Tik tak tik tak...tik tak
Bu gerçekten sinir bozucuydu. Gözlerimi yüzümü buruşturarak açtım ve tepemde bana sinsi sinsi gülen saati gözlerimi kısarak susturmaya çalıştım. Pek de işe yaradığı söylenemezdi, derin bir iç çekip yabancı olduğum yatakta doğruldum ve etrafı incelemeye başladım. Tahta mobilyalı minik bir yatak odasıydı, hiç fazladan eşya yoktu ama büyük giysi dolabına yapışık bir ayna vardı. Kendimi zorlayarak kalktım ve aynanın karşısına geçtim.
Berbat görünmeyi geçin, bir daha aynaya bakabileceğimi sanmıyorum. Pasaklı, saçları kuş yuvasına değilde adını bilmediğim bir hale gelmişti, dizim ve kollarımda ufak kesikler vardı. Daha fazla kendime bakmayı reddettim ve aynaya arkamı döndüm. Olanları hayal meyal olsa da hatırlıyordum. Beni bulmasaydı o adama yem olacaktım. Cidden Tessa, dedi iç sesim. Sanki senin iyiliğin için seni o herifden kurtardı, sana daha kötülerini yapacak. Bunları düşünürken aklıma son söylediği söz gelmişti.
'Canına okuyacağım, güzelim'
Son kelimeye aldırmamaya çalışarak banyoya girdim. Cidden çok kirliydim, eh o kadar koşmaya böyle olurdu tabii. Sıcak suyun altına girdiğimde hala düşünüyordum, ne yapabilirdi? İşkence? Korkunç. O adamın işini tamamlama? Ah, çok daha korkunç.
Banyodaki işimi bitirince rahatlamıştım ve odamdan yavaşça, ses çıkarmadan çıktım. Pencereden gördüğüm kadarı ile tek katlı bir evdeydik, etrafta bizimkine benzer evler vardı ama burası fazla sessizdi, sanki çıt çıksa kıyamet kopacak gibiydi. Ev sıcak olsa da yalın ayak olduğum için buz gibi zeminde donmuştum, bir süre ilerledikten sonra genişçe olan salona girdiğimi farkettim.
Joseph'in elinde iki tane minik bıçak vardı, özel yapıma benziyordular ve galiba anladığım kadarıyla onları bilemeye çalışıyordu. Ortamın sessizliğini bozan bıçak sesi kalbimin hızlı atmasını sağlamıştı. Joseph başını kaldırıp gözlerini gözlerim ile buluşturdu. Hani aniden heyecanlanırsınız ya, vücuda yayılan bir his olur, ardından kalbiniz tekler, şuan aynen onu yaşıyordum. Gözlerimiz birbirine değmeye devam etse de hala bıçakları birbirine sürtüryordu. Oturduğu yerden yavaşça ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı, hala göz temasını kesmemişti. Girişte hareketsiz bir şekilde duruyordum, beynim uyuşmuş gibiydi ve ne yapacağımı bilmiyordum.
"Kaçtığım için özür dilerim ben-"
"Şşşt." Diyerek beni susturdu ve bana doğru gelmeye devam etti. Fazla sakindi ve bu beni korkutuyordu, yüzünde 2 günlük bir sakal vardı ve göz altları hafifçe morlaşmıştı ama ne kadar itiraf etmek istemesem de güzel görünüyordu. Uyumamış mıydı yoksa? Belkide yeniden kaçacağımı düşünmüştü. Aramızda iki adım kala durdu ve bıçaklardan birini yüz hizasına kaldırıp çevirerek inceledi. Bu beni daha da ürpertirken ben ve bıçak arasında gidip gelmeye başladı.
Arkama döndüm ve koşmaya başladım. Kalbim kulaklarımda atıyordu ve evin çıkışını bilmiyordum. Keşke önceden eve baksaydım, diye düşündüm ama tek katlı olduğu için avantajlıydım. Iki yerden döndükten sonra diğer kapılara benzemeyen bir kapı vardı, dış kapı! Büyük bir heyecanla kapıya asıldım. Aptal Tessa. Salak Tessa. Kapı kilitliydi. Zaten Joseph'in senin gibi salak davranmasını bekleyemezdin, değil mi? Derin nefes aldım. Pencereden çıkabilirdim. Arkamı dönüp Joseph'i görmem ile bu düşüncem de çöpe gitmiş oldu. Benim aksime yine yavaş adımlar ile bana yaklaşıyordu, bunun olacağını biliyordu tabii. Korkudan bayılabilir miydim acaba, diye düşünürken bana iyice yaklaştı. " Y-yapma." Geçen yoldayken ki umursamaz Joseph değildi bu, yüzünden hiçbir şey okunmuyordu ve tamamen kendini işine adamış bir profesyonel gibiydi. Bir katil gibi. "Beni ö-öldürme."
Omuzlarımdan tuttu ve sertte sıktı. "Ölün işime yaramaz zaten. Ancak biraz eğlenmekten zarar çıkmaz, ne dersin?" Diyerek gülümsedi. Neşeden uzak, soğuk bir gülümsemeydi bu. Bela vaat eden türden. Zaten kendi de belanın vücut bulmuş hali değil miydi? Yolda veya okulda gördüğümüz kötü çocuk gibi değildi o, bu gerçekti. Hala olayın ciddiyetinin farkına varmadığım beynime güçlü bir şekilde inmiş, daha da telaşlanmama sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske
ChickLitDudaklarını dudaklarıma dokundurunca başımı hemen yana çevirdim. Güldü. Bu sefer ki gerçek bir gülüştü, tatmin olmuş bir gülüş. Dudaklarını kulağıma getirip kulak mememi emdi ve kulağıma dudaklarını sürttü. İliklerime kadar ürpermiştim, kısık sesle...