deli gibi kavga etmiştik Namjoon ve sen kapıyı çarpıp çıkmıştın. Peşinden gelmeseydim bilmeyecektim bile."
"Sevgilim lütfen--"
Yoongi konuşmasına izin vermedi.
Canı çok yanıyordu ve kanayan yerlerine artık pansuman yapması çok geçti.
"Bitti." dedi ve beş harf, ikisinin kalbini de bir çırpıda yakıverdi. Yine de geri dönüş yoktu çünkü bu savaşta kaybedilen hisler ve yapılan fedakârlıklar rövanştaydı.
"Artık görüşmeyelim, Namjoonie." dedi Yoongi, onun kendisini tutan büyük ellerini vücudundan ayırırken. Tenleri birbirlerine öylesine alışmıştı ki araya giren soğukluk ile yanan ateş cızlayıp durmuştu. Ona son kez Namjoonie diye seslenmişti.
Arkasını dönüp çoktan hazırladığı bavulunu alıp giderken Namjoon'un sesiyle durmak zorunda kaldı.
"Sen, bizi aklında çoktan bitirmişsin zaten."
Yoongi elinin tersiyle yanağındaki yaşları silerken hafifçe tebessüm etti.
"Seni," dedi ve odadan çıkmadan önce son kez mırıldandı. "hala seviyorum, Namjoon."
Dakikalar sonra sokak kapısının kapanış sesi, bir silahtan çıkan kurşunun sesi gibi huzursuzca evin duvarlarında yankılandı.
Namjoon, tek başına kaldı.
~
Sensizken yaşamaya çalışmak, bir bok çukurundan kurtulmaya benziyor.
Rezil edici ve pis.