30. Bölüm GİDELİM ARTIK

18 4 0
                                    

Öncelikle hepinize merhaba. Çok uzun zaman oldu bölüm paylaşmayalı farkındayım. Bir süredir iyi olmadığımdan maalesef bir şeyde yazamıyordum. İnşAllah begeninirsiniz..
 
Keyifli okumalar...

"Dinlemek istemiyorum seni. Neyini dinleyeceğim güneş ya."

Sesi sonda daha sessizdi, kendisinin dâhi zor duyabileceği türden. Mira uyuyalı 2 saat olmuştu. Son kez arabaya bakıp devam ettim.

"Bu sefer ne yalanlarla geldin karşıma. Bakıyorum da bu günü beklemişsin senaryon da hazırdır şimdi güneş!"

Şu kızı görünce sinirlerim en üst zirveye ulaşıyor. Yanımda bulunduğu her an dövmek istiyordum ama maalesef o bir kadındı herşeye rağmen.

"Yalanlar bitti, gitti. Çok pişmanım ozan görmüyor musun bunu gerçekten. Deli gibi seven ozana ne oldu ?" Sorguluyordu sanki buna hakkı varmış gibi. Güneş benim için biteli çok oldu. Son pişmanlık bir işe yaramaz, hele ki bu oysa.

"Şu kız mı unutturdu herşeyi.. beni bile." Diyip küçümser şekilde miraya bakıp kendini gösterdi.

"Bunun gibileriyle eğlenirdin sadece. Çok mu zorladı bu seni de yanından gidemiyorsun. Sakın bana seviyorum demeee. Seviyorum diye kandırıyorsun kendini sadece." Parmağını gözüme sokacak kadar yakındı. Üstüne basa basa söylüyordu ama bu hiç bir şeyi  değiştiremezdi. Miraya ait olmayı seviyordum öyle de kalmam gerekiyordu. Mira demek nefes demek, kimse nefessiz yaşayamaz.

"Neyin kandırmasından bahsediyorsun. Seni mi kandıracaktım, şu cici kız tavırlarıyla mükemmel olduğuna inandırmaya çalışan biri mi diyordu bunları? Gözümde git gide daha da küçülüyorsun. Farkında değilsen farkında olmanı sağlamak istedim." Alaycı ses tonum oldukça sinirlerini bozmasına neden olmuştu. Herşeyin bedeli olduğuna inanmak acizliktir belki de ama içimde dinmek bilmeyen bir soğukluk vardı ona karşı.

3 YIL ÖNCE...

"Hiç gitme."

"Gitmeyeceğimi, gidemeyeceğimi bile bile bunu demen saçma oldu ama."

"Duymak istiyorumdur belki de." Karşımızda ki manzarayı es geçerek yüzünü döndü bir kaç saniye izledi öylece. Sessiz bir veda eder gibi.

"Hiç gitmem." diyebildi sadece. Bu bile içimde oluşan kelebeklerin fillere dönüşmesine sebep olmasına yetiyordu.

Diyorlar ya hani böyle mükemmelliği nasıl olurda bitirebiliyorlar diye. Hiç gitmem diyen birinin nasıl olur da gidebileceğini düşünebilirdiniz ki. Bir sabah uyandığınızda "Ben artık yapamıyorum." notuyla uyanırsanız, mükemmellikten de, kelebekten de eser kalmaz.

İmkânsız olan herşey aslında geç olandır. Bana göre imkânsız diye bir şey olamaz, olmamalı da. Güneşin gitmesini gerektiren her sebepten haberim olması gerekiyordu. Bir gün önceye kadar herşey mükemmelken sabah o notla karşılaşmam ne kadar doğruydu. Kendimi kandırdığım apaçık ortadaydı.

Bunları hatırlamak canımı yakmamıştı. Güneş gerçekten bitmişti benim için. Kesinleştiği an şu andı işte. Ne gördüğümde, ne eskileri hatırladığımda, ne de hayalleri hatırlamak canımı yakmadı. İmkânsızdı unutmak bir de, hani imkânsız nerede kaldı. Unutmuştum tamamen.. Yüzüme yerleştirdiğim gülümsememle ona baktım. Son 5 dakika da dediklerini dinlemediğimi de o an anlamıştım. Umut beslemişti tek gülümsememle, geç olmuştu artık. Gülüşümün bile ait olduğu tek kişi Miraydı. Arkamı dönüp ona bakmıyordum. Uzak değildik aslında, bir kaç adımdı en fazla aramızda ki mesafe,  bu bile özlememe yetecek kadar uzaklıktaydı.

"Biliyordum beni çok özlediğini herşey çok güzel olacak söz veriyorum. Yaptığım hataları tekrarlamıcam herşey eskide kaldı. Herşey çok güzel olacak bizim için.. Söz."

Ne olmuştu öyle ya, tek nefeste söylediği şeyleri anlamam zor olmuştu. Tâbi şu sarılmasını saymıyorum bile, yapıştı uzaklaşmıyor. Bir saniye sarılmışmıydı. Kendime gelmemle kollarını parmaklarımın ucuyla çekip itmem bir oldu. Çirkin bir böcekten farksızdı, yüzümü buruşturmamla bunu oldukça belli etmiştim. Sadece bir gülümsemeyle bu hâlâ geldiysek, şu anda şok geçiriyor olabilirim. Arkamı dönmek istemiyordum. Uyanmaması gereken bir zamanda uyanmıştı. Mükemmel zamanlama mira çok sağol. Sümük gibi yapışmış tanımadığımı düşündüğü bir kız vardı hemde sarılırken görmüştü. Sakin kalması bile ağzımın açık kalmasına sebep olmuştu. O ki kıskançlığından sevgili olmadığımız hâlde sevgili olduğumuzu söylemişti. O günü hatırlayınca elimi saçlarımın arasından geçirerek gülümsememe sebep olmuştu. Görmediğini umarak gülümsedim.

"Bebegim, ne ara uyandım sen öyle ya?" Kolunu boynundan geçirip kendime çekip saçlarının arasına öpücük konduracakken. İşte gömmek için yer hazırlamanız gereken o an.

Yüzünde ki hayal kırıklığı canımı daha çok yakmıştı. İlk defa bağırıp çağırmasını bu kadar istiyordum. Benim miram böyle olmazdı, duramazdı ki hiç. Ters gidiyordu herşey. Arabaya doğru tekrar yürümeye başladı.

Sanki birşey unutmuş gibi birden durdu sonra tekrar dönüp adımlarını yere sert vurarak beni es geçerek güneşe doğru ilerliyordu. Korkutucu derece de sakindi. Ayaklarında bir şey olmadığını o an anlamıştım, yerde ki taşların batmasını umursamadan gidiyordu işte.

Güneşin saçından tutup aynı hizaya gelmelerini sağladı. Kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı güneşin, miranın her dediği şeyden sonra yüzünün şekilden şekile girmesi komikti. Ne dediğini daha çok merak ediyorum ama. Tek duyduğum "Benim olan benimdir." demeseydi. Bu kızı seviyordum işte. Bunu görünce ben bile gözlerimin büyümesine şahit olmuştum. Hiç beklemediği anında saçından tutup yere düşürdü. Ayaklarında ki topukluların topuklarını kırıp kafasına atmıştı.

"Ah! Yok artık ne yaptın?"

"Bununla idâre et. Eğer dediklerimi önemsemezsen, dediklerimi yapmaktan hiç çekinmem.. yaparım." 

"Ozan sadece seninle oynuyor görmüyor musun? Demin ne kadar mutluyduk?"

"Sen hâlâ ne konuşuyorsun kızım! Demin mutluymuş tanımadığın buradan belli be işte. Sadece bir şey aklına geldiğinde başını eğip saçlarının arasından elini geçirip güler o. Belli ki seninle değil, benimle geçen bir günü hatırlayıp öyle yapmıştı." Sesini her lafının ardından daha da azaltıp alaycı bir  ses tonunda  konuşmasına devam ediyordu.

Haklıydı, hemde beklediğimden fazla.
Ne ara bu kadar ezberlemişti en ufak fikrim yok. Hoşuma gitmedi desem büyük yalan olurdu. Sadece öylece izleyebiliyordum. Mira cezasını bana daha kesmemişti, güneşe böyle yapan bana neler yapar bilemiyordum. Ama haklıydı bu konuda da.

"Yalan söylüyorsun saçmalama, unutamaz beni ki o."  Yanılıyordu..

Bir şey demeden mira yavaş adımlarla yanıma geliyordu. Şu kendinden emin tavırları sevilesiydi. Son kez arkasına bakıp gülümsediğini son anda farkettim. Elini elime kenetledi sahiplendiğini bir kez daha gösteriyordu.

"Seninle işim bitmedi. Unuttum sanma."
Kapıyı kendisi açıp, kapatmıştı sonra da kendi ilerledi. Güneşin çantasının içindeki telefonu yere atıp paramparça edişini öylece izlemiştik.

"Gidebiliriz artık, gidelim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yasak  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin