three

4.2K 604 267
                                    

"Ağız okuyabiliyor musun?" diye sordu Jungkook. Onunla bir şekilde iletişime geçmeliydi. Yapmak istediği sadistlikleri karşısındaki genç çocuğun da bilmesini istiyordu.

Yoongi ona geri dönüt sunmamıştı ve bu Jungkook'u sinirlendirmişti. Mor saçlı genç ayağıyla cama tekme atarak bağırdı:

"CEVAP VER!"

Yoongi korkuyla yerinden sıçramış ve hızla başını olumlu anlamda sallamıştı. Bu, Jungkook'un gülümsemesine sebep oldu.

"O halde ağzımı güzelce izle," dedi ve eğilerek yüzünü cama yaklaştırdı. Yüzünü hâlâ ışık vurmaktaydı. Bu, onu daha da korkutucu kılıyordu.

"acı çekeceksin, korkacaksın, ağlayacaksın, yaşamak için direnecek ve buradan kaçmaya çalışacaksın. İçeri girmeyeceğim, fakat sana öyle şeyler yapacağım ki, seni öldürmem için bana yalvaracaksın. İşte o zaman geldiğinde dileğini yerine getirecek ve bu oyunu bitireceğim. Dayanmaya çalış ve bana karşılık ver bebeğim, ancak böyle eğlenceli olacaktır."

Yoongi dehşete düşmüş bir şekilde ona bakıyordu. Söylediği şeyler yüzünden ilk defa kendini, ölüme bu kadar yakın hissediyordu. Öleceğim, diye geçirdi içinden. Karşısındaki psikopatça gülmeye devam ederken eline cebine atmış ve oradan bir şey çıkarmıştı. Yoongi, başta bunun ne olduğunu anlamamış, fakat biraz dikkat edince farkına varmıştı. Elinde tuttuğu bir kolyeydi ve bu kolye Jimin'e aitti. Yaklaşık 2 hafta önce sevgilisinin kendisine hediye ettiğini gelip Yoongi'yle paylaşmıştı.

Siyah saçlı genç anladı; karşısında duran sikik, Jimin'i de öldürmüştü.
Yerden destek alarak yavaşça ayağa kalktı. Vücudu titriyordu. Kendine hakim olmak amacıyla dudaklarını ısırdı, fakat işe yaradığı pek söylenemezdi.

--

Yoongi kafayı yemek üzereydi. Ne kadar olmuştu bilmiyordu; uzun süredir odasında, yere çökmüş bir şekilde oturmaktaydı. Kollarını kendine sarmıştı. Her şeyin bir rüya olmasını ve en kısa sürede de uyanmayı Tanrı'dan diliyordu.

Bir yolunu bulmalı, buradan kaçmalıydı. Eve hapsolmuştu. Her şeyi düşündü. Gözü yavaşça odasındaki pencereye kaydı. Camdan çıkıp kaçabilirdi, fakat bunu yaparsa ona yakalanabilirdi de. Risk almalıydı. Başka şansı yoktu. Yavaşça ayağa kalktı. Birden aklına eski sevgilisinin ona armağan ettiği izci bıçağı gelmişti. Hoseok, bu tarz şeylerden hep hoşlanmıştı. Değer verdiği bir şeyi sevgilisine hediye ederse güzel bir anlamı olacağını düşünmüştü.

Yoongi hızla gardırobuna ilerledi. Onu açarak altlarda bulunan kutuyu eline aldı. Kutuyu hızlıca açarak içindeki bıçağı aldı ve geriye çekilerek keskinliğini gözden geçirdi.
Yapabilirim.
O, etraftayken dışarı çıkamazdı. En son bıraktığında katil ön taraftaydı. Odasından çıkarak salonuna yöneldi. Bedenini duvar gerisinde tutarak ve kendisini, katile göstermemeye çalışarak cam kapıya ve pencerelere doğru baktı. Katil de kendisi gibi onu arıyor olmalıydı; cam kapıdan içeri bakarak ortalığı gözleriyle taramaktaydı.

Tanrı'm, lütfen yardım et bana.

Hızla odasına girdi ve pencereye geri döndü. Penceresinden dışarıya baktığında gözüne ilişen bedenle birlikte donakaldı. Jimin turuncu saçları ve bembeyaz olmuş yüzüyle beraber hareketsiz bir şekilde, eskiden evinin yapımını engellediği için kesilen ağaç kütüğünün üzerinde yatmaktaydı. Boğazına keskin bir ağrı saplandı siyah saçlının. Yutkunamıyordu. Burun direği sızlar gibi oldu. Jimin, onunla uzun zamandır dostlardı. Kendisiyle konuşabilmek için dilsiz alfabesini öğrenmeye bile kalkmıştı.
Onunla olan güzel anıları gözünden geçti. Burada korktuğu zamanlarda gelip kendisiyle kalmış, arada ona yemek getirmiş ve beraber doğa yürüyüşleri yapmışlardı. Özellikle doğa yürüyüşleri, bunu çok sık yaparlardı.
Sonra bunu durdurdu. Şimdi ağlayamazdı. Bir elinde bıçağı, diğer boş eliyle pencereyi yukarı kaldırarak açtı. Kaçıp gitmeliydi.

Aklına bir anda gelen başka bir şeyle duraksadı. Jimin'in telefonuyla yardım çağırabilirdi. Bu gün kendine uğradığı zaman gözlerinin önüne geldi. Hatırladığı kadarıyla turuncu saçlı oğlan onu en son arka cebine koymuştu. Elindeki bıçağı yan tarafına koyarak pencereden kendini sarkıttı. Düşmemek için dengede durması gerekiyordu, fakat bu çok zordu. Kütük, uzanabilmesi için penceresinden uzaktaydı. Sonunda başardığında ölü bedenin arka ceplerini elleriyle tek tek yokladı, fakat yoktu. Belki yanlış hatırlamışımdır, diyerekten ölü bedeni sırt üstü çevirmeye çalıştı. Böylece ön ceplerini ve ceketine de bakabilirdi. Bunu yapacağı sırada sol tarafında gördüğü hareketlilikle o tarafa döndü; katil kendisine doğru geliyordu. Hızla kendini geriye çekerek içeri girmeye çalıştı. Bedeninin çoğu dışarda olduğu için zorlanıyordu ve katil kendisine giderek daha da çok yaklaşıyordu.

Sonunda tamamen içeri girdiğinde hızla pencereyi kapatma girişiminde bulundu fakat bunu yapamamıştı. Katil, pencereyi tutarak kapatmasını engellemiş ve bedeninin yarısını içeri sokarak tek eliyle Yoongi'yi tutmuştu.

Siyah saçlı genç, kendini geri çekerek ondan kurtulmaya çalışsa da başarılı olamadı.

"Evet bebeğim, oyun dediğin böyle oynanır!" Jungkook kahkaha atıyor, Yoongi ise konuşamadığı için yalnızca hızlıca nefes alabiliyordu.
Gözü, yerdeki bıçağı bulduğunda hiç düşünmeden ona uzandı ve onu eline alarak kolunu tutmakta olan parmaklara doğru salladı. Boşluğa düştüğünda amacına ulaşmıştı. Hızla ayağa kalkarak camı kapattı ve onu kilitleyerek geriye çekildi; pencerenin önünde acıyla kıvranan bedene baktı. Kendisine atmış olduğu bakışlar, göğsünün daha hızlı inip kalkmasına sebep olmuştu. Hiç iyi bakmıyordu. Onu kızdırmıştı.

Beni öldürmeye gelecek, diye geçirdi içinden.
Sikeyim, beni öldürecek. İçeri gelecek ve işimi bitirecek.

Elindeki bıçağa kaydı gözleri. Metal kabza, siyaha dönük kırmızı renge bulanmıştı. Bu, midesinin bulanmasına sebep olmuştu. Kusacağını hissediyordu.

Elindekini yere fırlatarak hızla banyoya doğru koştu. Beyaz odaya girdiğinde yöneldiği ilk yer klozetti; kapağını açarak midesindeki her şeyi ona sundu.

Ekşi tat boğazını yakıp yıkarken, ağzındaki iğrenç kokuyla farklı bir kusma nedeni sunmuştu kendine. Midesinin tekrar kasıldığını hissettiğinde kendisini tutmaya çalıştı, fakat başarılı olamamıştı. Bir kere daha kustuktan sonra yavaşça geri çekildi ve sifonu çekerek kötü kokuyu gidermeye çalıştı. Boş olan midesindeki tüm asidi kusmuştu.

Duvarın dibine doğru geriledi. Titriyordu, üşüyordu. Ellerini bedenine sardı. Ne yapacaktı, hiçbir fikri yoktu. Sadece çok korkuyordu.

Hissetmişti. Tanrı, bu gece onu terk etmişti.

---

Hush ;; yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin