Ağabeyimin Aşkı

1.1K 60 5
                                    


-Bölümü duzenledim. Yazim hatasi ve anlamadiginiz bolum olursa yorum olarak atabilirsiniz. Bolumu yeniden okursaniz hikayenin akisini daha iyi anlarsiniz. İyi okumalar 😘😘-

Otobüsten indiğim gibi koştura koştura Mark Antalya’ya girdim. Nefes nefese kalmıştım.  Saat 18.30 geç kalırsam yandığımın resmidir. Abimin çok garip huyları var. 21 yaşına kadar o da tek çocuk olduğu için hep kız kardeşi olsun istemiş. Benim tabirimle sürpriz yumurtadan çıkmış gibi kız kardeşi olunca çocuk şok yaşadı tabii. İlk günlerde ikimizde birbirimize soğuk davranmıştık. Ben asi kız tavırlarına bürünüp isyan etmiştim. Tabii birbirimize alışmamız çok sürmemişti. Abim bana alıştıktan sonra onun garip bir huyu olduğu öğrenmiştim.

Sevdiği insanların fotoğraflarını çekmeye bayılıyordu. Benim ders yaparken, uyurken, yemek yerken, okulda olduğum bir sürü fotoğrafımı çekmişti. ( bazılarını bana şantaj yapmak için kullanıyor. Mesela bir kere uyurken salyam akan bir fotoğrafımı çekmiş. Ayaklarına masaj yapmadım diye de onu twitter’a atıp beni rezil etmişti.) Beni beni Yağmurunu rezil etmişti.Tabi ben Dexter izleyerek büyüyen bir kızım beynim diğer insanlardan farklı işliyor benim. Benim fotoğraflarıma zaafı olduğunu bildiğimden bana harçlık verirse onda olmayan bir fotoğraf veriyorum. Mutlu oluyor garibim.
          Pardon ben bu konuya nasıl geldim ya?

Neyse abimin tehdidi hala kulağımda çınlıyor;

Geç kalırsan bir haftadır yıkamadığım çoraplarımı sana yıkatırım.

Abimin çorapları bizim evde meşhurdur. Hala bilim adamlarının gelip çorapları yeni bir madde olarak dünyaya tanıtmasını bekliyoruz. Belki bir umut abimi de türünün tek örneği olarak korumaya alırlar. Düşük ihtimal ama insan umut etmeden duramıyor. Her neyse geç kalmasam iyi ederim.

İnsanların arasından koşa koşa geçerken bir alışveriş merkezinin neden bu kadar büyük olduğu hakkında kendi kendime homurdanıyordum. Sonunda "Bershka" mağazasını görünce gülümseyip içeri daldım. İçeri girdiğim anda hareketli bir müzik kulaklarımı doldurdu. Bayılıyorum mağazalarda çalan şarkılara ya. Birde o gömleklerin kokusu yok mu? Tamam, benimde ağabeyimden farkım yok biliyorum.

“Hoş geldiniz efendim!” gülümsedim. Tamam, şuan üzerimdeki üniformam olmazsa gayet güzel bir kızım. Ve şuan karşımda duran görevli de çok yakışıklı be! Ben ağzımın suyu aka aka ona bakarken görevli gülümsemesini yüzünden eksiltmeden.
“ Yardımcı olabilir miyim?” dedi.

“ Ha!” durdum “ Haaa! Yok, saolun ben seçtim zaten alacağım gömleği.” Hemen yerini ezberlediğim ( vaktim olunca gelip bakıştım. 5 kere falancık ) gömleği aldım. Gömlek havai gömleği üzerindeki kocaman sarı çiçekler ve palmiye ağaçlarıyla tam da abimin nefret ettiği tarzda. Tabi bunu almamın mantıklı bir sebebi var. İntikam. The intikam.

“Zevkli seçim.” dedi yakışıklı görevli. Yüzünden gömleği iğrenç bulduğu o kadar belliydi ki.

“Ha!” dedim. Neden ben bu gün çok zeki cümleler kuruyorum. Karşımdaki çocuğa gülümsedim."Eminim alacağım kişi seninle aynı fikirde değildir."

“ Vay canına bu hediyeyi alacak kişi çok şanslı. Bu kadar tatlı bir kızdan hediye alacak kıskandım şimdi.” Gülümsedim.

“ Herkesin hayatına kimse karışamaz.” çocuk tapılası bir kahkaha attı. Sonra elini saçlarına atıp

“ Hayal Cafe. Aklımda bulunsun yemek fişleri için uğrayacağım” kaşlarımı kaldırım.

“ Sadece yemek fişi için mi? Peki o zaman.” Çocuğun bir şey demesine fırsat bırakmadan kasaya fırladım.

Aferin. Böyle devam. Evde kalınca da herkesin hayatına kimse karışamaz dersin artık.

İç sesime hak versemde başka şansım olmadığı için kasaya ilerledim.Kasadan gömleği geçirirken cüzdanımı çıkardım. Gidiyor paracıklarım.

Abi bunun öcünü senden çok kötü çıkaracağım.

50 lirayı tırsa tırsa uzattım kasiyere. Kasiyer yüzünde anlayışlı bir gülümsemeyle kasaya parayı atıp fişi bana uzattı.

“İyi günlerde kullanın efendim!” kafamı sallayıp ‘saolun yhaaa’ gibi bir şeyler mırıldanıp güler yüzlü görevliye gülümseyip dışarı çıktım. O anda telefonumun bildik melodisi kulaklarıma dolarken heyecanla çıkardım. Tahmin ettiğim gibi Ayşe Hanımdı.

Vampir çocuk öldü mü acaba?
Yok ya ölmemiştir?
Hem vampirler kalplerine kazık saplayınca ölmüyor muydu?
Ya sen onun vampir olduğunu nereden biliyorsun?

“Ayşe Hanım?” diye açtım telefonu.

“Kızım polisler senin ifadeni almak istiyor buraya gelme şansın var mı?” durdum

“Şimdi mi?” Durdum “ Ayşe Hanım biliyorsun Kaan abimin doğum günü var. Hazırlanmadım daha” telefondan cızırtılar geldi. Telefonun el değiştirdiği anlamıştım.

“Ben Polis Memuru Nected. Eğer vaktiniz yoksa burada da ifadenizi alabiliriz.” Derin bir nefes aldım.

“Peki, memur Bey. Hangi hastanedesiniz?” Saate bakıp telefonu cebime attım. “1 saat vaktim var. Hmm Abimi arayıp söylersem?” durdum. Ve omuzlarımı sarkıtıp çıkışa doğru yürümeye başladım.

“Abi sakin olursan sana bir şey söyleyeceğim.” Abim homurdandı

“Küçük geç kalacağın içinse mantıklı bir bahane bulsan iyi edersin.” Durdum şimdi ben ona ifade vermek için hastaneye gittiğimi söylersem…

“Abim ben ifade vermek iç-“

“ Ne ifadesi? Ne? Ne diyorsun kızım? Sen iyi misin? Ne oldu-“

“Abim bir dur da anlatayım.” Her şeyi 15 dk da özet geçtiğimde otobüsten hastanenin önünde indim. Ayşe Hanımla Hüsnü abi acil girişin önünde bir polisle konuşyordu. Doğru ya onlara vampir çocuğun nasıl olduğunu sormayı unuttum.

“Ayşe Hanım Vamp- yani baygın çocuk nasıl?”

“İyi kızım iyi. Senin ifadeni alacak polis bey onun yanında. 602 numara.” Kafamı sallayıp içeri geçtim. Kafamı çevirdiğim anda 666 numaralı oda dikkatimi çektim.

O odada kalan kardeş. Sen iğleşsen de bir işe yaramaz. Bu şansızlıkla.

Diye düşündüm. 602 numaralı odanın önüne gelince kapıyı tıklatıp içeri girdim. Biri vampir çocuğun üzerine eğilmiş bir şeyler söylüyordu.

“Pardon ben ifade vermek-. Oha kurt adam.” Hemen ellerimle ağzımı kapadım. Orman kaçkını gibi bir adam kaşlarını çatarak bana baktı. Yutkundum bir vampir ve kurt adam…

Bella güle güle canım.

“Kızım sen oğlumu bulan kişi misin?” ağzım iki metre açıldı.

“Bir kurt adamın Vampir oğlu mu var?” diye sordum şaşkın şaşkın. Sonra biri homurdandı. Hayatımda duyduğum en seksi en erkeksi ve tatlı ses.

“Şu vampir saçmalığını bırakır mısın?” İnledi “ Şansa bak bende bayıla bayıla şizofren bir kızın önünde bayılmışım.” Sesi o kadar güzeldi ki bir an bana hakaret ettiğini anlayamadım. Burnu havada bir şekilde

“Saol benim için-“ kaşlarımı çattım. “ Salak mısın sen? Ben senden zekiyimdir. Hah senin teşekkürüne ihtiyacım yok.” Kapıyı hızlıca açıp dışarı çıkacakken bir kişiye toslayıp yere düştüm.

“Abi!?” diye cırladım. Canım abim yere düşmeden beni yakalarken beni nasıl bulduğunu sormak için dudaklarını araladığımda vampir çocuğun ipeksi sesi kulaklarıma ulaştı.

“Aşkım?” dedi. Benim aksime sesinde muzip bir hava vardı.

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin