Değişebilme Özellikli Egoistim

71 7 7
                                    

Ahh. Yine sabah. Nefret ettiğim sabah.  Ama bugün sanki bi garipti. İlk defa uykumdan alarmsız ve enerjik kalkmıştım. Kesin bugün yorucu geçicekti. Yoksa ben ve uykudan kalkmak. Apayrı şeylerdik.
Göderilen: Egoist Yakışıklı
Günaydın egoist.
Bi tek bu saatte onun uyumadığını düşündüğüm için onunla konuşucaktım. Normalde de onu seçerdim. Bana iyi geliyordu. Bugünki planımız neydi ki? Güzel soru...
Onunla uğraşmak çok zevkliydi. Lanet olsun çok yakışıklıydı. Biz neydik? Biz diyebildiğime göre biz diye bişey vardı. Ama adı neydi? Bizdik işte. O ve ben= BİZ. Adımız yoktu. Ama hislerimiz vardı. 10 dakikanın ardından bildirim sesi geldi.
Gönderen: Egoist Yakışıklı
Günaydın geveze.
Peki. Şimdi ne yapıcaktım? Daha doğrusu ne dicektim? Buldumm! Büyük başarı.
Gönderilen: Egoist Yakışıklı
Bugün ne yapıyoruz?
Ne diceğini çok merak ediyordum. O nereye ben oraya. Burayı benden daha iyi biliyordu.
Gönderen: Egoist Yakışıklı
Her gün bişey mi yapmamız lazım? Sen kendini fazla önemsemeye başladın. DİKKAT ET!
Bu ne demekti şimdi? Bu Rüzgar değildi. İyi de kimdi? Düne göre bu o olamazdı.
Gönderilen: Egoist Yakışıklı
Sen iyi misin?
Bence gayet iyi bir soruydu söylediğine göre. Ve beni şaşırtarak anında cevap verdi.
Gönderilen: Egoist Yakışıklı
Evet. Hemde hiç olmadığım kadar.
Ben bu çocuğa yanlış bişey mi demiştim? Veya yapmıştım? Ne oluyordu? Aniden değişme özelliğimi vardı? Varsa banada versin. İyi olurdu. Bişey yazmadım. Okul saati gelmişti. Moralim anında bozulmuştu. Küçük şeyleri büyütüyor olabilirdim. Ama öyleydim işte. Kimse bunu değiştiremezdi. Babam çağırmadan aşağı indiğimde babam şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Babamın yerinde olsam bende şaşırırdım.
"Kızımm. Günaydın."
"Günaydın."
Somurttuğum için bişey olduğunu anlamış olmalıydı.
"Bi sorun mu var?"
"Hayır. Neden?"
"Bilmem. Değişik görünüyorsun."
"..."
Kahvaltıya oturduk. Klasik şeyler vardı. Pek iştahım olmadığı için bişey yemedim. Hemen odama çıkıp yatağın üstüne sıçradım. Kendimi depresyonda gibi hissediyorum. Çikolata getirsin birii! Bu arada annem iki gündür eve gelmiyordu. Ne olmuştu? Benim yine haberim yoktu ne olduysa. Bu ailede bende vardım. Ama takan yoktu. Meraktan aşağı inip babama sordum.
"Annem neden yok?"
"Gelicek kızım yakında."
"Karşında çocuk yok baba. ANNEM NEREDE?"
Sesim baya yüksek ve kaba çıkmıştı. Ben bile korktum.
"Sakin olur musun? Bunu konuşucak zamanımız yok. Başka bi zaman konuşuruz."
Allah'tan haklıydı. Zamanımız yoktu. Ses çıkarmadım.
"Kaçışın yok ama anlatıcaksın."
"Tamam."
"Söz ver!"
"Baba sözü."
Pek ümitli değildim. Bana bir sürü söz vermişti. Ama hiç birini yerine getirmemişti. Alışmıştım artık. Ama bunun farkı BABA SÖZÜ demesiydi.
Bakalım sözünü tutucak mıydı? Her neyse okula gitmek için arbaya bindik uzun yolculuğun ardından arabadan inip okula adımımı attım. Kapıda yine Mert beni bekliyordu. Ah canım fanım benim. Onu sevmiştim. O da beni sevmişti. Gözüne girdiğime göre. Gözlerim yine Rüzgar'ı ararken. Beni anladı ve
"Okula gelmedi. Boşuna arama."
"Nasıl yani? Böyle okulu hep eker mi?"
"Onun ne yapıp ne yapmadığı belli olmaz güzelim. Kafanı yorma bunlara."
Bişey söylemedim. Zil çaldı ve ders😒
Direk dersin bitmesini istiyordum. Onu düşünmek ölüm gibiydi zaten. Ders ile tamamen beni öldürüyordu. Ve sonunda zil çaldı. Herkes delice koşarken ben ve yine uyuzluğumla yavaş yavaş onu düşünerek ilerliyordum. Babam kapıda beni beliyordu.
"Kız ne yavaşsın sen?"
"..."
"Anladım. Konuşmak istemiyosun."
Arabaya bindiğimizde babam bişeyler dedi ama hiç onu dinlememiştim. Sonra dinlemediğimi fark edince üstüme gelmedi. Bi yandan annem,ailem bi yandan da Rüzgar'ı düşünmekten hayatta olduğum ve olmadığım konusunda şüphem vardı. Ne oluyordu bana? Ben iyi değildim. Peki ya nasıldım? Bilmiyordum. Kendimi terk edilmiş bi zavallı gibi hissediyordum. Ama öylede değildim. Yani öyle düşünüyordum. Annem ortalıkta yoktu. Rüzgar'da öyle. Sonunda bana uzun gelen yolculuk bitti ve hızlıca en sevdiğim yer olan odama ulaşabildim. Üstümü değiştirip sıcacık yorganımın içine girdim. İçi soğuktu tabiki ama ısıttım. Canım ben. Neyse uyumak istiyordum. Sadece uyumak. Yıllar sonra da uyanmak. Ama zor işti. Olamayacak bir iş. Babam baş ucumda elinde bişeyler olan tepsiyle beni uyandırmaya çalışıyordu. Saate baktığımda 3 saattir uyuyormuşum. Vay be. Ama hala uyumak istiyordum.
"Kızım hadi kalk bişeyler atıştır. Yemedin sabahtan beri bişey."
"İstemiyorum."
"Ama biraz olsada yesen?"
"Hayır!"
Kararımın değişmeceğini anlayınca tepsiyi masama koyup dışarı çıktı. Hiç iştahım yoktu. Hiç de enerjim. Ne yapmalıydım ki? Ailem bozuluyor gibiydi. Hayatta bağlandığım kişi yok olmuştu. Hemde iki kişi. Kısa bir zamanda nasıl bu Rüzgar beni içine çekebilmişti ki? Sonrada hiç bir şey olmamış gibi davranıp beni diğer kızlar gibi görmesi iğrenç bi duyguydu. Hemde çokk iğrenç!
Tekrar uyumak isterken uyumuşum. Bunuda 1 saat sonra odamda kim olduğunu bilmediğim bir varlığı fark edince anladım. Gözlerimi açabilsem kim olduğunu anlayabilirdim. Ama açamıyordum. Zorlasamda olmuyordu. Kimdi bu? Babam değildi. Onu tanırdım. Kimdi o zaman? Gözlerimi yarılayınca kim olduğunu anladım. Egoist yakışıklım gelmişti. Sabah dediklerinin üstüne yüzsüz gibi evime girip bide odama girmişti. Kim bilir ne kadardır burada beni izliyordu?
"Ne çeşit bi çocuksun sen?"
"Kalk hazırlan. Bekliyorum seni."
"Akşam akşam nereye gideceğiz?"
"Kalk."
Ah emiriniz olur. Bay egoist yakışıklı.
Üzerime elime ne geldiyse geçirdim. Her halde onun önünde giyinmedim. Saçmalamayın. Neyse yüzüme bakmadan yanına gittiğimde kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzüme gelince durdu.
"Bu kadar pasaklı halin bile çok güzel."
Ya bu ne? Beni paramparça et sonra odama gir emir ver onun üstünede her şeyi unutup iltifat et. Ama yine kıpkırmızı olmuştum. O da bunu anlayınca güldü. Beni takmayan çocuk kalk hadi nereye gidiyosak! Seni bekleyemem.
"Hadi gidelim. -Nereye gittiğimizi yine bilmediğim yere-"
"Gidelim."
"Nereden çıkıcaz?"
"Harika sorular soruyosun. Evinizde kapı yok mu? Yoksa yaptırabilirim."
"Babam evde!"
"Evde değil dışarı çıktı."
Vay canına evde ne olup ne bittiğini benden daha iyi biliyordu. Zeki çocuk.
"Hadi in."
"Tamam."
Arabası neredeydi. Tek gördüğüm şey motosikletti. Yok daha neler. Onunla ve motosiklet ve ben.
"Atla."
"Nasıl yani?"
"Nasıl atlayacağını da ben mi öğreteyim?"
"Hayır be! Araba?"
"Bugün böyle."
"..."
Kaskları taktık. Ve yerlerimize geçtik. Ona sarılmak güzeldi. Ama sonunda bırakmak iğrençti.
"Yavaş gitt!"
"Korktuysan sarıl."
Anlaşılan şu ki sarılmamı istiyordu. Bilerek hızını yükseltti. Eh bende ölmemek için sarıldım.
"Sakin ol. Kemiklerimi kırdın."
"Yavaş git sende."
Daha daha hızlandı. Yarabbim akıl fikir ver. Her neyse beni bilmediğim bir yere götürmüştü. Yine. 3 kat merdivenlerden çıktık. Ve sonunda geniş bir yerde yukarıda yıldızların oldukça belli olduğu bir yere geldik. Harika bir yerdi burası. Rüzgar'ın götürdüğü her yer harikaydı. Ama burası daha da güzeldi. Durduğu yere oturup beni yanına çağırdı. Bende gidip yanına yere oturdum. Sonra elimi tutup kafasını geriye itti -diğer adıyla,yattı djfj- Bende ona eşlik ettim. Yatmış yıldızları izliyorduk. Gerçekten Mert haklıymış. Rüzgar sırlarla dolu bi çocuk. Onu anlayamazsın. Anlayabilende yok. Bunları anlamıştım işte. Sabaha göre çok iyiydi. Ama anlamadığım şey şuydu dünki Rüzgar, sabahki Rüzgar ve şuanki Rüzgar arasında çok fark vardı. Nasıl oluyordu? Bu anı bozmamaya özen gösteriyordum. Ama iç sesim hep soru sormamı istiyordu. İç sesimde inatla sesimi çıkarmadım. Bana dönmeden
"Seni seviyorum Okyanus'UM."
Dedi. Bunu gerçekten söylemişti değil mi? Ya da ben hala tatlı uykumda harika bir rüya görüyordum. Kendimi canımı acıtmadan cimcirdim. Acımıştı ama çaktırmadım.
"Seni seviyorum Rüzgar'ım"
Bunu diyebilmiştim. Elimi tutup sıkıca kalbine koydu. Öylece gözlerimizi kapattık. O an hayatımda unutamacağım harika bir andı. Kim bilir yarın nasıl bir Rüzgar ile uğraşıcaktım? Onunla uğraşması bile zevkliydi. Bana biraz önce beni sevdiğini söylemişti. Benim akıllı iç sesimde ona karşılık vermişti. Çenesini kapasa güzel olurdu belki. Ama hala güzeldi. Ve bu rüya olsada beni bu rüyadan kim uyandırırsa onu gebertirdim. Sonra hapishane falan filan uğraşması zor işler ama yapardım. Bu anımı kimsenin bozmasına izin vermezdim vermeyecektim. Onu çok seviyordum. Artık kabul edebiliyordum. Hem de çokk.

TEK ÇAREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin