Karanlık ve soğuk sokaktaki tek ışık Ay'a aitti. Genç adam elinde sigarasını içerek gecenin ürkütücü karanlığında yürüyordu. Bir süre sonra sigarasının ateşini söndürmeyerek bir kenara fırlattı ve diğer sokağa saptı. Para ve uyuşturucu dilenen serserilere aldırmayarak hızlı adımlarla onları gerisinde bıraktı ve paslanmış demir kapının önünde durdu. Etrafına bakınarak takip edilip edilmediğine baktı ve emin olduktan sonra kapıyı iki defa tıklattı.Çok geçmeden kısa ama iri yarı bir adam kapıda belirdi, yüzünde genci tanıdığına dair bir ifade oluştu ve içeri geçmesi için kapıyı araladı. Genç adam zaman kaybetmeden aralık kapıdan içeriye girerek sigara dumanı ve erkek terinin kokusunun kendisini sarmalamasına izin verdi.
"Josh burada mı ?"
"Odasında efendim."
Genç adam Seri adımlarla odaya ulaştı ve kapıyı tıklama zahmetine girmeden odaya girdi.
Josh her zamanki gibi bir elinde sigara bir elinde jack daniels içki şişesi ile birlikte 2 sarışın kadınla vakit geçiriyordu. Sigarasından bir nefes çekti, adamın sinirli olduğunu gördüğünde kadınları yolladı ve meraklı gözlerle arkadaşı sayılabilecek adama baktı.
"Gergin görünüyorsun Joseph, bir sorun mu var?"
"Her zaman sana verilen işleri batırır mısın yoksa bu sadece bana mı özel?" Diye sinirli bir alayla konuştu Joseph.
"Neden bahsediyorsun ? Senin işin 2 ay önce bitmişti Joseph, kızı bulmamı istedin ve bende buldum. Sorun ne ?"
Joseph hızlıca adamın yanına ulaşıp yakalarından tutarak ayağa dikilmesini sağladı ve serçe adamı duvara çarptı.
"Yanlış kızı bulmuşsun aptal!" Adamın yüzüne sıkı bir yumruk geçirdi. " iki ayımı senin yüzünden boşa harcadım! Bütün planımı mahvettin seni orospu çocuğu !"
Josh yediği yumruk yüzünden çatılmış kaşlarını daha fazla çattı. Kızı doğru bulduğuna emindi, adamları her zaman titiz çalışırdı.
"Doğru kızı bulduğuma eminim Joseph, Tessa Sword isimli kızı buldum ve hakkındaki tüm bilgileri sana verdim. Yanlış kız da ne demek?" Joseph adamı bir daha duvara çarptı ve gürledi. " Arkadaşını bulmuşsun seni aptal ! Arkadaşını!"
İki ay boyunca sarı saçlı kızın etrafında dolanmış ve ağına düşmesi için uğraşmıştı. Ama yanlış kız olduğunu öğrenince küplere binmiş, ani kararla asıl kızı kaçırmıştı ve bu yüzden de polisler ile uğraşmak zorunda kalacaktı.
"Bunu ödeyeceksin josh, hem de çok kötü." Dedikten sonra adamı son defa duvara çarpıp aşağıya indi ve kapıdaki adama pas vermeyip kendini sokağa attıktan sonra geldiği yönden yürümeye başladı ve bir süre sonra gecenin karanlığında kayboldu.
^^^^^^^^^*^^^^^^^^^
Karanlık. Soğuk. Ve birazda(!) korku.
Ne kadar zamandır burada tutulduğumu bilmiyordum. Joseph sesimi çıkarmamam için beni uyuşturan -büyük ihtimalle uyku ilacı olmalıydı- bir hap içirmişti ve sadece bir kaç aletin bulunduğu tozlu bir bodruma beni kapatıp gitmişti. Aslında bilincim tam olarak açık olmadığı için seviniyordum.rehabilitasyondayken bir şeyleri kırıp dökmeye başladığımda beni ceza olarak karanlık bir odaya tıkar ve sakinleşmeden çıkarmazlardı, aslında bu daha da bağırıp kriz geçirmeme neden olurdu. Yukarıdan sesler duyuyor gibiydim,belki de kapı çarpma sesi? Bilemiyordum. Tabiri caizse kafam fazlasıyla iyiydi.
Bodrumun kapısı yavaşça açıldı ve bir adet Joseph kapının önünde belirdi. Belki de bunların hepsi halüsinasyondu ve birazdan gerçeğe dönecektim. Ama düşündüğümün aksine Joseph yavaşça bana yaklaştı ve dizlerini kırarak aynı boya gelmemizi sağladı.
" Uyuyan güzel hala kendine gelememiş." Neşeden yoksun bir şekilde güldü. " Bu iyi. Ses çıkarmaya çalışırsan canını yakarım, duydun mu ?" Dedi. O geceden beri biraz daha iyiydi sanki ama neler olacağını bilemezdim.
