5 ☼ W H I S T L E

492 78 67
                                    

*

  Cennetten kovulan melekler şeytan olmak zorundadırlar.

 #Full Metal Alchemist

 #Full Metal Alchemist

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

•Park Chae Young

•23.08.2016

Cennetten kovulan melekler şeytan olmaya mahkumdurlar. Bunu şimdi daha iyi anlıyordum. Sadece adını bildiğim Park Jimin herhangi bir insanın cennetinden kovulmuştu. Cennet ve cehennemin o ince çizgisinde duran varlığı yani Park Jimin'i şeytanlar yanına almıştı.

Böylece Jimin onlardan biri olmuştu. 

Cehennemin en derin kuyularında kalan Park Jimin kendini melek sansa da bir cehennem zebanisiydi. Etrafı ateşten duvarlarla çevrilmişti, benim sayemde cennete geri döndüğünü düşünüyordu. Etrafında akan şelaleler görse bile orada bir avuç alevden başka bir yoktu. 

Ona acıyordum. 

Geçen bir hafta onu daha iyi tanımamı sağlamıştı. Dışarısı ise fazla karışıktı. Kuzey Kore açıklama yapsa bile babam hala inanmıyordu. Şaşırtıcı olan ise kimse ormanlara bakmıyordu. Bu dağ evinde tıkılı kalmıştım ve çıkış yoktu. O izin vermediği sürece olmayacaktı da.

Kafesten kaçmak isteyen bir kuş gibiydim. Bu süre zarfında çok da özgür olmamıştım.

Günün çoğu odamda kilitli kalmakla geçiyordu. Kaçmak için her yolu denemiştim ancak olmuyordu. Bu yüzden son iki gündür kaçmaya çalışmıyordum. 

Odadan yalnızca sabah kahvaltısı ve akşam yemeği için çıkıyordum. Beraber yemek yiyorduk daha sonra ben yine odama gidiyordum. Günler böyle geçiyordu. 

Kapım tıklatıldığında geldiğini anlamıştım. Akşam yemeği vakti gelmişti. Kapı kolunun çevrildiğini duydum, kilidi açmıştı. 

Yavaşça içeri girerken "Aşağı gel," diye emretti. "Vakit geldi."

Jimin emir vermekten hoşlanıyordu ancak benim sinirime dokunuyordu. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp, oturduğum yerden kalktım. 

Yavaş adımlarla yürürken onu takip ediyordum. Merdivenleri indik. Masaya otururken ondan uzak kalmak için karşısına oturdum. 

Çubukla yemeği ağzıma götürürken bakışlarını üzerimde hissediyordum. 

"Hazırlan yarın Busan'a gidiyoruz." 

Söylediği cümle ile yediğim şey boğazıma kaçmış, seslice öksürmeye başlamıştım. "Ne?" 

"Duydun, yarın Busan'a gidiyoruz. Biricik baban yerimizi yakında tespit edecek gibi ve şunu söyleyeyim. Seni bırakmaya hiç niyetim yok."

Busan'a gidersek bulunma sürem uzayacaktı. Bu babamı bunalıma sokmaya yeterdi bile. 

"Gitmeyeceğim." Gideceğimi biliyordum, gitmek zorundaydım. 

"Gideceksin."

"Gitmeyeceğim!" diye bağırdım önce yumruklarını sıktı, ardından hızla ayağa kalktı, sandalye yere düşmüştü. Şimdi korkmaya başlamıştım. 

"Seni mahvederim Rose." derken kendini kontrol etmeye çalışıyordu. "Seni şuraya yatırır hiç istemediğin şeyler yaparım." Eliyle koltuğu gösterdi. 

"Bana ait olduğunu unutma. Sana istediğimi yaparım, istediğim yere götürürüm. Sen benimsin."

"Ben kimsenin değilim!" diye bağırdım. Bu onu daha da sinirlendirmekten başka bir şey yapmadı. 

"Sen benimsin!!" Pekala, sinirliyken korkunç olduğunu anlamıştım. "Yatırmak konusunda ciddiyim." Korkuyordum. "Beni sinirlendirme!"

Masanın örtüsünden tutup yere doğru ittim, tabaklar yere düşüp parçalanmıştı. Tepkisini merak ediyordum. Ancak o hiçbir şey söylemedi ve yanıma geldi.

"Ben senin için neyim?" Sorduğu soru karşısında olumlu bir yanıt vermeyecektim tabiki.

"Cehennem." diye yanıtladım. Dudakları aralandı, yumruklarını sıkmayı bıraktı, gözleri doldu.

Canını yaktığımı biliyordum ancak canını yaktığım için mutlu olmam gerekiyordu. Neden mutlu değildim?

Tüm dünyasını bana adayan bir adamdı o ve ben istemsizce ona ihanet ettiğimi düşünüyordum. 

Yere baktı bir süre. Ben bu adamın kırılmış kalbini yok etmiştim şu anda. Ona cehennem demiştim, benim için asla cennetin soğuk suları olamayacağını söylemiştim. O ateşti ve beni istemeden yakıyordu. 

Cennet ve cehennem bir olamazdı. Cennet, cehennemi söndürürdü. Cehennem, cenneti yakardı. Onlar birbirlerini yok ederdi. Bu yüzden melek ve şeytan birbirine aşık olamazdı. Ancak şeytan imkansızı gerçekleştirmiş, meleğe aşık olmuştu. 

Yasak aşk olduğunu biliyordu ama kendine hakim olamıyordu. 

Jimin yavaşça bana yaklaşmaya başladığında korkmaya başlamıştım. Bana zarar verir miydi? 

Tam karşımda durduğunda ellerini belime doladı ve yüzünü boynuma gömdü. "Özür dilerim." diye fısıldadı. Bir gözyaşının boynumu ıslattığını hissediyordum. Boynuma masum bir öpücük kondurdu. Dudakları sıcacıktı. Huylanmıştım.

"Beni cennetine alamaz mısın?" Bir şeytan cennete giremezdi. Yasaktı. 

"Hayır." dedim kesin bir dille. Kalbini kırdığımı biliyordum ancak o da gerçek olamayacağını bilmek zorundaydı. Şeytan cennete giremezdi. 

"Neden?" Bir gözyaşı daha boynumu ıslatmıştı. Acı çektiğini görebiliyordum. 

"Şeytan cennete giremez." dedim tırnaklarımı avuç içime bastırırken. "Giremez."

Onu açıkça reddetmiştim ancak yine de bana sarılmaktan vazgeçmedi.

***


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
my sun ↪ jimin.rosé ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin