Beklemediğim bir hareketle belimden tutup beni kucağına oturttuğunda aldığım nefes ciğerlerimi yaktı. Ne tür bir karşılık vermem gerektiğini bilmiyordum. Boğazımda ki yumrunun gitmesini dileyerek sertçe yutkundum, fakat üzerimde ki baskıya biraz daha fazlası eklenmişti. Sağ elimde tuttuğum mouse'u yavaşça bırakıp belimdeki elleriyle ellerimi buluşturduğumda memnun olduğunu belirten bir hırıltı çıkardı.
''Bay Ronald...'' diye fısıldadım derin nefeslerimin arasından. Kalbim bana ihanet edercesine bir hızlılıkla çarpıyordu. Onun kucağındaydım, bu hoşuma gitmişti ve bu bir şeyleri daha fazla çıkmaza sürüklüyordu. ''Şirket dosyalarının bir fotokopisini çıkarmam gerekiyor.''
Ellerinden kurtulmak istercesine çırpındığımda beni kendine daha fazla bastırmıştı ve dudaklarımı dişlememe sebep olmuştu. Üzerimde bıraktığı etkiye küfür ettim ve gözlerimi kırpıştırıp bir kez daha kollarından kurtulmaya çalıştım. ''Daha önce bir erkekle yakın temasta bulundun mu?'' Kulak mememi ısırıp hafifçe dilini değdirdiğinde ağzımdan istemedende olsa bir inleme döküldü. Erkeksi ve pürüzsüz sesi beni baştan çıkarmak için yeterli bir etmenken, buna birde belimde ki ellerini göğüslerime yöneltmesi eklenmişti.
''Ha-hayır,'' diye mırıldandım kekelerken. Yanaklarımdan çıkan ateş, yavaşça tüm vücuduma yayılırken bu konuşmanın nereye gideceğini sorguluyordum. ''Ve bulunmakta istemiyorum,'' diye ekledim. Dudaklarından hafif ukalalık karışımı bir sırıtma dökülmüştü. Elleri yavaşça gevşediğinde beni bırakacağını sanmıştım, o yüzden tekrar kalkmak için bir hamle yaptım fakat vücudumda ki ateşi söndüren soğuk elleri çıplak tenimi çoktan bulmuştu. ''Bakın,'' dedim sesimin gür çıkmasını dilerken, karşısında savunmasız bir kız görmesini istemiyordum. ''İşlerim var ve sizin ufak çaplı eğlencelerinize malzeme olmak için vaktim yok.''
''Vaktin olsa malzemem olabilirsin yani?'' Bacağımı okşayan eli külotumun kenarına geldiğin de korkuyla gözlerim açıldı. ''Öyle bir şeyi kastetmedim,'' dedim sert bir şekilde. Bu sefer sert çıktığına emindim. Eteğimin altındaki ellerini itip tekrar belime çıkmasını sağlarken bilgisayar ekranına baktım. Baktım ve onun arkamda eğlenen yüzüyle göz göze geldim. Dudakları alayla kıvrılmış, gözleri şehvetle doluydu. Bir şeyleri arzuladığını biliyordum ve gözlerinden yayılan ışık bunu destekliyor gibiydi.
''Temasa gireceğin ilk erkeğin ben olmasını sağlayacağım.'' Gözlerini ekrandan gözlerime dikip konuyu tekrar oraya çektiğinde dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı. ''Ağzını kapat hayatım,'' dedi tekrar sırıtıp. ''Başka şeylerle doldurmayı düşünüyorum.''
''Siz ne dediğinizin farkında mısınız?'' Ani çıkışımın onu etkileyeceğini zannediyordum fakat sadece kendisini bana daha fazla bastırmasına sebep olmuştu. ''Sekreteriniz olmam aynı zamanda sürtüğünüz olacağım anlamına gelmez!'' Tekrar gülmüştü. Belimdeki bir eliyle ağzımı kapatıp tekrar dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdığında gelecek olan ikinci ahlaksız cümlesini bekledim. ''Benim bir sadist olduğumu biliyor musun?'' diye sordu dudaklarını boynuma bastırıp. ''Acıdan hoşlanırım,'' diye devam etti. ''Karşımda ki insanın acıdan kıvrılması hoşuma gider. Ve senin bir şeyleri istememen beni daha çok sürüklüyor.''
Gözlerimin yaşla dolduğunu hissettiğimde bir kaç kez kirpiklerimi kırpıştırdım ve ağlamayacağıma dair yemin ettim. ''En kısa zamanda istifamı isteyeceğim,'' dedim kendimden emin bir şekilde. Kucağından kalkmak için yaptığım çırpınmalar bir işe yaramıyor beni bataklığa daha fazla battırıyor gibi hissettiriyordu. ''Ben de reddedeceğim.'' Dudakları tekrar boynumla birleştiğin de istem dışı gözlerimi kapatmıştım. Etrafa gönderdiği sinsi gülümseme ve boynum üzerinde çalışan dili sayesinde inlememi tutamadım ve derin bir şekilde dudaklarımdan dökülmesine izin verdim. En sonun da beni bırakıp kucağından kalkmam için ittiğin de yutkundum ve jöle kıvamına gelmiş bacaklarımla yanından uzaklaşmaya çalıştım. ''Yeni kurbanım sensin Breath,'' dedi dudaklarını yalayıp ve popoma hafif bir şaplak attı. ''Şimdi git ve işlerini hallet. Seninle daha özel bir zamanda görüşeceğim.''
Tutulmuş dilimle birlikte sadece kafamı sallayıp odasının kapısına doğru ilerlerken beni tekrar durdurmuştu. ''Ha bir de,'' diye mırıldandı bakışları vücudunun alt kısımlarına doğru yönelirken. ''Marie'yi çağırır mısın? Bir kaç işim var onunla.'' Neyi kast ettiğini anladığımda yüzümü iğrendiğimi belirten bir şekilde buruşturdum ve yapmamayı dilediğim bir şeyi yaptım. ''Benim sayemde işleve geçmiş olan hormonlarınızı başka birinin yardımıyla tatmin edecek olmanız fazlasıyla ironik bir durum, Bay Ronald. Şimdi izninizle.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boss (Kitap)
ChickLit'Raflarda bulabilirsiniz.' Bu hikayede klasik kötü çocuktan daha fazlası var. Bu sefer ki; daha sert, daha tutkulu, daha ateşli ve daha can yakıcı. Bu, sadist bir patronun ağına yakalanan masum genç kızın hikayesi. by; kamii-sama - #7 in Chicklit