Başlıyoruz

1 0 0
                                    

02.03.2016 – Çarşamba

Hissetmek. İhaneti, sevgiyi, güveni... Dokunmak. Ruhuna, bedenine, kalbine... Onun için aşkın tanımı barizdi. Hiçbir zaman değişmemişti. Aşk teslim olmaktı. Eğer burada –kalpte- yaşanıyorsa, ilk önce canını teslim ederdin , hayatını. Zamanla da bedenini. O hiç kimseye bu derece güvenemediği için yoksundu. Hissetmekten ve dokunmaktan. Sessizdi ve bu ona pek çok şeyi öğretmişti. Hissetmemeye öyle alışmıştı ki hissetmeyi reddediyordu. Aşık olmak demek, kör olmaktı. Heyecanlanmak demek, ne yapacağını bilmeyen bir aptallıktı, mutluluk ise şaşırmaktı. Hepsinin sonucunda yanlış bir noktaya varılıyordu. O mantıklıydı, kararlı ve mükemmelliyetçiydi. Ne kadar uzak dursa da kaderin oyununa karşı koyamamıştı...

Arkadaşları onu zaptetmeye çalışıyorlardı. Öğrendikleriyle yerle bir olmuştu. Nefesi kesiliyor , düşünemiyordu. Bunları yaşadığının farkında bile değildi. Sinirden ne yaptığını kestiremezken duydukları kafasında yankılanıyor , ağrı yapıyordu. En yakın iki arkadaşı onların her zaman toplandıkları, sakin aynı zamanda da ıssız olan yerde dostunun sakinleşmesi için dua ediyorlardı. O her zaman kişiliğiyle en zor anlarda bile kendini sakin tutarak ispatlamışken, bu sarsıntıyı kaldıramaması dostlarında büyük bir şoka ve üzüntüye neden olmuştu. Yaptıkları hatanın bu denli bir sonuç vereceğini tahmin bile etmemişlerdi. Tekrar dostlarına döndüler. Sinirden , kırgınlıktan gözleri kararmış ,olduğu yerde yere bakarak tir tir titreyen arkadaşını gördüklerinde Miray ağzını eliyle kapatmış hıçkırmamak için kendini tutarken ,Miray çoktan gözyaşlarını dökmeye başlamıştı bile. Eğer onu yalnız bırakırlarsa yapabileceklerinden korkuyorlardı. Gitmesinden ve ilk kez kendisine zarar vermesinden... Onu yaşadıkları tüm zaman diliminde çok iyi tanımışlardı. Onun bu Dünya da önem verdiği, ne olursa olsun hayatının her zaman diliminde neredeyse her karesinde hep ilk sırada tuttuğu güven duygusuna, ne kadar önem verdiğinin pekala farkına varmıştılar. Sadece artık çok geçti.

Daha fazla dayanamayan genç kadın derin bir iç çekti ve dost diye adlandırdığı insanlara döndü. Onlara karşı nefreti bile hissedemiyordu. Hiçbir şey söylemeden oradan hızlı adımlarla ayrıldı ve kendisini arabasına attı. Onların arkasından çığırışlarını anlayamamıştı bile, kulağına sadece uğultu şeklinde ulaşmıştı. Arabanın tüm camlarını sonuna kadar açtı ve hızlı bir çıkış yakalayarak yola koyuldu. Çoğu insan böyle bir durumda nereye gideceğini bilemezken o, nereye gideceğini hatta orada ne yapacağını çok iyi biliyordu. Gittiği yolu, gözlerinin hem rüzgarın hem de öfkenin ketum belirtisiyle dolarken seçemese de ezbere bilmesi ona pek bir şey kaybettirmiyordu. Gaza tekrar asılırken onu gideceği yerde bekleyen kişinin farkında bile değildi.

Arkadaşları o gittikten sonra dikkat etmesi için aynı zaman da milyonlarca kez yaptıkları gibi özür dilemek için bağırırken bunlar hiçbir şey ifade etmemişti. Miray hıçkırıklarını serbest bırakırken, Ezel telefonunu çıkartıp diğer arkadaşlarına haber verdi. Telefondaki beyler sıkı bir küfür savururken onlarda korkuyor ve endişeleniyorlardı. Peki ya Acar Yalım ,o neredeydi... Sevdiği kadın bu haldeyken, ki onu bu hale getirenin baş kahramanı o olduğu halde neredeydi. Onu sevmiyor muydu? Böyle bir şey düşünülemez ,öyle ki akıldan teğet bile geçemezdi.

Genç kadın nihayet varmak istediği yere gelince kapıyı hızla açtı. Koşarak uçurumun kenarına geldi. Hıçkırıklarını serbest bıraktı. Dizleri kırılırken ellerini dayadı. Derin bir nefes aldı, haykırmak için erkendi. Kafasındaki düşünceler birbirleriyle hızla boğuştuklarından, her şey karmakarışık olmuştu bile. Söyleyecek, ağzını açacak tek bir kelime bulamıyordu. Bu kez dizleri tamamen kırıldı alnını yere koyarken ellerini başının iki yanına koyarak Allah'a secde etti. Derin bir nefes aldı yeniden ve yeniden... Ne yapacaktı. Bunu nasıl kaldıracaktı. Aşık olduğunu, nasıl düşünebilmişti? Nasıl birine bu denli güvenebilmişti... Aklında bu sorular yer edinirken kafasını kaldırdı. Gözlerini kapayarak gökyüzüne çevirdi başını ve bu kez gerçekleşti... Bu kez sessiz bir haykırış kopmadı o dudaklardan. Bu kez ağlayarak, gür ve tüyleri diken diken eden bir haykırış koptu. O haykırış genç adamın kalbine işledi. Dayanamadı, gözlerini kapattı. Genç kadın zorlukla ayağa kalkarken, onun farkına varmayarak garip bir hisle yalpalayarak ayağa kalktı. Böyle güçsüz olmak berbattı. Gözlerini kapattı:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İddialı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin