Bölüm 2

182 9 0
                                    

2 Hafta Sonra

Deniz havasının beni her zaman kendime getirdiğine inanmışımdır. Soğuk esen rüzgarları, sert dalgaların çıkardığı sesler... İnsanın bazen içindeki ruh halini anlatabilen bir tablo çıkarıyor ortaya. İşte bugünde bana bir kez daha iyi geldi dalgalar. Bir kez daha unutturdular bana , beni. Hava soğuktu , dalgalar sert ve acımasız bir şekilde üzerinde durduğum betona vuruyor sonra geri çekiliyorlardı. Dalgalardan kopan bir kaç damla deniz suyu bana ulaştı. Yüzümde hiç bir şey ifade etmeyen ifademle kıyıda dalgaları izliyordum.

Ellerimi ceketimin cebine sokup etrafı süzdüm. Birkaç insan vardı etrafta. Onlarda hızlı adımlarla kafelere yol alıyor , büyük ihtimalle ısınmak için can atıyorlardı.

İç geçirerek kendimi dalgalardan koparıp aksi istikamette yürümeye başladım. Çizmelerimin zeminde çıkarttığı tok sesler hoşuma gidiyordu, her ne kadar bazen bu sesten rahatsız olsamda bu ortamda ki yerini sevmiştim. Boş banklar görüş alanıma girdiğinde bana en yakın olanına yerleştim. Başımdaki şapkayı çıkarıp elimde evirip çevirmeye başladım. İçimi kemiren düşünceler ne kadar beni rahatsız etsede bunları düşünürsem daha kötü hissedeceğimi ve düşündükçe farklı senaryolar kurgulayacağımı biliyordum. Bu yüzden düşünmemek en iyisiydi benim için.

Yinede düşüncelerime söz geçirmekte iyi olduğum söylenemezdi. Aklımdan sürekli "Muhtamelen babamın her zamanki haliydi ." diye geçirip kendimi rahatlatmak isterken sanırım farkında olmadan tam tersini yapıyordum.

Babam beni her zaman işlerinden uzak tutmuştu. Ve bunca senedir öğrendiğim bir şey varsa oda ona kesinlikle işiyle ilgili sorular sormamak oldu. Annemin ölümünden sonra o daha korumacı oldu. Neden bilmiyorum ama annemle ilgili hiç konuşamadım babamla. Sanki önüme bunu engelleyen bir duvar inşa etmişti ve ben bu duvarı her tırmanmaya kalktığımda üzerine iki kat tuğla daha örülüyordu. Zaten bende bir süre sonra bu işin peşini bıraktım.

Üniversiteyi kazandıktan sonra ayrı bir eve çıkmıştım. Babam ilk başlarda karşı çıksada daha sonra kabullenmişti ya da artık benim ısrarlarımdan usanmıştı. Buda bir ihtimal tabi. Yinede onu her fırsatta görmeye gidiyordum ki fikrinden vazgeçmesin. Tabi bide onu gerçekten özlüyordum açıkçası. Evde yalnız yaşamak kolay olmuyor hiç. Aslında bir ev arkadaşı fena olmazdı ama kafama göre birinide bulamayınca yalnız yaşamanın kötü bir ev arkadaşından daha iyi olacağına karar verdim.

Her neyse babam iki hafta öncesine kadar gayet iyiydi hatta bir davayı kazanmıştı. Gerçi bu onun açısından pek şaşırtıcı bir durum değil . O işinde en iyilerdendi. Bana her zaman "İstediğin mesleği seç ama işinde en iyisi ol" derdi. Bu yüzden tek endişem onu bu konuda hayal kırıklığına uğratmak...

Düşüncelerim bir kaç yağmur damlasıyla bölündü. Yüzümü gök yüzüne çevirdiğimde yağmur damlaları hızlanmaya ve sağanağa dönüşmeye başlamıştı. Ve inanın bu benim için hiç rahatsız edici bir şey değildi. Bazı insanların aksine ben her zaman yağmurlu günleri güneşli günlere tercih ederdim.

Banktan kalkıp yavaş adımlarla karşı sokakta duran kitapçıya ilerledim. Kapıyı açmam ile içeriye birinin girdiğini belli eden küçük bir zil şıngırdadı. Çok sevimli ve sıcak ortamı olan kitapçıya girip rastgele kitaplar seçerek beğendiklerimden birer ikişer sayfa okudum. Yaklaşık yarım saatimi böyle geçirdikten sonra kitapların bazılarını alıp kitapçıdan ayrıldım. Yağmur hala devam ediyordu ve benim üzerimdeki ceket bu havaya hiç uygun değildi. Bu yüzden hızlı adımlar ile bir kafeye girdim. Islak ceketimi çıkarıp boş bir sandalyeye astıktan sonra siparişimi vermek için kasaya yöneldim. Evet şimdi zor bir karar... Mocha mı White Mocha mı yoksa Caffe Latte mi? Sonunda Mocha ya karar verip ücretini ödedikten sonra köşeye geçtim ve kahvemin hazırlanmasını beklemeye başladım.

DESTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin