Birbirimize gülümsüyorken arkadan Doruk ve Eda'nın geldiğini gördüm. Ne işi vardı bu kızın Doruk'la? Ya da başka bir tabir ile, ne iş vardı Doruk'un bu kızla? Onların geldiğini görünce gözlerimin Ege'nin gözlerine bakmaktan kendimi alıkoymuştum. Ege benim baktığım yere doğru hafifçe kafasını sağa kaydırdı. Bu şekilde ona bakmamamı sağladı.
- ''Başımın Belası'' tabirin hoşuma gitti. dedi gülümseyerek.
Onun bana ''Küçük Hanım'' demesi de benim hoşuma gidiyordu. Neden dediğini bilmiyorum. Aynı yaştayız sonuçta. Ama seviyordum.
Bu cümlesine karşılık ona hafifçe sırıttım ki gözüm yine Doruk'a takıldı. Bu durum onun hoşuna gitmemiş gibi sırasında Eda'yla oturuyordu. Öğretmen yerlerimizi değiştirdiğinde Eda'yla Doruk'u bir oturtturmuştu. Bu durum gayet normaldi ki Ege'ye dönüp aynı şekilde hafif bir sırıtmayla ''Ders başlayacak , oturalım.'' dedim
- Tamam küçük hanım.dedi gülümseyerek.
Bana karşı kozunu kullanmıştı. ''Küçük Hanım''... Yerlerimize oturduktan sonra arkamı dönüp Doruk'a baktım ki Nazlı kolumdan çekiştirdi.
- Kızım ne oldu? Çok samimi görünüyordunuz. Göz göze falan... Merak ettim. Anlat!
O kadar heyecanlı ve hevesli bir şekilde bu cümleleri söylüyordu ki öğretmen geldi ve ona anlatamadan dersi başlattı.
*****
Ders bitiminde kitaplarımı dolabıma yerleştiriyordum ki bu sefer Doruk benim kolumdan çekiştirdi. Nazlı narin bir kız olduğu için normal çekiştirmişti. Ama Doruk canımı yakmıştı. Bende hızlıca kolumu çekip onu biraz ittirdim.
- Ne yaptığını sanıyorsun sen? dedim kaşlarımı çatarak.
Çok sinirli olduğumu anlamıştı. Ama ben yine de sakin davranmaya çalışıyordum.
- Bak gerçekten çok çok çok özür dilerim. Ben sadece...
Susup kalmıştı. Cümlesinin devamını istemiyordum. Çünkü bir bahane söyleyip beni sinirlendirecekti. Bu yüzden ben hızlı davrandım.
- Sen sadece neyse ne. Boşver. Bak derdin ne bilmiyorum ama lütfen arkadaşlığımızı bozacak bir şey yapma!
- Gitme! Üzüleceksin. Ben sadece üzülmeni istemiyorum!!!
Bunları söylerken neyi veya kimi kastettiğini biliyordum. Ege'ydi bu kesinlikle. Kimdi bu Ege Saygıner! Kimdi?!. Bunlara cevap verecek tek kişi Nazlı'ydı. Ayrıca ona anlatmam gereken şeyler vardı.
Doruk'a cevap vermeden gittim. Sonuçta soru sormamıştı. Onun bana karışmaması ve o şekilde davranmaması gerektiğini biliyordu. Bunu anlamalıydı. Bu düşüncelerle aklımı karıştırırken Nazlı'nın yanına gittim. Kantindeydi her zaman ki gibi.
- Selam. dedim gülümseyerek.
Kesinlikle bu gülüşüm sahte bir gülüştü. Hiç içtenliği yoktu. Çünkü moralim bozuktu. Bunu anladığım an suratımdaki gülümsemeyi kaldırdım ve onun yerine normal bir surat bıraktım.
- Ne oldu? dedi kaşlarını hafiften çatarak.
- Doruk oldu. dedim anlamsızca ve yere bakarak.
- Ne! Doruk'a ne oldu kızım! Anlatsana şunu doğru düzgün.
Gittikçe sinirleniyordu. Onu meraklandırıyordum. Anlatmak için derin bir nefes aldım.
- Her şeyi en baştan anlatacağım. Ama sadece bir kere. O yüzden iyi dinle. Gözün , kulağın bende olsun.