8) Allah’ın Çizdiği Doğru Yolda Olmak
(
Hayırlı İşlere Koşmak Ve Hayra Yönelmiş Kişiyi Ciddi Ve Tereddütsüz Şekilde Onu İşlemeye Teşvik Etmek)
Buradaki üç ayet ve iki hadîs-i şerîften Allah’ın emrettiği gibi dosdoğru olunması gerektiğini, Rabbimiz Allah’tır diyerek dosdoğru olan Allah yolunu tutup ve o yolda yaşayanlara meleklerin cenneti müjdelediklerini, bunlar için ne dünyada ne de ahirette korku ve endişenin olmadığını İslâm’ın Rasûlullah (sav)’in dilinden gerçek tarifinin Allah’a inandım deyip dosdoğru Allah’ın yolunda devam etmek olduğunu ve her türlü işlerde orta yolun tutulması gerektiğini öğreneceğiz.
[1]
“O halde sen ve beraberinde tevbe edenler, emrolunduğunuz şekilde, doğru yolu tutun. Sizden hiçbiriniz büyüklenip, Allah tarafından konulmuş sınırları aşmayın; çünkü unutmayın yaptığınız her şeyi O görüyor.”
(Hûd: 11/112)
“Gerçekten Rabbimiz Allah’tır dedikten sonra da, dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de melekler onlara şöyle derler: “Korkmayın ve üzülmeyin, işte alın size vaadedilmiş olan cennet müjdesini. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin yakın dostlarınızız. O ahiret yurdunda canınızın çektiği herşeye sahip olacak ve istediğiniz herşeye kavuşacaksınız. Çok bağışlayan ve merhamet eden Allah’tan bir konukluktur bu
.” (Fussılet: 41/30 32)
“Rabbimiz Allah’tır deyip, dosdoğru yol üzerinde durmaya devam edenler için, korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennetliklerdir, işlediklerinin karşılığı olarak, orada ebedi kalırlar.”
(Ahkâf: 46/13-14)
86.
Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
– Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!”
buyurdu.
[2]
*
İnanmak ve inandıktan sonra dosdoğru olmak
demek; kişinin kendini yaratan Allah’ın gönderdiği sisteme ve gönderdiği peygambere inanıp onların direktifine göre hareket etmesi demektir. Bu da hayatın her yönünü kapsar. Yemede, içmede, ticarette, düğünde, nikahta, ahlakta, siyasette, ekonomide, kazanmada ve harcamada, tahsilde ve terbiyede, biriktirme ve dağıtmada, her yönde Allah’tan gelene göre yaşayıp o yolda olma ve hareket etme demektir. Müslüman bunlara uymak
suretiyle hayatını yaşayacaktır. Başka çıkış yolu yoktur,
dosdoğru olmak
bu demektir.
[3]
87.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.”
Dediler ki:
– Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah’ın elçisi?
– “(Evet) ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!”
[4]
*
Yaptığımız ameller kurtuluşun bedeli değil, bahanesidir. Çünkü; insanları yaptığı işlere muvaffak kılan da, onları kabul edecek olan da Allah’tır. Kişi hayatı boyunca paraya, makama, kadına, menfaata, ata ve arabaya eğilmemeli, Allah’a itaate devam etmelidir. Çünkü Allah pek çok ayet-i kerîmesinde bana ve elçime itaat edin yani benim ve elçimin dediğini yapın demektedir. Biz de buna uyarak hayatı devam ettireceğiz, müslümanın hedefi olan cennete ulaşabilmenin bahanesi bunlardır. Bu iki hadîs-i şerîfi daha iyi anlayabilmemiz için şu ayetler okunmalıdır: Fâtiha: 1/6; Bakara: 2/142, 213; Âl-i İmrân: 3/50, 101; Mâide: 5/16; En’âm: 6/39, 87, 161; A’raf: 7/29; Yûnus: 10/25, 105; Hûd: 11/112; Rûm: 30/30, 43; Fussılet: 41/30; Şûrâ: 42/13, 15; Ahkâf: 46/13.
[5]
[1]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 39.
[2]
Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12.
Bu hadisin bir benzeri ileride 1518 numarada tekrar gelecektir.
[3]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 39.
[4]
Müslim, Münâfikîn 76, 78. Ayrıca bk. Buhârî, Rikak 18, Merdâ 19; İbni Mâce, Zühd 20.
[5]
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 39.******
9) Yaratılanların Büyüklüğü Dünya Ve Ahiret İşlerini Düşünme (Tefekkür)
“De ki: “Ben size bir tek öğüt veriyorum: Allah için teker teker, ikişer ikişer kalkın da sonra bir düşünün ki, sizinle konuşan peygamberde hiçbir delilik yok. O ancak, sizi şiddetli bir azabın öncesinde korkutan bir elçidir.”
(Sebe’: 34/46)
“Şüphesiz, yerlerin ve göklerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbirini izlemesinde, derin kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır. Onlar ki; ayakta, oturarak ve yanları üzerinde iken hep Allah’ı hatırlayıp anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın, bizi ateş azabından koru.”
(Âl-i İmrân: 3/190-191)
“Peki o inkarcılar bakmazlar mı ki, yağmur yüklü bulutlara, nasıl da yaratılmış onlar veya deveye bakmazlar mı nasıl da diğer hayvanlardan değişik özelliklerde yaratılmış. Göğe bakmazlar mı nasıl da yükseltilmiş? Dağlara da bakmazlarmı nasıl sağlamca dikilmiş? Yeryüzüne bakmazlarmı nasıl da yayılıp döşenmiş. İşte böyle ey peygamber! Onlara öğüt ver, senin görevin yalnızca öğüt vermektir.”
(Ğâşiye: 88/17-21)
“Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce yaşamış olanların sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Allah onları kökten yok etti. Tüm Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenlere de, bunlara benzer azaplar vardır.”
(Muhammed: 47/10)"Akıllı kimse kendisini sorgulayan/küçük gören ve ölümden sonra ki hayat için çalışan kimsedir..."
Tirmizî, Kıyâmet 25. Ayrıca bk. İbni Mace, Zühd 31.
***