- 8. Bölüm -

116 21 18
                                    

Multimedya: Miray👑

"Tesadüf diye bir şey yoktur!
Nasip diye bir şey vardır..."

Yerin dibi varmı girebileceğim?
Şu an tek istediğim bu.
Yanaklarım yanıyo alev aldılar.
Ateşim çıktı ölmek istiyorum...

Utanıyorum. Hemde çok.
Yine çenemi tutamadım ve saçma sapan bi soru ile seviyemi yerin dibine indirdim.
Tebrikler canım kendim kendini rezil etmekte üstüne yok.

Şimdi ne diyim o ben deyilimdir yanlış hatırlıyosun mu yok be o çok banel bana kesinlikle inanmaz .

Umursamamaya çalışsam tamam bu olur olur.

Aklımdaki saçma düşünceleri bir kenera bırakıp kaymakta olduğum koltuktan dik bir pozisyona geldim.

Tıpkı Az önce zonguldaktaki çarptığım çocuğun yanımda araba süren cocuğun o olduğunu bilmeden önceki oturuşum gibi.

Arada bana gòz ucuyla baktığının farkındayım. Benden bir tepki bekliyordu. Ama ben sanki az önce söylediklerini duymamış gibi yola baktım. Ana yol ha ne güzel yollar siyah zemin üzerinde beyaz çizgiler var ve arabanın tekerleri beyaz çizgilere degince tuhaf bir ses çıkıyor.
Ne saçmalıyorum ben!

Mantıklı bir şey düşünemiyorum.Aslına bakılırsa rezil olduğumu düşünmekten başka hiç bir şey düşenemiyorum.

Konuşmak istiyorum ama konuşursam dahada cok saçmalayıp, dibe batıcağımı biliyorum.

***
Hım.Oldukça zengin görünüyor. Neden böyle pahalı biryere gelmiştik ki daha sabah keşfettiğim üniversitenin arka mahalesinde ki dönerci gayet lezetli ve ucuzken.
-"Nereye geçmek istersin?"

Cevabına karşılık Yavaş ve temkinli adımlarla en arkada cam kenerı olan masaya doğru yöneldim. Birden benden daha hızlı hareket edip önüme geçerek oturacagım sandalyeyi cekti. Tıpkı filmlerdeki gibi ama ben bu tür sahneleride saçma buluyorum ne yani şimdi benim elim yokmu ben kendim çekip oturamazmıyım ne mana.
Sırf ona inat çektiği sandalyenin yanındaki sandalyeyi çekip oturdum.
Birden yüzündeki yumuşaklık gergin bir hal aldı.
Oda hemen kendi sandalyesini çekip karşıma oturdu.

Kafamı biraz eyip saçlarımın yüzümü kapatmasına izin verdim. Cünkü hala utanıyorum.
Şu yüzümü saçla kapatma şeyi bende takıntı oldu utandiğımda saçlarımla yüzümú kapatıyorum.
Biliyorum çocukça ama saçlarım gözümü kapatınca kimsenin bana bakmadığını hissediyorum.
Kafamı kaldırıp etrafı süzmeye başladım etrafta fazla insan yoktu herhalde bura çok pahalı o yüzden kimse buraya gelmiyo
Şahsen bende gelmezdim çünkü fazla para harcamanın bi anlamı yok. Ben karnımın doyduğu ve parmın yetiği heryerde yemek yerim ama galiba buraya bir aylık bursum bile yetmez.

Daha yeni gelmemize rağmen çok sıkılmıstım ve saçma sapan masanın altında ayaklarımı salıyordum. Ayağım bişeye carpmisti ve sanırım bu onun bacağıydı.

"Ah !pardon"
"Sorun deil"

Gir yerin dibine ve bidaha asla ordan çıkma!..

İçsesim kesinlikle haklı.

Her ne kadar "sorun deil" desese canın acıdığı buluşturduğu suratından anlayabiliyordum.

Dahada çok utanmışım .
Artik yerin dibine girmek şart olmuştu .

-"Çok mu utanıyorsun?"

-"yoo niye utanıyım ki? utancak birşeymi yaptım? O kadar belli oluyomu ya?"

Histerik bir gülümseme attı.
-"çok tatlısın ya"
Seni gidi pis y*v*ş*k çocuk.

Bu sözüne karşılık kafamı kaldırıp "biliyorum" dedim.
Allahım ne saçnalıyorum? Aslında bu saçmalık sayılmaz çok tatlı olduğumu biliyorum sonuçta.

-"Ah!bide egolu"
-"Egolu falan deilim aynı sözü bin erkekden duymak böyle bi algı yaratıyo sadece."
Huuhuu egom tavan yaptı! uçuyorum !güzel laf soktum kendimi bi ara tebrik etmeliyim.

Yaklaşık onbeş dakikadır konuşuyoruz ve ben cok açıktım valla biraz görgüsüzlük olcak ama şu hayata yemekten baska önemsediğim bişey yok .
(ömer hariç .)
-"Artık yemek yesek mi?"
Masanın üzerinde duran menüyü bana doğru uzatı "seç bakalım egolu olmayan kız."dedi.

Hele hele aklınca beni ezmeye çalışıyor seni gidi zengin herif.

Menüyü elime alıp bakmaya başladım ama sadece baktım çünkü yemeklerin hepsinin ismi ingilizceydi. Şurda kenerda bir makarna resmi gördüm ama yanında "colloni" yazıyor. Elimdeki menüyü alıp onun önüne koydum . Parmağmala az önce makarnaya benzetiğim şeyi göstererek "bu ne?"dedim.

-"colloni"dedi.
Ay benim okumam yok zaten ben bilmiyorum orda ne yazdığını.

-"Hadi canın şaka yapıyosun!
Verdiğim tepkinin saçmalığı.
"Nasıl bir yemek onu sordum" diye ekledim az önceki saçma cümleme.

-"Güzel "dedi.
Allahım ölcem galiba.
Sinirden gülerek önüme gelen saçlarımı arkaya doğru attım.

-"İyi bari ondan alıyım" dedim. Yoksa aç kalıcaktım.
Elini hafifçe kaldırdı ve bi garson beyefendi yanımıza geldi. Benim istediğimi ve kendi istediklerini söylerken bende biraz daha umursamaz tavırla etrafı süzdüm .

Az önceki garson bey yemekleri masaya yerleştirken bende hangi yemekleri getirmiş diye bi göz attım. Garson beye teşekür edip tabağını önüne çekti  ve tabi benimkinide önüme doğru itti sanki ben alamıyorum.  Çatalımı alıp sebzeli makarnaya  benzeyen şeye batırıp ağızıma doğru gotürdüm.

-"Nasıl?"
Iyyyyyyy Allahım sen afet ama bu ne yaa.
Kusmak istiyorum.çabucak tabağın yanında  duran suyu ağzıma doğru götürdüm

-"Begenmedin mi?
-"kusura bakma ama ben zengin yemeklerine alışık değilim yiyemiycem" diyip tabağı elimle sürükleyerek önümden uzaklaştırdım.

-"Baksana hadi burdan gidip döner yiyelim olurmu?"
Bana yüzündeki şaşkın ifadeyle tip tip bakıyodu.
-"Ne olmazmı had..."lafımı kesip "hadi gidelim " dedi.
Yine elini hafifçe kaldırdı.
Bu sefer başka bi garson bey elinde kahverengimsi bir defter tarzında bişeyi masaya birakti elini cebine uzatıp cüzdanını çıkardı.Valla hiç dur ben ödiyim diyen kızlardan deilim zaten desemde ödiyemem param yok.
Fakirliğin gözü kör olsun...

Ben derin düşüncelerdeyken o çoktan hesabı ödeyip ayağa kalkmıştı bile. Onu görünce bende sandalyenin kenarında duran çantamı alıp ayağa kalktım...

Dönerciye gidiyoruz yuppiii!!

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum...🌸💕💓

Kendinize iyi bakın✋👍💝

İyki varsınız...🌸

Sınırımız Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin