Bölüm Yedi: Küllere Karışan Gözyaşları

77 11 0
                                    

"Can kendine gel ve savaş alanına dön çabuk!" Zafer öfkeden çıldırmak üzereydi garipten sesler de çıkarmaya başlamıştı. Ara ara inliyor ve kendi kendine mırıldanıyordu, "Her şeyimi kullanarak... Britanya'yı... Yenmeliyim..." ardından büyük bir çığlık kopardı ve "Emirlerime karşı gelirsen seni öldürürüm!" diye bağırdı Can'a.

Can'ın ise umrunda değildi Zafer'in söyledikleri. Kafasını havaya kaldırdı ve havada asılı duran Galahad'a baktı.

"Seni şeytan, o suçsuzdu, SUÇSUZ!" Knightmare'ının kontrolünü tekrar alıp kokpite oturdu, kapağı kapattı. Elleriyle kolları kavradı ve sert bir uçuşla havaya yükseldi, "Ölmeyi sen hak ediyorsun o değil!" diye bağırarak Galahad'a iki kılıcıyla birden saldırdı ve Galahad'da Excalibur'u ile karşılık verdi lakin sadece savunma yapmaya çalışıyordu ve ardından Bismarck bir kahkaha patlattı.

Kahkahasına bir patlama sesi karıştı. Dördüncü Şövalye Dorothea Ernst, Yiğit'in Gezer'ini paramparça etmişti. İkisi arasında büyük bir savaş dönmüş lakin Gezer'in açığını bulunca fırsatı hemen değerlendiren Dorothea, Yiğit'i öldürüp Gezer'i de imha etmişti.

Hemen ardından Koray'ın Erlik'i düşüyordu. Dokuzuncu Şövalye Nonette Enneagram Koray'ı yemeyi başarmıştı üstelik pek zorlandığı söylenemezdi.

Ergenekon Birliği paramparça olmuştu. Yiğit ölmüş Knightmare'ı parçalara ayrılmıştı.

Umut yaşıyordu lakin Ülgen'i savaşın başında kullanılmaz hale gelmişti ve vücudu radyasyona maruz kalmıştı.

Koray da ölmüş ve Erlik de yok edilmişti.

Asya da Can'ın ellerinde hayatını kaybetmişti.

Geriye sadece Can, Atlas, Altay, Maya ve Efsun kalmıştı. Her biri bir Şövalye ile savaşıyordu ve hepsi rakiplerini oldukça zorlamalarına karşın adam eksikleri vardı ve kağıt üstünde çoktan kaybetmişlerdi.

***

Zafer ise bir türlü kendini toparlayamıyordu hızlı hızlı nefes alıp veriyor, eliyle sıkıca başını tutuyordu ama birden durdu ve bütün acısı kesildi yavaş yavaş kendine gelmeye başladı ve bazı şeyleri daha net hatırladı.

Japonya'da Britanya işgaline karşı ayaklanmalar başlamıştı ve başarılı hareketlerin lideri ise Zero adında maskeli bir adamdı.

Türkiye'de Zafer başkanlığa geçmiş ve geçer geçmez sınır komşusu oldukları Britanya'yla ilgili kararlar vermeye başlamıştı. En tehlikeli adımı ise Zero'yu ülkesine davet ederek atmıştı.

Zero ise daveti direk kabul etmişti. Zaten amacı yeni bir ülke kurmaktı ve diğer ülkelerle de arasını ne kadar iyi tutarsa onun için o kadar iyiydi. Britanya'ya karşı ne kadar güç toplarsa o kadar avantajda olacaktı.

Ardından Zero gelmişti, yanında kızıl saçlı oldukça genç bir kız ve kıvırcık saçlı orta yaşlı bir erkek de vardı. Ayrıca sarı saçlı da bir muhabir hatırlıyordu.

Zafer'in aklından bunlar akıp giderken askerlerin bağırışları, patlama sesleri yavaş yavaş onu kendine getirdi ve derin bir nefes aldı. Başta neden burada olduğunu, ne yaptığını bir an anımsayamasa da kısa sürede kendine gelmiş ve emirlerini yağdırmaya başlamıştı.

Bu sırada Rusya sınırlarındaki merkezlere de askerler akın ediyordu. Ergenekon Birliği kaybediyor olsa da karadaki savaşı Türkiye kazanıyordu. Zafer geri kalan Ergenekon Birliği üyelerine geri çekilmelerini emretti.

"Hayır, hayır, bu köpeği öldürmeden geri adım atmam!" Can tüm kararlılığıyla savaşına devam ediyordu. Sevdiği kadını kaybetmiş, o yetmemiş çocukluk arkadaşlarının da ölümüne şahit olmuştu. Çıldırmak üzereydi ve kuduz bir köpek gibi bağıra çağıra saldırıyordu. Galahad'ın içindeki Bismarck ise sadece ara ara kahkahalar atıyordu. Bu ise Can'ı daha çok sinirlendiriyor ve daha düşüncesizce hamleler yapmasına yol açıyordu. Ortada iki büyük kılıç ustasının düellosu dönüyordu adeta ama Galahad oldukça ağır ve savunmaya odaklı hamleler yapıyordu.

Code Geass: Bir EmirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin