~5

17 8 16
                                    

       "Aşk öyle bir büyüdür ki kendini kaptırdınmı ondan kurtuluş yoktur. Kaçamazsın ama yanında da durup bekleyemezsin.öyle bir ateşe sahiptir ki feri bile yangın olup düşer cana. Acımaz, affetmez, yüzünü güldürmez. Çünkü aşk gözyaşlarını sever "

                                *

       Fatih'in bana evlenme teklifi etmesinin üzerine bir hafta geçmişti. Anneme anlatmalıydım ama nasıl bir tepki ile karşılaşacağımı bilmedigim için endişeliydim.

   Elimdeki telefonun titremesi ile panik oldum. 'Ömrüm' yazısını görünce Fatih'in aradığını anlamam geçikmedi.

"Evet? "

"Evdemisin?"

"Odam da uzanıyorum."

"İzin koparda buluşalım."

"Nerede?"

"Sizin alt sokağa in bekle beni, seni oradan alırım. Sonra gidecek bir yer buluruz. "

"Tamam yarım saate oradayım. "

        Annemden Sude ile buluşacağım diye izin aldım. 'Akşam çok geç olmadan evde ol' diye uyarmasada olmayacaktı sanki. Sude'yi durumdan haberdar ettim. Olurda annem ararsa yalanım yüzüme bulaşmasın diye.

    Dolabımı açtım siyah yırtık pantolonumu ve siyah askılı bluzimi aldım üzerime geçirdim. Şaçlarımı düzleştirip evden çıktım 

           
      
                         *

"Sude evdemisin?"

"Mavi birşey mi oldu? Sesin neden boguk ve aglamalı geliyor? İyimisin, söylesene birseymi old..?"

"Sude lütfen sorma evdemisin sana geliyorum. "

"Gel evdeyim."

"Tamam".

    
       Masal bu ya bir prenses varmış annesinin kendine anlattığı yakışıklı prensini bekliyormuş. Bir gün rüyasına gelip onu öpecek ve sihirli mutluluk köyüne götürecekmiş, prenses bu acı yüklü saraydan kurtulacakmış.
Prensesin yılları o prensi beklemekle geçmiş ama prens gelmemiş. Ve hiç gelmiyecekmiş çünkü masal prensesine masal anlatılmış.
                           *

    Sude'nin herhangi birşey sormasına izin vermeden sus işareti yaptım. Bedenim ruhuma ağır geliyordu. Kalbime söyleyeçek söz bile bulamazken Sude'nin beni sürükler gibi çekmesine izin verdim.

   Sude'nin odasıyla buluşunca bedenimin de yatakla buluşmasına izin verdim. Sude'nin parmakları saçlarımda dolaşırken annemin şevkatini hissettim. Ne zaman mutsuz olsam sanki annem yanımda gibi hissederdim. Belkide annemin özel güçleri vardı, mutsuzluğumu hissedip yanıma geliyor ve beni kollarıyla sarırıp sarmalıyordu. Şuan da yanımda ve benimle birlikte, benim acımı hissediyordu. Ah! Annem ah! Minik kızıyın canı çok yanıyor. Düştüğü alev yumağının içinden çıkamıyor. Kaçtıkca yakalanıyor, yakalandıkca daha da çok yanıyor. Kalbimde ki ateşi söndüreçek bir tas su bile bulamazken umut bile terk ediyor senin minik kızını.

"Uyu hadi sonra konuşuruz."

      Dudaklarımı aralamak üzereyken Sude beni susturmuştu. Sadece su istiyecektim ama sustum ve gözlerimi uykuya teslim bıraktım.

                              *

      " Kızım kahvaltı hazır aşağıda seni bekliyoruz, hadi aşağıya in. "

         Annemin sevecen sesi odamın kapısından kulaklarıma kadar ulaşmıştı. İki gündür birşey yemediğimi hatırladım. Mideme bu kadar işkence fazlaydı. Üzerimdeki yorğanı yerle buluşturdum, gülümseyerek beni izleyen anneme öpücük gönderdim. İki gündür sakat ruh haliyle ölüme davetiye çıkartan kızının normale dönmüş halini görmenin verdigi mutlulukla olsa gerek yatağıma gelip kolumdan çekerek beni yorganımla buluşturdu. Çığlığıma aldırış bile etmeyerek sulu sulu öptü. Oysa annemin sulu öpücüklerini hiç sevmezdim çünkü bana kendimi çocuk gibi hissettirirlerdi. Ama bu kez birşey demiyecektim. En azından bu gün benim yüzümden tekrar başa dönmüşüz gibi mutsuz olmamalıydı.

      Yatağımdan doğrulup hazırlanmayı hedefledim diyeceğim ama yerden doğruldum desem daha doğru olur. Annem odamdan çıktıktan sonra telefonumu kontrol etmek için elime aldım. Yine cağrılarıma ve mesajlarıma karsılık alamamıştım. Fatih'den haber alamayınca arkadaşı Berk'i aramıştım. Yine içmiş ve sızmış olduğunu öğrendim. Uyandığında beni araması için Berk'i uyarmıştım. Ama şuana kadar ne bir arama ne de bir mesaj vardı.

                              *

      Aynada gördüğüm kişiye inanamadım. Bu ben miydim? Göz altlarım morarmış, göz kapaklarım şişmiş, yüzümün rengi atmış hayalete dönüşmüştüm. İnanmak zordu ama bu bendim. Annemin güzel kızı gitmiş yerine pamuk prensesin üvey annesi gelmişti.

      Dolabımdan siyah sortumu ve bordo, salaş askılımı alıp giyindim. Yüzümümde ki gereksiz morlukları kapatıcıyla kapattım. Aşağıya kahvaltıya indim. Önce annemin sonra babamın yanağına küçük öpüçükler kondurdum. Yerime oturup bir kaç parça peynir yedim. Annemin kahvaltı yapmak yerine beni izlemesi üzerimde istemsiz rahatsızlık yarattı.

"Sultanım beni izlemeyi bırakta ikimizde rahat rahat kahvaltımızı yapalım. "

"Özlemişim. "

"Biraz önce beni yatağımdan düşüren sen değilmiydin ne ara özledin. "

"İki gündür hasta yatıyordun. Seni öyle gördüğümde ne hâle geldiğimi biliyormusun. Senin tırnağına zarar gelse benim canım yanar. Sen benim tek servetimsin. "
   Annemin bana olan düşkünlüğü tek çocuk olmamdan olmalıydı. Küçük kardeşimin ölümünden sonra bana daha çok bağlanmıştı.

"Üzülme artık bak ben iyiyim. Hem senin kızın her zaman ki hali iki gün iyiysem üç gün hastayım biliyorsun. "

       Güldü. Boynuna sarılıp minik buse kondurdum. Babam kafasını okuduğu gazeteden hiç kaldırmadı. Böyle konularda fazla umursamazdı. Belkide tüm babalar böyleydi tüm annelerin annem gibi olduğu gibi. Yine de benim annem farklıydı çünkü o benim annemdi.

                              *

  
     Sude ile okulun yakınlarında ki kafe de dondurmalarımızı kaşıklıyorduk. Fatih'den haber alamamış olmam mutsuzluğumun cabasıydı. Berk de Fatih'in işleri olduğunu onları yoluna koyduktan sonra beni arayacağını söylüyordu.

    Ve merak etmişsinizdir o gün neden ağlayarak Sudegilin evine gittimi. O gün Fatih'i saatlerce bekledim ve gelmedi. Korkmuştum  aceb birseyler mi oldu diye. Aramalarım da tek taraflı kalıyordu. Mesajlarıma da cevap gelmeyince panik olmuştu, çok koktugum zamanlarda ki gibi kendi kafamdan sahneler kurup onlara inandım. Tabiki o halde eve gidemezdim bende ilk aklıma gelen yer olan Sudegile gittim. Tabiki Berk o gün beni aradı arkadaşlarının birinin zoru ile bara gittiklerini söyledi Fatih de çok içtigi için sarhoş olmuş o yüzden telefona bakamamış. Bu kez de korkumun yerini öfke aldı ve günlerce yataktan kalkmama gibi bir eylemin içine girdim.

"Kızım şu çocuğu bir kez daha arasana. "

"Arasam da ne fark ediyor  yine cevap vermez. "

"Belkide sana süpriz hazırlıyordur bu yüzdende telefonlarına cevap vermiyordur. "

"Sanmıyorum. Bir an önce haber alayım başka bir şey istemiyorum. "

"Bir daha arasana belki açar. "

  Yine cevap vermiyecekti ama denemeliydim. Telefonu çalıyordu. Arkamdan gelen zil sesiyle döndüm. Kapıda beliren sima çok tanıdıktı. Peki yanında ki Elif değilmiydi.

       Şimdilik burda bitsin.
   Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik bırakmayın. 😊😊🐻🐻🐵

MAVİ VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin