Her zaman olduğu gibi bugün de dans okulumda rahatlayıp eve gitmek için yola koyuldum. Bu sefer saat her zamankine göre biraz daha geçti. İçimde tarif edemediğim bir huzursuzluk, anlam veremediğim bir sıkıntı vardı. Dar ve tenha sokaklarda ilerlerken kimsenin olmaması beni ürkütüyordu. Yine de içimden şarkı söyleyerek yürümeye devam ediyordum ve sürekli arkama bakma ihtiyacı duyuyordum. Biraz daha ilerledikten sonra takip edildiğim hissine kapıldım yine arkamı döndüm ancak kimse yoktu biraz daha ilerledikten sonra arkamdan gelen adım sesleriyle bende kendi adımlarımı hızlandırma ihtiyacı duydum. Artık neredeyse koşmaya başlamıştım ancak ben hızlandıkça ayak sesleride hızlanıyordu. En sonunda böyle olmayacağını düşünüp bir cesaret arkamı döndüm. Döndüğümde ise hiç tanımadığım bir adamla neredeyse burun buruna kaldım.
'Bende ne zaman arkanı döneceksin diye merak içinde bekliyordum.' Daha önce hiç tanımadığım bir adam gerçekten arkamı ne zaman döneceğimimi merak ediyordu? İçimden bir küfür savurarak cevap verdim;
'Kimsin ve ne istiyorsun?' ciddiyetle sorduğum bir soru ona komik gelmiş olacak ki kahkaha attı. Sol yanağında koskocaman bir iz,çıkıntılı burnu,kahverengi ürkütücü gözleri,çatık kaşları,yarısında çürük olduğunu tahmin ettiğim biçimsiz dişleri ve alkol kokan ağzı. Çok güzel gecenin bu saatinde birde alkolikle uğraşacağım diye düşünürken adam birden ciddileşerek cevap verdi;
'Sadece seninle biraz eğlenmek istiyorum bunu bana çok görmezsin değilmi?' diyerek zaten yakın olan mesafemizi kapattı ve benim anlamadığım bir anda üstüme atladı. Ben yere o benim üstüme düştü boynuma yapıştı. İçimde deli gibi alevlenen öfkeyi parmak uçlarımda hissedecek konuma gelmiştim ve bir anlık boşluğundan yararlanıp onu üstümden ittim ayağa kalktım ve erkekliğine bir tekme savurdum. Tam koşmaya başlarken birden ayağımdan tutup beni yere çekti, yüzüstü yere kapaklandım canımın yandığını hissediyordum, artık ağlamaya başlamıştım. Birden gözüme ışık vurdu bir arabanın farları olduğunu anladım ama bağıracak gücü kendimde bulamıyordum şok olmuştum. Araba tam önümüzde durdu ve içinden biri indi bir anda bileğimdeki el çekildi ve yumruk sesleri duymaya başladım, yavaş yavaş kalkmaya başladım ama her tarafım ağrıyordu ve çabalarken zorlanıyordum. Arabanın içinden inen o adam beni kaldırıp arabaya geri bindirdi. Arabaya bindikten sonra patlayan dudağıma pansuman yapmaya başladı, tek kelime etmiyordu. O anda onu inceleme fırsatı buldum. Simsiyah gözleri,uzun kirpikleri,çıkık elmacık kemikleri,güzel bir burnu,gel benimle oyna diye bağıran sakalları,sanki her gün bakım yaptırıyor gibi görünen saçları,biçimli ve dolgun dudakları vardı. Gerçekten yakışıklıydı, çok yakışıklıydı esmerliğin bir insana bu kadar yakıştığını hayatımda ilk defa görüyordum. Ben bunları düşünürken o sadece yaramla ilgileniyordu işi bitmiş olacak ki baktıkça daha da hayran kaldığım o yüzü yakınımdan çekti ve arabayı çalıştırdı.
Artık konuşmam gerektiğim aklıma gelince teşekkür ettim.'İyi misin?' sorusunu yöneltti.
'Evet iyiyim tekrar teşekkür ederim Cansu ben senin ismin ne?' soruma cevap vermedi.
Ciddi ciddi soruma cevap vermedi.
'Evimi bilmiyorsun, nereye gidiyoruz?' yine cevap yok.
'Nereye gidiyoruz diyorum duyuyo musun?' ve yine cevap yok.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak tabiri tam olarak bu olsa gerekti. Neden en mantıksız şeyler benim başıma gelmek zorundaydı ki.
