"Neyi düşünüyorsun bu kadar?" diye fısıldadı.
Zaman çabucak akıp geçmişti. Neredeyse gecenin bir yarısıydı ama biz balkonda oturmuş yıldızları seyrediyorduk. Çok güzel gözüküyorlardı. İtalya harika bir yerdi, havası bile beni rahatlatmaya yetiyordu.
"Çok şanslı bir insan olduğumu." kafamı yavaşça ona doğru çevirdim. "Şansa bak, bende seninle aynı şeyi düşünüyordum." gözlerinin parıltısı bana yaşamı hatırlatan en güzel şeydi.
Gecedeki en güzel yıldız oydu. Ona bakınca diğer her şeyin görünmez olduğunu hissediyordum.
"Düşünsene, eğer o gün çarpışmasaydık, yada sen gerçekten hödüğün teki olup çekip gitseydin, şuan hayatlarımıza nasıl devam ediyor olurduk?" gözlerimi ona çevirip tamamen ona döndüm.
Ben bacaklarımı kucağından diğer tarafa atarken o beni inceliyordu.
"Muhtemelen," bir süre düşünüyormuş gibi yaptı. "Ben işe kabul edilmiş ve ofisime aldığım güzel sekreter kızları beceriyor olurdum." ben ona kaşlarımı çatmış bakıyorken gülümsemesini tuttuğunu fark ettiğimde omzuna vurarak onu geriye ittim.
"Seninle romantik bir konuşma başlatmaya çalışıyorum." bacaklarımı geri çekip ondan uzaklaşacağım sırada elini kısa şortumdan açıkta kalan bacaklarımın üzerine koyarak sabit durmamı sağladı.
"Bana hödük diyerek mi romantikleşiyorsun?" gülerek yüzünü bana yaklaştırdığında alt dudağımı dişledim. "Varsayımda bulunmuştum." dudaklarını yavaşça çeneme bastırdı. Gözlerimi kapatırken elimi saçlarının arasına yerleştirdim ve onlarla oynamaya başladım.
"Bana olan bakışlarının değiştiğini görebiliyorum." diye fısıldadı. "Sanırım görüyor olman güven duygunu besliyor." kafamı olumlu anlamda salladım. Görmüyorken, yani yaklaşık birkaç gün öncesine kadar, o beni öptüğünde tedirgin hissediyordum. İçimde nedenini bilmediğim bir korkudan dolayı boşluk oluşuyordu ama, gözlerinde ki bana karşı olan sevgiyi gördüğümde tüm kuruntularımın geçtiğini biliyordum.
"Yarın dönüyoruz." diye mırıldandı. Burnunu yanağıma sürterek derin nefesler alıyordu. Bu biraz huylanmamı sağlamıştı ama onunla böylesine yakın olmayı sevdiğim için bu konu hakkında bir şey demedim.
"Günler çabucak geçti ve ben buraya hayran kaldım. Çok güze bir yer." kafasını beni onaylarcasına salladı. "Belki balayımız da buraya geliriz." dediği şey gözlerimin irileşmesini sağlarken kafasını benden uzaklaştırmasını fırsat bilerek gözlerinin içine baktım. "Ne?" neyden bahsediyordu bu?
İlişkimize başlayalı bir aydan bile fazla olmamışken evlilikten bahsetmek için biraz erken değil miydi?
"Hayallerinin arasında benimle evlenmek yok sanırım? Neden bu kadar şaşırıyorsun?" gözlerini kısarak benimle normal bir şekilde konuştuğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ben.. Bilmiyorum. Sadece henüz 17 yaşındayım ve.. henüz yeni bir ilişkiye başladık böyle şeyler konuşmak için erken olduğunu düşündüm." gözlerine bakıp dürüstçe konuştuğumda gözlerini kapatıp bir süre bekledi.
Ardındansa bir gülümsemeyle yüzüme baktı. "Yani sana evlenme teklifi edersem bu sebeplerden dolayı kabul etmeyeceksin?" kafamı tereddütle iki yana salladım. "Etmeyeceğim, şuan seninle evlenmek falan istemiyorum." neden gülüyordu?
"Bende sana evlenme teklifi falan etmeyi düşünmüyordum zaten, henüz çocuk bir yaştasın." gözlerini kısan taraf ben olduğumda dudaklarını dişleyerek gülmesini durdurdu. Açıkça, deminden beri benimle dalga geçiyordu.
"Her canın sıkıldığında benimle böyle alay ederek eğlenecek misin?" kıkırdamaya başladığında ona gözlerimi devirerek başımı iki yana salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blind Love || z.m
Fanfiction"Onu öpmek ve güzel fotoğraflar çekilmek hem de bana bunları hissettirdiği için onu öldürmek istiyordum. Çünkü köşe başında rastgele çarpışarak tanıştığım bu tuhaf gözlü adam hayatımın tam merkezine oturmuştu."