-1- Ç.G.

164 136 29
                                    

Birden çalan alarımla yeri boylamam bir oldu. Lanet olsun! Gitti benim caanıım kıymetlim. Yapıştığım yerden zorla da olsa kalkabildim. Totomu ofalayarak tabi...

İlk banyodaki işlerimi halledip formamı giyindim. Bu gün okullar açılalı iki gün olmuştu. Saçlarımı iki yandan ayırıp salık bıraktıktan sonra annemlerin yanına indim.

Kendimi tanıtmadım değil mi? Ben Eyşan. Eyşan Yücesoy. İsmim değişik gelebilir ama ben seviyorum. Neyse. Babam polis ve bende bir polis adayıyım. Babam Kenan Yücesoy kahramanım. Annem Dilek, tam bir ev hanımı ve terlikte sanat yapmış kadın. Ve evin terliği Dilek sultanın gözdesi...

Allah razı olsun üzerimde denemekten bir dakika bile çekinmez. Kendisi bordo çok tatlı bir terlik olmasına rağmen, kodummu oturtturur cinstendi.

Babamın yanağına sulu bir öpücük bırakıp yerime oturdum. Annem bana yine yağcı ne olacak bakışı atarken ona gülümsedim sadece.

"Günaydın canım ailem " dediğimde içeri giren çeyrekle kendisi kardeşim olur gülümsedim. Takılmanın zamanıydı.

"Nerde kaldın be çeyrek."

Bana dil çıkartıp annemin yanağını öpüp yanına oturdu. Bu defa ben ona yağcılar da inecek var bakışımı attım. Bu evde bir dayanışma vardı. Annem ve çeyrek boyunda kardeşim Ezel Beşiktaşlı, ben ve babam ise tabisi Galatasaraylıydık.

Analı-oğullu, babalı-kızlı...

Sabah kahvaltıyı hızlandırılmış bir turla yapıp çalan servis kornası ile aileme uzaktan öpcük atıp evden çıktım. Giden servisin arkasından resmen yardırarak koşmaya başladım. Orta gelirli bir aileydik. Polis maaşıyla anca servise bine biliyorduk. Bundan şikayetçi değildim tabiki. Yine bana gıcıklık yapan Süleyman abi servisi sürmeye başlamıştı bile.

Her sabah bana koşu yaptırmaktan zevk alıyordu resmen adam. Nefes nefese servise bindiğinde sinirle Süleyman abiye baktım.

"Ne istiyon benden Süleyman abi ya?"

Sitemli sesimle konuştuğumda dikiz aynasından bana gülerek bakıtı. Gıcık birde eski komşumuz olacaktı.

"Nasıl polis olmayı düşünüyorsun Eyşan? Şu kadarcık koşuda yorulup mız mızlanıyorsun daha!"

Herkes gülmeye başladığında sinirle en arkadaki yerime geçtim.

"Ah bende diyorum Sülo beni koşturmassa nasıl polis olurum!"

Bana sinirle bakıp gaza bastı. Kendisine Sülo denilmesinden hoşlanmazdı. Ve bende ona Sülo demekten vazgeçmezdim. Yaşlı bir adam değildi. Daha 28'lerindeydi.

Benimle aynı kaderi paylaşan Yağız'ın yanına oturdum. Serviste bizden başka lise sona giden yoktu. O ise kulağında kulaklık dünya yansa umrumda değil nidalarında takılıyordu.
Nihayet okula geldiğimizde sıkış tıkış servisten indik.

Müdürün zırvaladıklarından anladığım tek şey öğrenci değişim programı ile Kore'den gelen iki öğrenci olmasıydı. Açıkcası dikkatimi erkek ve Korel'i öğrenciler oldukları kısım ilgilendirmişti.

Çekik Gözlüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin