Hmm.. Millet vote/yorum sınırı koymam gerek maalesef... En sonda söylerim.. Neyse iyi okumalar..
"Hayır."
Tereddütsüz söylediğim "hayır"ı duyan annem anlık bir şok geçirip "N-Ne?" diyebildi sadece.
"Duyduğun gibi anne, ben o parayla ameliyat olmak istemiyorum."
"Neden?" diye soran bir sesle soruyu yönelten Göksel'in annesine "Çünkü bu size sıkıntı olur. Bunu yapmak zorunda değilsiniz." diye yanıt verdim.
"A-ama kızım.."
Annemin sözlerine kulak asmadan odama yöneldim ve yavaşça yürümeye başladım.
"Mal naptın? Fırsat ayağına gelmiş, geri tepiyorsun..?"
"Onun parasını istemiyorum. Zaten yeterine ego kasıyor daha fazla kastıramam."
"Cidden.. Düşündüğün tek şey bu mu?"
"Evet."
"Geri dön ve kabul et."
"Hayır."
"İstediğini söyleyebilirsin ama ben senim, duyguların, düşüncelerin, her şeyinim.. Uzatma ve kabul et, gurur yüzünden geleceğini karartacaksın.
"Hayır."
"Duru.. bir kerecik beni dinler misin ?"
"Hayır."
"..."
Oldukça gereksiz olduğunu düşündüğüm konuşmadan sonra adımlarımı iyice hızlandırdım. Açık olduğundan emin olduğum kapıya doğru yürüdüm ve içeri girip kendimi yatağa attım. İç sesimle olan konuşmamı tekrar tekrar düşünüp, kendimle değerlendirme yaparken duyduğum sesle irkildim.
"Benim yüzümden mi kabul etmedin?"
"Uvaaaa! S-s-senin burda ne işin var b-be?"
"Uva mı ?"
İrkildiğim için "uvaa" diye bir ses çıkarmış olabilirim ne var yani ?
"Her neyse.. Odama nasıl geldin sen?" dediğimde ego kasar bir tonda "Kapıdan sıvıştım." dedi What the fuck, man ?
"Geri çık o zaman." dedim bıkkın bir ses tonuyla.
"Sorumu cevaplamadan çıkmam."
"Ne sorusu?"
"Benim yüzümden mi kabul etmedin?"
"..."
"Cevap ver."
"Evet." dedim "Evet, neden bana bu kadar ilgi duyuyorsun hem benden nefret ediyorsun ama hem de yanımdasın.. Neden..?"
"Çünkü.." deyip duraksadı. Sinir ve merak karışımı bir tonda sordum "Çünkü?"
"Cevabını bilmiyorum."
"Ne demek cevabını bilmiyorum?"
"Cevabını bilmiyorum demek, cevabını bilmiyorum demektir.."
-Flashback-
"Artık her şey şey yolunda, oğlum benim." diyerek çocuğunu alnından öptü, küçük ama sık adımlarla hızlıca odadan dışarı çıktı. Annesi odadan çıkar çıkmaz yüzündeki gülümseme kaybolan çocuk, solgun gözlerle hastane odasını izledi. Bembeyaz duvarları vardı odanın. Ferah bir odaydı ve iki yatak vardı. "Acaba ikincisine kim yatacak..?" diye düşünmeye kalmadan odaya doktor,hemşire ve bir bayanla, sedyede yatan küçük bir kız çocuğu geldi.
Kızı yanındaki yatağa yatırdılar ve doktor endişeli bir şekilde bir şeyler söyleyip dışarı çıktı. Doktorun gitmesinin ardından, kızın annesi olduğunu düşündüğü kadın, yavaşça elini kızın kalbine koydu ve şefkatle onu izlemeye başladı. İçeriye eşinin gelmesiyle kızını sanki son defa öpüyormuş gibi öpüp dışarı çıktı.
Kızın odaya gelmesinin ardından 2 gün geçmiş olmasına rağmen, kız sanki ölüymüş gibi yatıyordu. Bu iki gün boyunca erkek çocuk da kızı dikkatle incelemiş ve şımarık, çok konuşan bir tip olduğunu düşünmüştü.
İki günün ardından, sabah saatlerinde uyanan çocuk, yanındaki yatağa baktığı zaman, iki gündür ölü gibi uyuyan kızın, uyanmış olduğunu gördü. Sessiz bir şekilde pencereden dışarıyı izliyordu. Ani bir cesaretle konuşmaya başladı.
"Hey."
Duyduğu sesle irkilen kız yavaşça kafasını çocuğa doğru çevirdi. Bir kaç saniye gözleriyle çocuğu süzdükten sonra gülümsedi ve "Hey." diye karşılık verdi.
"Adın ne?" diye soran çocuğa kaşlarını çatıp "Birine adını sormadan önce kendini tanıtmalısın." deyiverdi. Böyle bir tepkiyi beklemeyen çocuk "Ah.." diyebildi sadece "Adım Göksel. Senin adın ne?" diye tekrar konuşunca yumuşayan kız yine gülümsedi ve "Duru.." dedi.
"Adın güzelmiş."
"Senin de."
"Evet, öyle sayılır." deyince kısa süreli bir sessizlik oldu. Bu sessizliği ilk bozansa Göksel oldu.
"Neden buradasın?"
"Ah.. anemi ve kalp hastasıyım. Kontrol amaçlı." dedi ve gülümsedi. "Peki, sen ?"
"Ha, geçmişte benim de kalp sorunlarım vardı ama bitti." dedi ve elini yavaşça kalbine götürdü. "Senin adına sevindim." diyen Duru'nun gözlerinden hafif bir burukluk hüzmesi belli oluyordu. Mutluluk içinde bir burukluk
-2 Ay Sonra-
"Gitme.."
"Geri geleceğim. Büyüyeceğim ve geri gelip seni tekrar bulacağım."
"A-Ama..."
Arkadan gelen "Göksel, hadi oğlum, gidiyoruz!" sesiyle tuttuğu eli yavaşça bıraktı. Tam kapıdan çıkacakken küçük kız arkasından bağırdı.
"Büyüyünce senin gelinin olacağım Göksel!"
"O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim Duru!"
-Flashback-
"O'na benziyorsun.."
"O mu?"
"Evet.."
"O kim?"
"Sorumun cevabını aldığıma göre ben gideyim."
"Hey, bekle, soruma cevap ver..."
"Lütfen ameliyat ol.."
Kapının kapanma sesinin ardından kenarına oturduğum yatağa kendimi tekrar bıraktım.
"Kabul et şu teklifi.."
"Hmmm..."
Kabul etmemek istiyorum ama Göksel bile buraya kadar gelmişse.. Sanırım birazcık ego kasabilirim..
-1 Hafta Sonra-
Ameliyattan çıkalı bir hafta oldu ve artık tekrar görmeye başladım ama bir haftadır okula gitmiyorum. Bugün ilk günüm ve çok heyecanlıyım.. Ama hala merak ettiğim bir şey var.
"O" kim..?
Evet, bu bölüm biraz kısa oldu ama TEOG ve ailevi sorunlardan sık giremiyorum kusura bakmayın.. Bu arada bölümün başında belirttiğim gibi vote/yorum sınırı koymam gerek. Aslında çok da tınlamıyorum ama motive ediyor ve yorumlarınız benim için değerli..
1- Sizce o Duru'yla bu Duru aynı kişi mi? Yoksa Göksel yanılıyor mu?
2- Sizce Duru'nun ameliyat parasını kabul etmesi iyi bir şey mi?
5 vote/5 yorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şaka Mısın
Fiksi RemajaSaçmalamanın en üst düzeyi ! Duru bir trafik kazasında görme yeteneğini kaybetmiştir. Tekrar görebilmesi için oldukça maliyetli bir ameliyat olması gerekmektedir. Duru bu parayı bulabilecek mi bulabilse bile tekrar görecek mi? Not: Bu sorular...