Elverdiğince sesimi çıkararak "D-Duydum." Dedim. Hala tam olarak uyanamamıştım.
"Güzel." Dedikten sonra beni tutup kaldırdı ve yukarıya sürüklemeye başladı. Beni buraya getirdiğinde bağlamamıştı, hatta bodrumun kapısını dahi kilitlememişti. Kaçamayacağımı düşünmüştü, zaten uyanık halimle bile ona tutunuyordum ki benden nefret eden birine tutunduğumu bilmek beni iyice geriyordu.
Ilk geldiğimde panikten evi inceleme fırsatı bulamamıştım. Fazlasıyla erkeksiydi ve garip bir şekilde insanı boğmuyor aksine hoş hissettiriyordu. Siyah ve kahve tonlarının fazla olduğu mutfağa girdiğimizde tiksinircesine beni sandalyeye itti. Sertçe otururken hemen orada büzüşüp tiksinen bakışlarının altında yok olmayı istedim. Tanrı aşkına, sanki ben ne yaptım?
Önüme bir kase Mısır gevreği koydu . "Ye şunu."
Ela gözlerine baktım. İçerisinde ifadesizlik barındırıyordu, acıma duygusu yoktu. Pes edip elime kaşığı alıp yemeye başladım. Aklımda bir sürü soru vardı ve sormam gerekiyordu. Cesaret toplamaya çalıştığım 1-2 dakikadan sonra karşımda oturan Joseph'e baktım. Bakmamla bir çift ela gözün dikkatle beni incelediğini gördüm. Göz göze geldiğimizde istifini bozmadı ve bana bakmaya devam etti. O gece masaya oturduğunda baktığı gibi bakıyordu, gözlerinde hain parıltılar vardı. O gece olduğu gibi yine gözümü ilk kaçıran ben oldum, ama ilk konuşan da.
" Hiçbir şey bilmediğimin farkındasın, değil mi ? " dedim sesimi ifadesiz ama kararlı tutmaya çalışarak. " Anlatırsan en azından bildiğim bir şey için işkence çekmiş olurum."
Neşeden yoksun bir şekilde gülümsedi. "Sen buna işkence mi diyorsun?" Dedi ve devam etti.
"Aslında sen işime yaramazsın ama babanı buraya çekmek için en ideal yol buydu." Dediğinde sabrımı zorluyordu ve devam etmesine izin vermedim. "Anlamıyorsun, değil mi ? Benim babam ben doğmadan önce ölmüş. Annemle her sene mezarına gidip çiçek bırakır ve dua ederdik. Sen ise gelmiş babamı buraya çekmekten bahsediyorsun, Tanrı aşkına! "
Hışımla ayağa fırladı ve ellerini masaya koyarak kol kaslarının iyice gerilmesine sebep oldu. Karanlık bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
" Asıl anlamayan biri varsa o da sensin. Baban anneni bırakıp gitmiş."
Dediğini algılamam bir kaç dakikamı aldı. Hızla ayağa fırlayıp Joseph'in önüne geçtim ve göğsünü yumruklamaya başladım." Yalancının tekisin! Kendini tatmin etmek için bunları söylüyorsun!" Diye bağırmaya başladım. Bunlar doğru değildi, olamazdı.O ise sakince bileklerimi tuttu ve hiçbir şey olmamış gibi devam etti. "Annen de seni onunla görüştürmemek ve saklamak için ondan kaçırmış." Gözleri gördüğü şeyden tatmin olmuş gibi değildi, sanki bunları söylemekten rahatsız oluyordu. "Anlayacağın Andrew Boulware Yıllar sonra aradığı kayıp kızını bulduğunda anında buraya damlayacaktır."
Söyledikleri kalbime ve beynime hançer gibi düşerken olduğum yerde kaldım.
Bu imkansızdı.
Annem yalan söylemişti.
Dolu gözlerimle joseph' e baktım. "S-Sana ne yaptı?"
Biraz önce yumuşadığını sandığım ela gözleri koyulaşarak yeşile dönmesini an be an izledim. Son söylediklerinden sonra gözyaşlarım benden habersiz yanaklarıma düştüler.
"Ailemi öldürdü. Acımadan. Ama emin ol güzelim, seni tek öldürmekle kalmayacağım."
Babam hayattaydı
Ve masumları öldüren bir katildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske
ChickLitDudaklarını dudaklarıma dokundurunca başımı hemen yana çevirdim. Güldü. Bu sefer ki gerçek bir gülüştü, tatmin olmuş bir gülüş. Dudaklarını kulağıma getirip kulak mememi emdi ve kulağıma dudaklarını sürttü. İliklerime kadar ürpermiştim, kısık sesle...