1. Bölüm 2. Kısım

119 6 0
                                    

Yanında oldukça büyük bir valizle kapsülü bıraktığı istasyona geldi. Bir an önce Dolakus’a gitmeliydi. On dört saati kaldı, zamanı azdı. Kapsüller atmosferi tek başlarına geçecek yapıda değildiler, tek başlarına iniş yapabilirlerken, atmosfer dışına çıkmak için fırlatma istasyonlarındaki çoklu kapsül taşıma araçlarının içine girerek atmosferden çıkabilirlerdi. Yamtar, fırlatma istasyonuna giderken endişeliydi, acaba valizin içini kontrol ederler miydi? Neyse ki endişesi yersiz çıktı bakmadılar ve kapsül, fırlatma aracının içinde atmosfere doğru hareket etti.

Kapsüller atmosferi geçtikten sonra fırlatma aracı tarafından birer birer uzaya bırakılıyordu, Yamtar 121’inci sıradaydı ve önünde 53 tane daha kapsül vardı.
Sıra geldi, Yamtar’ın kapsülü de ayrıldı. Dünyadan uzaklaşırken yanındaki valize bakarak düşüncelere daldı. Bir zamanlar hayaller kurduğumuz, yuvamız dediğimiz bu gezegenden bu şekilde ayrılmamalıydık diyerek iç geçirdi. Ardından kapsülü otomatik pilota alıp uykuya daldı.

Uyandığında kapsül evinin bahçesine henüz iniş yapmıştı. Hemen saatine baktı yaklaşık beş saati kalmıştı, elini çabuk tutması gerekiyordu. Valizi sürükleyerek evine girdi ardından bodrum kattaki laboratuvara gitti. Valizi açtı, içinden İlyada’nın soğuk cesedini çıkardı. Dünya’ya gitmeden önce her şeyi hazırlamıştı. İlyada’yı ameliyat masasına yatırdı ve matkap, testere, bisturi gibi aletlerle kafatası kemiğini kesti, adeta yapbozmuş gibi parça parça kemikleri çıkardı. Beyin tüm çıplaklığıyla ortaydı, beyne giden ana damarları boğaza yakın bir yerden keserek beyni nazikçe eline aldı. Derhal jöle kıvamında sıvının bulunduğu büyükçe bir kaba koydu. Ana damarları kabın içindeki yapay damarlarla birleşti, üç saati kalmıştı ve bu damarlar beyni üç saat boyunca besleyecekti. Sıra elektrotları beyne takmaya geldi. Hepsini tek tek dikkatle taktı. İlyada’nın beyni, elektrotlar takılınca sanki örümcek ağına takılmış bir böcek gibi görünüyordu.

Yamtar’ın yıllardır beklediği an gelmişti. İlyada’nın beyni sisteme entegre edildi ve üç boyutlu bir hologramla İlyada, Yamtar’ın sorularını cevaplamak üzere Yamtar’ın karşısındaydı. Hologramı Yamtar yapmıştı, İlyada’nın en sevdiği halini tasarlamıştı, sesini de eski kayıtlardan kodlayarak oluşturdu. Hologram ve ses sanaldı ancak İlyada’nın vereceği cevaplar tamamıyla gerçekti, direkt beyinden geliyordu. Nihayet görüşme başladı.

"Nasılsın İlyada?"
“Bu ses… Yamtar sen misin?”

YozlaşmışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin