“Sizden her kim de malını başkaları için harcamayıp cimrilik eder ve kendi kendine yeterli olduğunu zannedip Allah’a ibadet ve sığınma ihtiyacı duymazsa, kelime-i tevhidi, cenneti ve islam dinini yalanlarsa ona da güçlük, zorluk ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştıracağız. Ve o kimse kabir çukuruna veya cehennem çukuruna düştüğünde malı ona bir fayda sağlamayacaktır.”
(Leyl: 92/8-11)
“... Kim nefsinin aç gözlülüğünden, hırsından ve cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erip umduğuna nail olanlardır.”
(Teğabün: 64/16)
564.
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zâlime zifirî karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir.”
[1]
[1]
Müslim, Birr 56.______________________________
Başkalarını Kendine Tercih Etmek
“... ve kendilerini yoksulluk içinde bulunsalar bile, diğerlerini kendilerine tercih ederler.”
(Haşr: 59/9)
“Allah’a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini, yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.”
(İnsan: 76/8)
565.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
– Ben açım, dedi.
Allah’ın Resûlü hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da:
– Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi.
Hz. Peygamber bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da aynı cevabı verdi. Daha sonra Resûl–i Ekrem’in öteki hanımları da: Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, diye haber gönderince, Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına dönerek:
– “Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?”
diye sordu.
Ensardan biri:
– Ben misafir ederim, yâ Resûlallah, diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in misafirini ağırla, dedi.
Bir başka rivayete göre karısına:
– Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu.
Hanımı:
– Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var, dedi.
Sahâbî:
– Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, dedi.
Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar.
Sabahleyin o sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti. Onu gören Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu.”
[1]
*
Her müslüman yoksul ve fakire sahip çıkmalı, imkanı elvermiyorsa başkalarından yardım istemelidir. Misafiri kendilerine tercih etmek büyük bir olgunluktur.
[2]
566.
Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.”
[3]
Müslim’in Câbir İbni Abdullah’tan rivayet ettiği bir hadise göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.”
[4]
*
Yiyenlerin sayısı arttıkça yemeğin de bereketi artar. Ayrı ayrı kaplardan yiyince insanlar doymuyorlar. Kaplarını birleştirince hem doyuyorlar hem de bereket görüyorlar.
[5]
567.
Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarak sağa sola bakınmaya başladı.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
“Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olanlar, olmayanlara versinler. Fazla azığı olanlar, azığı olmayanlara versinler”
buyurdu.
Hz. Peygamber daha birçok mal çeşidi saydı. İşte o zaman kimsenin ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığını anladık.
[6]
*
Yolculukta yol arkadaşları birbirlerine yardım edip kollamalıdır. Bu kimse kendisi veya devesinin açlıktan halsiz düştüğü anlaşılan veya tüm eşyasını tek deveye yüklediği için binit bulamadığından yorulmuş olan bir kimse de olabilir. Bu durumunu anlıyan peygamberimiz şefkat ve merhametinden dolayı müslümanlardan yardım etmeleri istenmiş ve islam kardeşliği böylesine cömertlik istediği için o bedevinin de işi görülmüş oldu.
[7]
568.
Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e getirip verdi ve:
– Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi.
Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi.
Bunu gören falanca, Hz. Peygamber’e:
– Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim, dedi.
Resûl–i Ekrem:
– Peki,
dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Kumaşı katlayıp o adama gönderdi.
Ashâb–ı kirâm o sahâbîye:
– Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle bir kumaşa ihtiyacı olduğu için onu giyinmişti. Üstelik sen, Hz. Peygamber’in, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler.
O şahıs şunları söyledi:
– Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime kefen yapmak için istedim.
Hadisin râvisi Sehl İbni Sa’d’ın dediğine göre o kumaş bu zâtın kefeni oldu.
[8]
*
Hediye, hediye edilebilir. Bunu bu hadisten öğreniyoruz.
[9]
569.
Ebû Mûsâ el–Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Eş’arîler, gazâda azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine’de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, yanlarında ne varsa getirip bir yaygıya dökerler. Sonra bunu bir kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu sebeple Eş’arîler bendendir, ben de onlardanım.”
[10]
[1]
Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 10, Tefsîru sûre (59), 6; Müslim, Eşribe 172.
[2]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[3]
Buhârî, Et’ıme 11; Müslim, Eşribe 178. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 21.
[4]
Müslim, Eşribe 179–181. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 21; İbni Mâce, Et’ıme 2.
756’da tekrar gelecektir.
[5]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[6]
Müslim, Lukata 18. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 32.
969’da tekrar gelecektir.
[7]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[8]
Buhârî, Cenâiz 28, Büyû’ 31, Libâs 18, Edeb 39. Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 97; İbni Mâce, Libâs 1.
[9]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 194.
[10]
Buhârî, Şirket 1; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 167._____________________________
Ahirete Yarışırcasına Hazırlanmak
“... Öyleyse değerli şeylere ulaşmak için can atanlar, yarışanlar bunca nimetlerin bulunduğu cennete girmek için yarışsınlar.”
(Mutaffifin: 83/26)
(Bu konuda Hadid: 57/21, Bakara: 2/148, Maide: 5/48, Fatır: 35/32, Mü’minûn: 23/61, Vakıa: 56/10 ayetlerine ve tefsirlerine bakılabilir.)
[1]
570.
Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e içecek bir şey getirdiler. O da içti. Bu sırada sağ tarafında bir çocuk, sol tarafında yaşlılar oturuyordu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çocuğa dönerek:
– “Bunu yaşlılara verebilir miyim?”
diye sordu.
Çocuk:
– Hayır, vallahi olmaz yâ Resûlallah! Senden kazanacağım hayrı kimseye bağışlayamam, dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de kabı çocuğun eline verdi.
[2]
571.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir gün Eyyûb peygamber çıplak yıkanırken, üzerine altın çekirgeler düşmeye başladı. Eyyûb da onları toplayıp elbisesine doldurdu.
Bunun üzerine Cenâb–ı Mevlâ:
– Eyyûb! Ben seni bu gördüklerine dönüp bakmayacak kadar zengin kılmadım mı? diye seslendi.
Eyyûb da:
– Evet, izzetine yemin ederim ki, beni çok zengin kıldın. Fakat ben senin lutfettiğin berekete doyamam, dedi.”
[3]
*
Uzun yıllar boyu hem malıyla hem bedeniyle imtihan olunan ve her ikisi de elinden alınan Eyyub peygambere bu uzun süren sabrından sonra Allah hem sağlığını hem de servetini fazlasıyla geri verdi. İşte bu çekirgeler bu imtihanı başarı ile bitirdikten sonra meydana gelmiştir. 538 numaralı hadiste açıklandığına göre kendiliğinden gelen mal konusunda kişi teşekkür edip o malı almalı ve kendisi kullanmak istemezse istediği şekilde başkalarına verebilmelidir. Almam diye kendini beğenmişlik etmemelidir.
[4]
[1]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 195.
[2]
Buhârî, Şirb ve’l–müsâkât 1, 10, Mezâlim 12, Hibe 22, 23; Eşribe, 19; Müslim, Eşribe 127.
761’de tekrar gelecek ve gerekli açıklama orada verilecek.
[3]
Buhârî, Gusül 20, Enbiyâ 20, Tevhîd 35. Ayrıca bk. Nesâî, Gusül 7.
[4]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 195.