#5#

26 5 0
                                    

    Ben Deniz'e ağzım açık, şok olmuş bi şekilde bakıyodum. Kızın ağlamaklı sesini duyunca ona döndüm "Deniz ben seni sevi.." Deniz birden kızın sözünü kesti "senin yalanlarını dinlemicem ve ben seni sevmiyorum ne halin varsa gör" dedi ve kızın omuzuna çarpıp salondan çıktı. Bende yavaşça sahneden inip eşyalarımı topladım ve kızın yanından geçip gideceğim sırada beni kolumdan tuttu "beni iyi dinle, Deniz'den uzak durucaksın anladın mı beni?" ona bakıp bi kahkaha attım. "Sen kim olduğunu zannediyosun, dağdan gelip bağdakini kovamassın kızım" dedim. Son cümlemi söylerken baş parmağımla alnına vurdum. Ve bende onun omuzuna sertçe vurup yanından geçip salondan çıktım. Bide Deniz eşyalarını unutmuştu onu almayı ihmal etmemiştim. Sabah gelince ona verirdim.

   Evime gidip uyumak istiyodum bugün çok fazla müzik dinlemiştim. Fazla bişey yemeden odama çıkıp biraz telefonda takıldım ve uyumaya çalıştım... Tam uykuya dalacağım sırada telefonumun melodisini duydum. Ama açmadım, ısrarla çalmaya devam edince telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım. Bilinmeyen numaraydı açıp kulağıma götürdüm ve en uykulu sesimle "alo kimsiniz?" dedim. Telefonun diğer ucundan gülme sesi geldi ve konuşmaya başladı "sanırım uyuyodun, ama galiba benim eşyalarım sende kalmış?" dedi. Evet doğru tahmin bu Deniz'di. "Evet bende sen öyle çıkınca, orda kalmasın diye ben aldım yarın sabah veririm" dedim. "Aslında ben evinizin önündeyim, yani beş dakika aşağıya inip verebilirsin" dedi. Homurdanarak "tamam" dedim ve onun eşyalarını alıp evden çıktım. Bu bizim evi nerden bulmuştuki? Kapıdan çıkıp baktığımda siyah bir porschenin kaportasına yaslanmış bana bakıyodu. Ona yaklaşıp "evimi ve telefonumu nerden buldun?" dedim. Gülümseyip "fazla zor olmadı, şimdi eşyalarımı alabilir miyim?" dedi. Hemen çantasını ona uzattım. Ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkadan gülme sesi gelince oraya döndüm Deniz "pijamaların güzelmiş" dedi kafamı aşağıya indirip baktığımda, şortlu ve kısa kollu mavili siyahlı bi pijamaydı. Allahtan bebek bebek şekiller yoktu. Deniz'e geri bakıp yalandan kahkaha attım ve gözlerimi devirdim. Şuan onunla uğraşamazdım başım ağrıyodu çünkü.

   Eve girip televizyonu açtım uykumu kaçırmıştı pislik. Hem o evimi ve telefon numaramı nerden bulmuştu? Ona sorduğumda tam cevap vermemişti bende fazla irdelememiştim. Şu an aklım Deniz yüzünden gerçekten karışıktı. O kız, telefon, ev, bana bakarak şarkı söyleyen o çocuğuda uyarmıştı. Kapı çalınca hemen kapıyı açtım annem gelmişti. Annem saat 6'da gelirdi yemek hazırlardı. Babam ise 7:30'da eve girerdi, bizde 8'de yemek masasında olurduk. Annemle birlikte mutfağa geçtik normalde fazla yardım etmezdim ama kafamı dağıtmak zorundaydım. Annemle sohbet ede ede yemekleri yapıp ocağa koyduk. Yemekte nohut, pilav ve salata vardı. Kapı çalınca, resmen koşarak gittim babam karşımda dikiliyodu. Kapının önünden çekilip babama yol verdim geçmesi için. Babam kıyafetlerini değistirirken biz masayı kuruyoduk. Babam gelince aile tamamlanmıştı. Yine sohbet ederek yemek işini bitirdik. Annem ve babama 'iyi geceler' diyip odama çıktım. Bugün seçtiğim isimleri instagramdan araştırdım, günlük hayatları nasıl?, alışlanlıkları varmı diye. 12'lerden bi kaç kız sigara içiyodu. Ha bide Burak o yakışıklı çocuk, bizim sınıf listesinden Deniz'in soy adına bakıp onunda sayfasına baktım. Soyadı Deniz Kaya'ydı ve takipçisi 17k di yuh lan benim, 7541'di. Fotoğraflarına baktığımda hep üstü çıplak fotoğrafları vardı, birtanesi havuzdan çıkmış damlalar vücudundan kayark... Noluyo lan bana hemen instagramdan çıkıp sırt üstü uzandım ve tavanı izlemeye başladım. Yine aklımda Deniz ve o kız vardı. Hemen gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım.

🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞🌞
 

  Sabah babam ve annemle kahvaltı yapıp hemen evden çıktım, biraz rahatlamam lazımdı okula sahil yolundan gitmek istiyordum. Öyle de oldu zaten, hemen sırama geçtim. Deniz derse beş dakika kala gelmişti. Dersimiz edebiyattı, bu okulda en sevdiğim ders buydu zaten. Hoca tahtaya bi soru yazdı, soruya baktığımda âşk mı? nefret mi? yazıyordu. Hoca sırayla kaldırmaya başladı sıra Deniz ve bana gelince ilk Deniz kalktı ve konuşmaya başladı "nefret derim çünki birdaha aşkı bulacağımı zannetmiyorum" hımmm demek öyle. Bende soruyu cevapladım "ben hiç âşık olmadım, nasıl bi duygu onuda bilmem. Ama nefret derim çünki âşkın gerçek olup olmadığını bilemessin, ama nefret her zaman doğrudur ve güçlü bi duygu" dedim. Hoca "aferin" dedi ve sınıftan bi alkış koptu. Sıra Eda ve Batu'daydı ilk Eda kalktı. "Ben âşk derim çünki, bir arkadaşım bana âşkın ölmek olduğunu söylemişti ve bende sevdiğim kişiyle ölmek istiyorum" sınıfta tekrar bi alkış tufanı koptu. Hoca Eda'ya dönerek "sakıncası yoksa bu arkadaşının ismini söylermisin Eda, arkadaşın her kimse güzel söylemiş" dedi. Eda bana dönüp göz kırptı ve "tabi hocam, bana bunu söyleyen Melis'di" dedi. Hoca bana sırıtarak bakıyodu "Melis doğruyu söylemek gerekirse gözüme girdin evlat" dedi. Başımı usulca salladım ve gülümsedim bi an gözüm Deniz'e kaydı. Ona baktığımda bana çıkaramadığım bi duyguyla bakıyodu. Sıra Batu'ya gelmişti ona geri döndüm, Eda var diye vereceği cevabı çok merak ediyordum. "Âşk hocam çünki, âşk ölüyü diriye çeviren, diriyi ölüye çeviren bi duygudur, ve itiraf etmek gerekirse şuan birisine aşığım ama malesef ben daha onunla ölemedim" dedi.

   Eda'ya baktığımda yüzünde bi parça umut gördüm ama sonra o umutta kayboldu. Dersin son beş dakikasında nöbetçi öğrenci geldi ve "hocam Melis abla ve Deniz abiyi konferans salonuna çağırıyolar" dedi ve sınıftan çıktı. Ben bunu unutmuştum ilk dersten sonra seçim yapıcaktık. Şuan kendimi partilere oy veren halk gibi hissettim be...

   Deniz'le salona indik ve yine seçmeye başladık. Ben kağıtlara not alırken, mikrofon sesi geldi. Oraya döndüğümde bunun dünki kız olduğunu anladım. Deniz'e baktım, o ise hiçbir duygu geçmeden boş bi şekilde bakıyodu. "Ben de artık bu okuldayım, ve seçmelere katılmaya karar verdim" dedi en gıcık olduğum ses tonuyla. Gözlerimi devirip buz gibi sesimle "hangi sınıftasın?" dedim, "11\C" kafamı aniden kaldırıp kıza baktım, bizim sınıftamıydı şimdi bu kız. O zaman SINIFIMIZIN YENİ SÜRTÜĞÜNE MERHABA...

   "Adın ne bi söylesen artık" dedim, kız gözlerini devirip "Damla... Damla Ender" dedi. Ve şarkısını söylemeye başladı. Kızın sesi güzeldi ama onu seçmicektim. Şarkısı bittiğinde Deniz'e bakıyodu, bundan biraz rahatsız olduğum için yalandan öksürdüm ve bana bakmasını sağladım "evetttt, malesef seni seçmiyorum sınıfına gidebilirsin" dedim. Kız gözlerini belertip konuştu "sen gerizekalı mısın? Eminim sesim senin sesinden daha güzeldir, ve sen beni seçmiyor musun?. Deniz şu yelloza bişey söylesene" dedi, alaycı bi kahkaha atıp "seninle bir turnuva yapalım o zaman. Ha bide ben gerizekalı değilim, sen çok aptalsın. Şimdi sınıfına, teleffüste gel kim kazanıyo bakarız" dedim. Kız "öyle olsun şunu bil seni ezicem" dedi. "Hayhay elinden geleni ardına koyma" dedim bende, kız sinirle salondan çıktı.

   Teleffüs çalınca hopörlerden okula duyuru yapıcaktım. Herkesin buraya toplanması için. Kalkacağım sırada Deniz kolumu tuttu "Melis niye böyle bişey yaptın?", "kız bana meydan okudu kaçsamıydım, hem sen onun kazanmasını istiyosundur dimi?" Deniz bana acıyarak baktı ve konuşmaya başladı "emin ol onun kazanmasını isteseydim, dün o kıza orospu demezdim" dedi ve aniden salondan çıkıp gitti. Neden böyle yaptığını anlamamıştım eski sevgilisiydi ve aralarında ne geçtiğini bile bilmiyordum. Sonra duyuru odasına çıkıp herkesin konferans salonuna gelmesini söyledim. Geri salona gittiğimde herkes buradaydı. Sahnede Damla denen kız vardı, bende sahneye çıkıp mikrofonu elime aldım "arkadaşlar sizden bişey istemek için sizleri buraya çağırdım, bu arkadaşınız benimle düello yapmak istediğini söyledi bende kıramadım. Sizden isteğim sesini en çok beğendiğiniz kişiyi alkışlamanız. Bu yarışma sizin alkışlarınızla belli olacak" dedim. Gözlerim Batu ve Eda'yı arıyordu. Onları bulduğumda birbirimize gülümsedik. Elime gitarı alacağım sırada Damla kolumu tuttu "eğer ben kazanırsam başkanlıktan çıkıcaksın ve hocana gidip beni başkan yapmasını isteyeceksin, eğer sen kazanırsan ki zannetmiyorum beni seçmessin olur biter" dedi. Kız kendine çok güveniyordu, ama bende sesime güveniyordum. Kafamı sallayıp onu onayladım ve elime gitarı alıp çalmaya başladım. Söylediğim şarkı Mazhar Alanson - Ah bu ben di.

   Şarkıyı söylerken gözlerim sahnede dolaştı ve en arkada omuzunu duvara dayamış beni izleyen Deniz'le karşılaştım. Sanki düşüncelerimi okumak ister gibi gözlerimin en derinine bakıyodu. Gözleri en sevdiğim kahve tonuydu. Şarkım bittiğinde, söylerken ona bakarak söylediğim aklıma geldi, hiç anlamamıştım ve bi anda şarkı bitmişti. Sıra Damla'ya geldiğinde tek mikrofonla söyliceğini anladım. Ben gitarla söylemiştim, gitar çalmasını bana kuzenim öğretmişti Alkım onunla biz aynı kafadaydık benden iki yaş büyüktü.

   Damla Bahafır Tatlıöz - Eflatun şarkısını söylüyodu... Şarkısı bittiğinde elime mikrofonu aldım ve salona dönüp "evet arkadaşlar Damla daha güzel di diyenler lütfen alkışlasınlar" dedim. 9. sınıfların yarısı alkışlamıştı "ben yani Melis daha güzel di diyenler" dedim. Salonda resmen alkış tufanı koptu desem yalan olurdu herhalde. Damla'ya dönüp piç smila yaptım ve "1 saat önce seni ezicem diyodun galiba" dedim. Damla kızarıp bozararak sahneden indi. Gözüm Deniz'in olduğu yere kaydığında bana hafif tebessüm ettiğini gördüm. Onun aksine ben ona kocaman gülümsedim. Batu ve Eda sahneye koşup bana sarıldılar Batu beni alıp resmen döndürmüşdü...

MAVİNİN ELLİ TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin