Tekrardan merhabalar hepinize; on beş dakika sonra görüşürüz demiştim bir önceki sayfada, aslında o sayfayı yazdıktan sonra tam iki gün sonra tekrar yazmaya başladım :) umarım bu geçen zamanda hepiniz bir şeyler karalamışsınızdır. Hepinizin ellerine, yüreğine sağlık, teşekkür ederim sizlere.
Aslında sizlere anlatmak istediğim birilerinin sizlerin düşüncenize yön vermemesindir. Karşınızdaki kişi sizden bir şeyler ister bu iş yerinde üst amiriniz, evde ailenizin bir ferdi ya da dışarıda bir arkadaşınız olabilir. Sizin yapmanız onları kırmadan, üzmeden isteklerini yerine getirmek. Fakat, bunu yaparken onların isteklerini kendi düşüncenizle şekillendirip yapmak.
İnsan hayattı bir kez yaşıyor. Bunu da neden başkası şekillendirsin ki. Benim bu kitabı yazma kararı almam biraz garip bir şekilde oldu. Ben şiir ve manzume yazmayı severim. Yazdığım şiirlerden, manzumelerden kitap çıkarsaydım şuan yüz elli sayfalık en az yedi veya sekiz kitabım olurdu. Ama ben bir şeyler yazarken hep aklımda birileri olur bu yüzden benim için özeldir yazdıklarım. Başka birisinin okumasını istemiyorum. Onları sadece iki kişi okuya bilir birincisi tabi ki ben, ikincisi de kimi düşünerek yazdıysam o kişi okuya bilir. Aramızda kalsın genelde aşık olduğumda bir şeyler karalarım. Bir çoğumuzda böyle değimliyiz, aşık olduğumuzda hemen şairleşiriz. Ben şair değilim sadece kendi çapımda bir şeyler karalarım. Neyse konuyu dağıtmayalım. Kitabın hikayesine gelelim. Uzun bir süre aşktan uzak yaşadım(yaklaşık sekiz sene). Sekiz ay önce özel bir okulda vardıya şefliğine başladım. Aradan birkaç ay geçti ve bende bir değişiklik fark ettim. Daha sık yazmaya başladım. O an anladım ki ben aşık oluyorum. Fakat kime aşık olduğumu bilmiyorum. Birkaç ay geçti kafamdaki sorular yavaş yavaş yanıtlanmaya başladı, ve kime aşık olduğumu buldum. Okulumuzun hocalarından birine (hoca sıfatı bana öğretmen kelimesinden daha samimi geldiği için ben bu kelimeyi kullanıyorum. Fazla resmi davranmayı sevmediğin için. Aranızda öğretmen olan arkadaşlarımız varsa onlardan özür dilerim bu kelime onlara saygısızlık olarak algılamasınlar). Sizler aşkı nasıl tarif edersiniz bilmiyorum, benim için aşk; sahip olmak değildir, saygı duymaktır. Bende öğle yaptım ona hiçbir şey söylemedim, ama saygı duymaya da devam ettim. Bir gün bir arkadaşımla muhabbet ederken yaşadığımız yerden çok uzak bir ülkenin önde gelen film şirketlerinden birisinin aşık temalı bir yarışma yaptığını söyledi. (Ben yabancı dil bilmem. Sadece derdimi anlatacak kadar İngilizcem var. Onu da sizlere şöyle açıklayım: I don't speak english:) Arkadaşımın bu teklifi aklıma yattı fakat yazdıklarımı çevirisini yapmamda gerekiyordu. Arkadaşım yardımcı olacağını söyleyince bende katılma kararı aldım. Eve geldiğimde daha önceden yazdıklarımı bir gözden geçirdim aralarında beş tanesini ayırdım bir kenara koydum bunlardan birisini seçip gönderecektim. Fakat ben karar veremedim hangisinin olmasına. Benim kendisine aşık olduğumu bilmeyen hocamdan yardım istedim oda nezaketle kabul etti. Yazdıklarımın özelliği bozulmadan yani üçüncü bir kişi okumadan bu tercihi yapacaktım. Bu çok güzel benim özelim yine özel kalacak. Aldım yazdıklarımı aşık olduğum kadına yazdığım şiirleri yine aşık olduğum kadına okuttum(tabi o hala benim ona aşık olduğumdan habersiz). Sonra ona sordum: Sence bir film senaryosu için hangisi daha iyi? Onun için yazdığım ilk manzumeyi seçti. O sırada konuşmanın içinde ''ben bunların bir kitap için olduğunu düşündüm'' dedi. Ben de cevaben hiç kitap yazmayı düşünmediğimi söyledim. Sonra bana bir kitap yazmamı söyledi. Biraz düşündükten sonra aşık olduğum kadının bu isteğini geri çeviremezdim. Aşık olduğum kadın benden kitap yazmamı istedi bende onun isteğini kendi düşüncemle gerçekleştirmeye başladım. Belki kitap bitince ilk okuyacaklardan biri aşık olduğum kadın olacak. Bir öğretmen olarak saygı duyduğum ve aşık olduğum için iki kat saygı duyduğum kadının isteğini yerine getirdiğimde, umarım sizlerede biraz faydam olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN KENDİMİM YA SEN KİMSİN?
RandomBEYNİNİ KULLANMAYI BECEREN İNSAN EN ÇOK GELİŞEN İNSANDIR.