'Yardım ettiğin için teşekkürler ancak tanımadığım bir insanla üstelik konuşmuyor. Yolculuk yapacağımı sana düşündüren ne? Durdur arabayı ineceğim.' cevap vermedi bu son yarım saattir alıştığım bir durumdu tuhaf olan arabayıda durdurmadı. Sonunda benimde sabrım taştı ve;
'Durdur şu lanet arabayı gerizekalı.' diye bağırdım.
Ani bir frenle araba durdu. Bir hırsla indim arabadan indikten sonra kapıyı kırmamış olmak için dua ettim. Tekrar gaza bastı yola koyuldu. Çok güzel hiç bilmediğim bir yerde gecenin bir saati tek başıma kaldım ne param nede telefonum yoktu çantamı orda bırakmıştım. Yürümeye başladım nereye gittiğimi bilmiyordum ama yolun sonu illaki bir yere çıkacaktı. Arkamdan gelen korna sesiyle irkildim arkamı döndüğümde yine aynı adamın bana arabaya bin der gibi kaş göz işareti yaptığını gördüm. Hadi ama bu kendini ne zannediyordu böyle? Hem insan yerine koymuyor hem tekrar arabasına binmemi istiyor. Aklıma gelen fikirle içimdeki Cansu kahkaha atıyordu. Yerde bulduğum taşı arabasına fırlattım. Sabır dilenir gibi yukarıya bakıp bakışlarını tekrar bana yönelttiğinde dil çıkarıp arkamı döndüm, yürüyordum nereye olduğunu bilmesemde yine tabir-i caizse burnumdan kıl aldırmamıştım. Ben yürümeye devam ederken kolumdan tutup ona dönmemi sağladı. Gözlerine baktığımda içim korkuyla doldu ama tabiki duygularımı iyi gizliyordum. Simsiyah gözleri sanki mümkünmüş gibi daha da kararmıştı.'Sana yardım eden insanlara arabasının camlarını kırarak mı teşekkür edersin Cansu?' coolluğa bak sanki teşekkür etmedik.
'Hafıza kaybı yaşadığını düşünüyorum. Bir kaç kez teşekkür etmiştim zaten ama cevap alamamıştım arabana taş atmamsa hem beni ciddiye almayıp hemde senin köpeğinmişim gibi kaş göz hareketleriyle bana istediğini yaptırmak istemen yüzündendi, iyikide yaptım.' iyikide yapmışım yine olsa yine yapardım gerçekten.
'Köpek mi? Gerçekten böylemi düşündün senin kadar zarif birine böyle bir betimlemeyi hiç yakıştıramadım ayıp.' benimle dalga geçiyordu ama sinirlenmeyecektim.
'Neden geri döndün?'
'Çünkü burası ıssız ve ben aynı gecede 2. kez kahramanlık yapacak biri değilim Cansu.' sanki başka yapabilecek biri çıkmayacaktı karşıma laflara bak. Bir an adımı ne güzel söylediğini düşündüm. İçimde birşeylerin hareket etmesini sağlıyordu. Bir kez daha söylemesini istedim bir an. Hatta binlerce kez.
'Sana diyorum, yakışıklı olduğumu biliyorum ama bu kadar çabuk bana aşık olman hoş değil ve benim sana ayırıcak daha fazla vaktim yok, seni eve bırakıp bir daha görmemeyi planlıyorum. O yüzden artık aval aval bana bakmayı kesip evinin adresini söyle.' ne diyo bu ya? Aşk dedi bana bana dedi aşk diye.
'Egon biraz beden bulsa daha iyi olabilirdi. İçi boş, boşuna sallıyosun. Ve ayrıca gidebilirsin,defol.' Tabikide çok yakışıklı olduğunu benden duymasına gerek yoktu.
'Gerçekten bana tipsiz mi demek istedin? En kısa zamanda göz doktoruna görünmeni tavsiye ederim ufaklık. Ve hayır başladığım işleri yarım bırakmayı sevmem senle alakası yok.'
Kolumdan tutup beni arabaya sürüklemeye başladı. Benim çabalarımında hiç bir anlamı yoktu anlaşılan son çare durdurup erkekliğine bir tekme attım. Sadece sendeledi diğer eliyle arabanın kapısını açıp beni içeri fırlattı kendi de bindikten sonra kafasını bana çevirdi. Az önce korkuyorum mu demiştim? Az önceki hiç birşeymiş.
Arkadaşlar vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen eksik etmeyin daha yolun başındayım. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık-
RomanceKaranlık. Karanlık,hiç bu kadar ürkütücü olmamıştı. Özellikle mutluluğu karanlıkta bulabiliyorken. Ve tesadüfler hiç bu kadar can yakıcı değildi.