•Park Chae Young•
•01.01.2017•
"Rahatla." Jennie sırtımı sıvazladıktan sonra yanıma oturdu. Birkaç defa gözlerimi kıpıştırdıktan sonra gülümsedim.
"İyiyim, teşekkür ederim."
"Chae Young o burada yok, olmayacakta. O yüzden sakin ol. Hem öldüğünü söylememiş miydin?"
"Evet öldü." Gülümsedim. "Endişelenmeme gerek yok."
Hayatımın en kötü günlerini geride bırakalı yaklaşık üç ay oluyordu ve ben hala kendime gelememiştim.
İçimde bir karmaşa vardı. Gittikçe büyüyordu. Cevaplanmamış sorular vardı. Yaşanmamış olaylar, gerçekleşmemiş umutlar vardı.
Ancak bir şeyden adım gibi emindim.
Park Jimin ölmüştü.
O geceden sonraki gün Jungkook adlı kişi beni aramış ve Jimin'in öldüğünü söylemişti. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki bir süre yatağımdan bile çıkmamıştım.
Sahibim ölmüştü, Jimin ölmüştü.
Bir zamanlar nefret ettiğim insana o denli bağlanmıştım ki ne yapacağımı bilemiyordum.
Bu aşk değildi, sevgi değildi, merhamet değildi.
Sadece istiyordum işte. Park Jimin'in zihninin ardındaki sırları bilmek istiyordum.
Şimdi ise bu mümkün değildi.
Jennie ile Seoul sokaklarında yürümeye devam ederken "Avusturalya'ya gidecek misin?" diye sordu. Bu babamın kararıydı, üç aydır dışarı çıkmamıştım babam orada bir tatil yaparsam eğer kendime gelebileceğimi düşünüyordu.
Bende Kore'nin her yeri bana onu hatırlattığı için gidecektim.
"Evet. Sen gelmek ister misin?"
"Gelemeyeceğim sanırım. Bu hafta Yoongi ile planlarımız var."
Ben geldikten bir ay sonra kendine sevgili bulmuştu. Aşırı gizemli olan bu çocuğa güvenemiyordum. Jennie'nin her sorusuna açamak cevaplar veriyordu.
"Ona güvenmiyorum." dediğimde gözlerini devirdi.
"Baş başa kaldığımızda nasıl olduğunu bilmediğin içindir. Çok tatlı bir insan gerçekten."
"Pekala öyle olsun.." Gülümsemeye çalıştım, içimdeki çocuklar ağlıyordu. Park Jimin'i istiyorlardı. Sahiplerini istiyorlardı.
Akşam olduğunda süs ışıklarıyla birlikte Seoul çok güzel görünüyordu. Aklıma istemsizce Jimin ile Gangnam'daki yolculuğumuz aklıma geldi.
O gece kulübünde de böyle ışıklar yanıyordu.
Park Jimin o gece beni öpüyordu, ben kaçıyordum, beni buluyordu, tokat atıyordu, işkence ediyordu...
Bütün anılarımızda bir siyahlık, bir kötülük vardı. Yinede istiyordum. Sahibimi istiyordum. Hemde çok istiyordum.
"Bak, geldi.." Jennie göz ucuyla bize yaklaşan Yoongi'yi işaret ediyordu. Oldukça ciddi bir yüzle ve zemini titretebilecek adımlarla yanımıza yaklaşıyordu.
Önümüze ulaştığında Jennie parmak uçlarına çıkıp onu yanağında öptü, Yoongi'de aynı şeyi yaparken bana olan göz temasını kesmemişti.
O kadar nefret dolu bakıyordu ki korkuyordum.
El sıkıştıktan sonra Jennie onun elini kavradı, yürümeye başladık.
"Nereye gitmek istersin?" Jennie sevimli bir şekilde sorduğunda bu ilişki için çabalayan kişinin sadece o olması canımı yakıyordu.
"Bana her yer uyar." dedi Yoongi. "Sen nereye gitmek istersin?"
"Kafe."
Jennie gideceğimiz kafeyi Yoongi'ye anlatırken o dinlemiyor gibi görünüyordu. Gözü daima üzerimdeydi ve aurasından korkuyordum.
Kapkaranlıktı.
Sahil kenarındaki kafeye ulaştığımızda yan yana oturmuşlardı. Her zaman karşıma Jennie otururdu ancak şimdi Yoongi vardı.
Bakışlarından korkuyordum.
Jennie garsonu çağırdı ve isteyeceği şeyi söyledi. Başım ağrıdığı için benim seçimimi de o yaptı. Yoongi'nin istediği şey ise sadece bir bardak suydu.
Jennie izin isteyip tuvalet için masadan kalktığında bu adam ile yalnız kalmak beni ürkütüyordu.
Masada hafifçe eğildi ve bana baktı.
"Sen... Park Jimin'in kaçırdığı kızsın değil mi?"
Park Jimin... Aylar sonra ismini bir adamdan duyuyordum ve bu fazlasıyla garipti. Özlemiştim.
Başımı eğdim, cevaplamadım. Korkuyordum.
"Güzel... Çok işime yarayacaksın."
Masadan ani bir şekilde kalkınca diğer insanlar buraya bakmaya başlamıştı. Kaçmak için yeterli vaktim olmamıştı.
Beni yakalamıştı ve kolumdan sert bir şekilde tutarken ağzımı da kapıyordu.
Kimse yardım etmiyordu, kimse sesimi duymuyordu...
Ve narkoz burnuma ulaştığında bedenim birden ağır gelmeye başlamıştı. Ellerim yana düştü, bütün bedenim onun üzerine yığılırken o sırıtıyordu ve fısıldıyordu.
"Seni mahvedeceğim Park Jimin."
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my sun ↪ jimin.rosé ✓
Fanfiction"Cehennemin en derin çukurlarından sıkışıp kalmış gibi hissediyorum." Şeytan meleği avuçlarının içerisinde sıkarken, meleğin ondan ne kadar nefret ettiğini göremiyordu.. Başlama Tarihi: 09.02.2017 Bitiş Tarihi: 27.04.2017 ↪ J...