Eve geldiğinde sessizce odasına çıktı Havin. Kimseyi görmek istemiyordu. Hele ilk iş günüyle ilgili raporlarını dinlemek için dört gözle onu beklediğine emin olduğu babasını kesinlikle görmek istemiyordu. Bütün gün şirkette boş boş dolaşmıştı ama yine de yorgun hissediyordu kendini. Bedenini sürüyerek odasına sokarken topuklularını da savurarak farklı köşelerine yolladı ve kıyafetleriyle birlikte yatağın üstüne yığılıverdi. Derin bir nefes alıp yorgunluk çöken gözlerini kapattı. Ama saniyesine karşısına gelen patronuyla birden açıldı göz kapakları. Kaşlarını çattı huzursuzca. Neden o ukala adamı görmüştü şimdi? Durup dururken bilinçaltının kendine yaptığı ihanete kızarken ayaklanıp ceketinin düğmelerini açtı. Eteğinin fermuarını da indirmeye çalışırken banyo kapısını ayakucuyla ittirip açabilmişti. Duşa girmek şuan için aklına gelen en iyi rahatlama yöntemiydi. Küvetin içini sıcak suyla doldururken kenarına oturup saçlarını tek omzunda toplattı ve çeşmeden gelen suya dokundu usulca.
Aklında sürekli bugün ki yaşadığı utanç vardı. Daha önce hiç böyle yanılgılara düşmezdi. Zeki bir kız olduğunu çoktan kabul etmişti. Ama hiç girmediği bir ortamda yeni patronu tarafından fena bir oyuna getiririlmişti. Hemde ilk günden. Talihsizlik deyip geçmek istiyordu ama sebebini bilmediği halde kendiside çok üstünde durmuştu bu olayın.
Sonra birden masasında patronuyla burun buruna birbirlerine laf sokuşturmaları geldi aklına. Adamın yakınlığı canını sıkmıştı. Daha öncede erkeklerle gereksiz yakınlaşmaları olduğunda kendini kötü hissederdi ama bu sefer ki onu da hazırlıksız yakalamış ve fena halde etkilemişti. Sıkıntıyla oflayarak ayaklandı. Küvet yeterince dolduğunda da kıyafetlerinden kurtulup kendini ılık suyun içine bıraktı.
Aynı dakikalarda Fırat’ta yeni duştan çıkmış ve kahvesini yudumlarken laptopuyla birkaç belgeyi inceliyordu. Yarın ki toplantı belgeleriydi bunlar. Yeni mimar hanım Havin Şahsevdi ile girecekleri ilk toplantı olduğundan Fırat’ta kendini epey garip hissetmişti. Kahvesinden uzunca bir yudum çekerken hiçbir detayı kaçırmak istemiyordu belgeler arasından. Yaklaşık yarım saat çalıştıktan sonra da kapattı bilgisayarı. Boşalan kahve bardağını mutfağa taşırken dudaklarında keyifli bir ıslık vardı.
Havin’in bugün ki büyük yanlış anlaşılmasını hatırladıkça sırıtmasına engel olamıyordu. Keyifle bir kedi yavrusu gibi kızla oynamıştı ve uzun zaman sonra ilk kez bir kız tavırları ve sivri diliyle onu sinirlendirmek yerine keyiflendirmişti. Mutafığına girip görkemli buzdolabını açtı. Elindeki boş bardağı çoktan masaya bırakmıştı. Bir elmayı alıp yıkarken hala zihninde yeni mimar hanımın kalıntıları vardı ve bu kadar düşünmesi onu da rahatsız etmişti. Şuan en önemlisi yarın ki toplantıydı ve sadece bunun üzerine odaklanmalıydı.
Ertesi gün şirkette karşılaşmışlardı. Havin, bütün gece o dosyalarla ilgilenmekten alıkoyamamıştı kendisini. Normalde planladığı hiç kapağını açmayıp o toplantıya gitmek ve işleri berbat etmekti ama bunun sonuçlarının neler olabildiğini düşününce hemen yataktan fırlayıp çalışmaya başlamıştı. Ondaki bu sorumluluk bilinci küçüklükten beri vardı ve bazen kendi bile kızıyordu bu takıntılarına. Şimdide sabah erkenden geldiği şirkette hızlıca odasına çıkmış ve kahvesini alır almaz yine dosyalara göz atmaya başlamıştı. Sandığından daha kolaydı içindekiler. Mesleğini eline almak için okulunda hep başarılı olmuş ve birçok şeyi normal düzey bir mimardan daha iyi öğrenmişti.
O dosyalara dalmış hararetle çalışırken cam kapısının arkasında onu sessizce izleyen patronundan haberi yoktu. Adam normalinden daha erken gelmişti şirkete ve direk odasına çıkmaya yeltenmişti. Sekreterine ‘Havin Hanım geldiğinde bana haber verin!’ gibisinden sert bir emir verip odasına giricekken genç kadın ayaklanıp ‘Havin hanım yarım saat kadar önce geldiler, odasındalar efendim’ cevabını vermişti. Şimdide onun odasının kapısında içeride o böylesine dikkatli çalışırken zevkle izliyordu.