Şu an napıyor muyum? Güzel uykumun, mavili bir rüyasında, gökyüzü içiyordum... Tabi sabah karşımda Eda'nın dikilmesiyle gözlerimi açmayı beklemiyordum. Güya beni kaldırmaya çalışıyo ama malesef bebek. Bunu yapamassın.
- Melis kalk elimde kalırsın, yarım saattir bekliyorum kızım,hadi.
Ona anlamazca bakınca kafasını 'bu olmamış' gibi salladı ve odamdan çıktı ama vaz geçmeyeceğini biliyordum. Beş dakika sonra kafamda iki tencereyi birbirine çarpıyordu, ve şuan beni ne kadar sinirlendirdiğini bilmiyordu bu salak. Hemen kalkıp kolundan tutup altıma aldım, tencereler büyük bi gürültüyle yerle buluşunca çıkardığı sese daha da sinirlendim bu mümkünmüş gibi.
- Eda sakince soruyorum, sen daha demin naptın?
Cevap beklermiş gibi suratına bakınca 'ben masumum' bakışı atıyodu.
- Melis annen dedi lan valla uyanmıyo dedim oda bana bunları verdi git başında çal dedi kanka affet beni bak yatak kırılcak kalk lan üstümden.
Üstünden kalkıp lavobaya girdim, tuvaletimi yaparken saatin kaç olduğunu ve bugün günlerden ne olduğunu düşünüyodum ama aklıma gelmiyordu. Ellerimi yıkayıp lavobadan çıktım. Eda'ya dönüp "saat kaç ve bugün günlerden ne?" dedim. Kapının girişine gitti ve "sakin ol saat 11 ve bugün cumartesi" dediği an koşmaya başladı. Şimdi bittin Eda beni hem saat 11'de kaldırıp bide bunu hafta sonu yapmasının bedelini ona ödetecektim. Hem aşağıya koşuyodum hemde onu tehtid ediyodum. Eda yorulup kendini tuvalete kilitledi, hemen kapının önüne gelip tekmelemeye başladım. Bu arada da açmassa neler olabileceklerini söylüyodum. Eda içerden bana bağırıp "lan tamam be bi güncük seni erken kaldırmışım sen en yakın dostuna, kardeşine ne yapıyorsun, vicdansız" dedi. Dışardan sesimi yükselterek "bi keremi? Lan her hafta sonu beni bu saatlerde kaldırıyosun ve hep dayak yiyosun Eda çok ciddiyim bidaha yaparsan kötü olur" dedim ve odama girdim. Uykum kaçmıştı üstüme koyu lacivert jean ve bol siyah bi tşört geçirip aşagıya indim.
Eda lavobadan çıkmış annemle kahvaltı masasında konuşuyodu. Onları dinlerken Eda benim yaptıklarım karşısında yakınıyodu. Hayır yani anlamıyorum bu kız beni üç senedir tanıyo ama hala bi bokumu bilmiyo, benim bunun karşısında sinirleneceğimi öğrenemedi. Anneme dönüp "sana da yazıklar olsun be anne, şu kızla bir olup beni sinir ediyosun yaa görürsün sen bidaha dediğin bir yere gitmiyom" dedim. Annem bana inanamıyomuş gibi bakınca ne yapacağını anlamaya çalışıyodum, annem sandalyesini geri çekip eğildi ve eline terliği aldı benim yüzümün önünde hem sallayıp hemde konuşuyodu "sen anneni tehdit mi ediyosun kız?" bunu derken terliği o yumuşacık popoma vurmuştu. Acımıştı be Eda'ya kaş göz yapıp koşmaya başladım. Hemen anlayıp benimle kapıyo koştu anneme öpücük atıp, el salladım.
Yolda yürürken durağa doğru gidiyoduk. Eda'yla lise 1'de karşılaşıp o günden bu güne kadar arkadaştık 10. sınıfta aramıza Batu katılmıştı. Üçümüz çok yakın dosttuk ve lise 3 Güney devlet okulunda aynı sınıfta okuyoduk. Ailemin durumu iyiydi beni özel okula göndermeyi düşünmüşlerdi ama ben istememiştim. Ego yığını zenginlerle uğraşamazdım. Eda ve Batu'da benim gibiydi yani maddi durumları. Batu bi sene sınıfta kalmıştı ve arabası vardı ama biz ondan bir yaş küçüktük ve seneye alıcaktık. Batu önümüzde durduğunda bize göz kırptı ve "hadi binin" dedi. Ben hemen öne kuruldum tabi. Eda bana 'kötü kötü' bakınca piç smile yaptım.
Batu'yu yanağından öpüp direk radyoyu açtım, genellikle Eda'yla küfürlü rep dinlerdik, Batu ne kadar kızsada bırakamıyoduk. Çünkü şarkıyı söylerken küfür ediyoduk ve Batu 'kızların ağzına küfür yakışmıyo' diyip duruyodu. Haklıydı da ama işte ilgi konusu. Radyoda norm ender - o piç de bendim çıkınca Eda'yla birbirimize bakıp sırıttık. Bu şarkı ikimizin şarkısıydı ve oldukça küfürlüydü bide diğer repçilere diss atıyolardı en çokta bu bizi eğlendiriyodu.
Şarkı arkadan çalarken Batu'ya dönüp "ee napıyoruz?" dedim. Batu bana 1 saniye bakıp önüne döndü ve "ilk önce bir kafeye gidelim orda konuşuruz" dedi. Eda'ya baktığımda telefonuyla uğraşıyodu. Şarkıyı söylerken küfürlü yerine denk gelince Batu bi elini ağzıma kapatmıştı "yavrum bari benim yanımda söyleme şunları" dedi. Çünkü şarkı çok ağırdı bunun farkındaydım ama güzeldi.
Kafenin önünde durunca tek tek inip içeri girdik. Burası çok güzeldi hem mavi hemde siyah kullanılmıştı ve gündüz olmasına rağmen canlı müzik vardı. Sahnenin önündeki masaya oturduk ve hepimiz garsona kahvaltı tabağı sipariş etmiştik. Biz Eda'nın yüzünden kahvaltı yapmamıştık, anlaşılan Batu'da kahvaltı yapmamıştı. Yanımızda bir grup genç gülüşerek sohbet ediyodu, en nefret ettiğim şeydi bu. Bizde sohbet ediyoduk ama onlar kadar sesli değildi. Batu bakışlarımdan fark etmiş olmalı ki garsonu çağırıp "kardeşim şu yan masaya biraz sessiz olmasını söyler misin?" dedi ah benim kibar Batu'mmm. Garson "tabi efendim, zaten diğer masalarda ki müşterilerimiz de rahatsızlar" dedi ve cevap beklemeden yan masaya geçti. Burdan ne dediğini duyabildik "efendim biraz sessiz olabir misiniz? Yan masadaki müşterilerimiz rahatsız oluyor" dedi. Onlar da bizim gibi iki kız bir erkek di kız bana ölümcül bakış atıp önüne döndü bende ona dönmeden önce piç smila yapmıştım😉
Yarım saat geçmişti biz Eda'yla meyveli pasta istemiştik, kahvaltımız bittikten sonra. Batu'da çikolatı pasta istemişti. Yan masadakiler sanki mümkünmüş gibi daha da sesli konuşmaya başlamışlardı. Artık sinir katsayım artarken onların masasına gittim ve bana ölümcül bakış atan kızın omuzuna vurup bana bakmasını sağlamıştım. Batu ve Eda ne yaptığımı anlamış bize bakıp sırıtıyodu.
Kız "hayırdır canım noldu?" dedi ağzını sürtük gibi gererek, "anlamadınız galiba yarım saat önce size garson sessiz olmanızı söylemişti, ama siz daha da mümkünmüş gibi, daha da sesli konuşmaya başladınız" dedim kız ayağa kalkıp omuzumdan itip "sana noluyo kızım buranın sahibi misin?" dedi. Ona bakıp tek kaşımı kaldırdım ve piç smila yaptım. Masalarının üstüne baktığımda limonata vardı alıp kıza yaklaştım ve göz kırpıp üstüne boşalttım kız aniden bi çığlık atınca yanındaki arkadaşları ayağa kalkmıştı. Yanlarındaki erkek kolumdan tutup "sen ne yaptığını zannediyosun?" dedi. Batu ayağa kalkıp çocuğun elini kolumdan kurtardı ve beni arkasına alıp "sen ne yaptığını öğrende gel koçum" dedi. Çocuk sırıtıp "hadi yaa öğrenmessem nolur?" dedi. Batu cevap olarak bi yumruk yapıştırdı onlar kavga ederken hem ayırmaya çalışıyor hem de üstüne limonata döktüğüm kızdan kurtulmaya çalışıyodum. En sonunda "yetti be" dedim ve masamdaki pastayı alıp kızın suratına yapıştırdım ve Batu'nun yanına koştum zaten Eda'yı tanıyodum kavgada iyiydi ona baktığımda dünden hazırmış gibi gülüp kızı dövüyodu. Batu'ya geri dönüp ayırmaya çalıştım, zorda olsa ayırmıştım ikiside çok kötüydü. Zaten sonrası malum kafenin sahibi gelip bizi kovdu, iyi de oldu kahvaltı beleşe geldi. Eski bir atasözü derki "nerde beleş, oraya yerleş". Arabaya bindik Batu kötü olduğu için arabayı ben sürmeye karar vermiştim. İnşallah polise yakalanmam, dinimiz amin.
Arabayı sürerken nasıl kavga ettiğimizi düşünüyodum iyi hallettik ama be helal olsun bize. Ama çocuk yakışıklıydı yani Allah var, keşke başka şekilde tanışsaydık gülüm, diye geçirdim içimden. Batu'nun evine gelmiştik, Batu tek yaşıyodu ailesi yurtdışındaydı. Hemen Eda'yla Batu'nun kollarını omuzumuza atıp eve girmiştik. Koltuğa bıraktığımız da sert olmuş olmalı ki Batu inlemişti. Hemen banyodan gerekli malzemeleri alıp tüm yaralarını temizledim. Eda'da Batu'nun kafasına buz tutuyodu. Herşey bitince birbirimize baktık ve gür bi kahkaha attık. Ev resmen yıkılıyo diye geçirdim içimden.
O gün Batu'nun evinde bi saat kavgayı konuştuktan sonra flim izledik akşam olunca Eda taksi çağırdı. Taksi kapıda beklerken biz kalkıp kapının önünde vedalaşırken ikisinede "bence yarın buluşmayalım herkes dinlensin, Batu sende bizi pazartesi günü iyi olursan aynı saatte alırsın" dedim. Batu gülüp yanağımdan öptü bu tamam demekdi.
Hemen eve gidip uyumak istiyodum acayip yorgundum ve yarın yatakdan çıkmayı düşünmüyodum. İlk taksiden ben indim Eda'yla vedalaşıp eve girdim, odamdaki banyoya dalıp soğuk bi duş aldım. Ve hemen yatağa atladım, gerisi bugün yaşanan kavgayla ilgili mal mal rüyalar görmek oldu.
🌌🌈🌌🌈🌌🌈🌌🌈🌌🌈🌌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİNİN ELLİ TONU
Teen FictionNe demiş Şems Efendi; Kalp mi insana sev diyen? Yoksa yalnızlık mı körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı? Yoksa yanan ateşe dokunmakmı?.. İkisinden birisi bir muma ateş olurken diğeri o ateşe dokunacak ve yanan o ateş onlara hayat...