Siz kovmazsanız ben kendimi kovdururum!

1K 32 1
                                    

‘’Tamam! Tamam. Benimle gelebilirsin. Hatta patronun yanına kadar bile gelebilirsin. Yeter ki sus. ‘’ Bıkkın bir ifadeyle yüzünü buruşturup arkasına döndü Havin. Peşinden Fırat’ta hızlanmıştı. Biraz sonra, yarım saattir hakaret edip patronu çekiştirdiği adamın aslında patronunun ta kendisi olduğunu öğrenince bu kızın ufak burnu yine dikleşebilecek miydi acaba?

İkinci kata çıkıp asansöre binmeleri çok kısa sürmüştü. 13.kata çıkarken de asansörde ağzını açıp tek kelime etmemişti Havin. Hatta bu adamın yüzünü daha fazla görmemek için arkasına dönmüştü ama o zamanda aynanın azizliğine uğruyordu. Ah bu adam gizlice izlenebilcek erkeklerin baş tacı falan olmalıydı. Düzgün burnu, dudakları ve kirpikleri bile özene bezene yaratılmış gibiydi. Daha önce gördüklerine bir türlü benzetemedi Havin. Sonra hemen sıyrıldı bu düşüncelerden. Sapık gibi yakında iş arkadaşı olacağı insanı izlemesi saçmalıktı.

Fırat kendi odasının bulunduğu kata çıktıklarında asansörden Havin’in arkasında çıkmıştı. Sekreteri tam masasından kalkmış her şeyi mahvetmek üzereyken arkadan ona kaş göz işareti yapıp sesini kesmesini tembih etti. Sekreteri ne kadar anlam veremese ve önünden geçip giden kadın ile yanında dikilen patronunun peşinden ağzı bir karış açık baktı, sesini çıkarmadı. Fırat odanın kapısını açıp geçmesi için Havine yol verdi ancak kendisi girmedi. ‘’Patron birazdan yanında olur. Uslu dur. ‘’ diye uyardı onu ve yarım dakikadır odanın içini izlerken hızla üzerine çekilen kızın kısık gözlerine aldırmadı. Sırıtarak çıktı odadan ve kapıyı çekti.

Havin, şimdi bu koskaca odada tek başına kalınca gerçekten ürkmeye başlamıştı. Kendine birazcık güveni olmasa korkudan zangır zangır titrerdi. Ama tuttu bedenini. Güçlü gözükmeli ve ne kadar da patronu olsa o adamın her dediğine kolay kolay boyun eğmeyeceğini göstermeliydi. Avuçlarında ki ıslaklığı sildirmek için birbirlerine sürttürdü. Kahretsin bu kadar terliycek ne vardı sanki? Dikilmek yerine siyah deri koltuklara oturdu yavaşça. Kapıya sırtı dönüktü nerdeyse. İçeri gireni ilk etapta görmesi imkansızdı.

Fırat bir süre kapının önünde dikilip kıs kıs güldükten sonra sesini kontrol etti. Otoriter bir tavır takınması gerekti ama kendini kahkahaya boğulmamak için zor tutuyordu. Bir süredir apışıp kalan, ‘’manyak mısın sen?’’ dermiş gibi bakan sekreterine dönüp göz kırptı keyifle. Sarışın kadın sandalyesine bedenini bırakırken salak salak gülüyordu. Fırat Baldan az önce kendisine göz mü kırpmıştı?

Gülmiyceğine emin olduğu an aniden kapı kolunu indirip odaya girdi Fırat. Onun girişini duyan Havin yüzüne yapmacık bir samimiyet takıp hızla arkasına dönmüştü ama karşısında patronu değilde sinirbozucu mesai arkadaşını görünce sessiz bir küfür çıktı dudaklarının arasından. Bütün gerginliği yerini sinirlerine bırakırken iki elini de bilmiş bilmiş beline yasladı. Karşısında dikilenin gerçektende patronu olduğunu bilse o zamanda bu kadar cesur davranabilir miydi acaba? ‘’Yine mi sen ya? Hani patronun gelicekti. Yerine seni mi yolladı? Ah yoksa gelmeye bile tenezzülü yok mu beyefendinin? ‘’

Kızın hala anlamamış olması ve kendine böyle kafa tutma çabaları gülümsetti Fıratı. Bu kız normal olamazdı. Normal bir insan olamıycak kadar cadıydı. Ve Fırat o an cadıların çirkin değil de aksine bu kadar güzel olmalarının insanlığa söylenmiş büyük bi yalanı ortaya koyduğuna ikna etti kendini. Yutkunup ilerledi ve koltuğuna oturdu, yüzünde ki gayri ihtiyari sırıtmayı silmeden. Ağzı bir karış açık onun yaptıklarını izliyordu Havin. Bu adamın amacı neydi acaba? ‘’Napıyorsun sen? Birazdan patronun gelir. Koltuğuna oturmandan hoşlanıcağını sanmam.. ‘’ diye uyardı. Ama adamın hala sırıttığını görünce gözlerini bölertti. ‘’Kime söylüyorum kalksana… ‘’ Fırat yavaşça ayaklandı. Kız onun dediklerini dinlediğini sanıp rahatlasa da aslında hiçte ondan değildi. Ellerini pantolan ceplerine soktu genç patron ve baştan aşağıya süzdü kızı. Daha fazla kandırılmayı bu cadı kız bile haketmiyordu. Masanın arkasından çıkıp Havin’e doğru yürüdü ve tam önüne gelince durdu. Aralarında ki mesafe bir adım kadar bile değildi. ‘’Haklısın. Koltuğuma benden başkalarının oturmasından hiç hoşlanmam’’ deyip elini uzattı Fırat. Havinse uzatılan eli farketmemiş adamın son söylediklerini idrak etmeye çalışıyordu. Yutkunup kafasını kaldırdı ve aklına gelen ihtimalle kanı çekildi. Olabilir miydi?

Pabucumun PatronuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin