four

4.2K 581 127
                                    




Siyah saçlı oğlan oturduğu yerden kalktı. Bunu yaptığında başı dönmüştü. Eliyle duvara tutunarak dengesini sağlamaya çalıştı; bir süre o şekilde bekledi. İyi olduğunu düşündüğü zaman banyosundan çıkarak odasına daldı. Yere fırlatmış olduğu bıçağını ve fenerini gözleriyle aradı. Onları bulduğundaysa yanlarına giderek elleriyle onları kavradı.
Üst kat merdivenlerine yöneldi.
Aklına bir plan gelmişti ve bunu uyguluyabilir miydi, ölçmeliydi.

Çatı katı penceresine yaklaştı ve etrafı gözetledi. Mor saçlı çocuk ortalarda görünmüyordu.
Bunu fırsat bilerek yavaşça pencereyi araladı ve geri çekildi. Biraz bekledi, katilin kendisini duyarak, yaptığı şeyi farketmesini istemezdi. Yavaşça başını dışarı çıkararak tekrar etrafı gözlemledi. Hâlâ ortalarda görünmüyordu. Bıçağını kenara koydu ve fenerinin iplik kısmını boynundan geçirdi. Daha sonra elleriyle pencereden destek alarak bir bacağını dışarı attı. Ayağını, çatının güvenli bir yerine sabitlediğini düşündüğünde diğer bir ayağını da dışarı atmak için hareket etti. Dışarı tamamen çıktığında kenarlardan destek alarak çatının üzerinde yürümeye başladı. Sol tarafına doğru, yan bir şekilde ilerliyordu. Evin ettafında dönmeyi ve ön taraftan inmeyi hedefliyordu. Elbette ki bunu yapmadan önce katilin dikkatini dağıtacaktı. Fenerini almasının sebebi de buydu. Sessiz olduğunu umduğu adımlarla köşeye kadar vardığında boynunda asılı olan feneri çıkardı. Planının umduğu gibi olmasını dileyerek ışığını açtı ve onu var gücüyle olabildiğince uzağa fırlatmaya çalıştı. Bunu yaptıktan sonra biraz bekledi. Katilin o yöne gitmesini bekliyordu.

Sonunda mor saçların sahibi görüş alanına geldiğinde köşeyi döndü ve hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. O, fırlattığı fenere giderken kendisi, önünde bulunan çatı merdiveniyle aşağıya inecek ve olabildiğince hızlı bir şekilde hareket ederek indirilen şartallerini kaldıracaktı.  Böylece yeniden eve girdiğinde bilgisayarından yollamış olduğu, fakat internet olmadığı için alıcıya ulaşamayan mesajıni yollayabilecekti.

Merdivenle buluştuğunda onu hızlıca indi; çıplak ayaklarını toprakla buluşturunca da hızlıca koşmaya başladı. Şartallere ulaştığı zaman gözleri hayal kırıklığı ve üzüntüyle büyüdü. Katil, şartellerini baltayla parçalamış ve bir daha kullanılamaz hale getirmişti. Bunu beklemiyordu. Ne yapması gerektiğini düşünmeyi bırakıp hızla oradan ayrıldı. Bunun için sonra üzülmeliydi. Şimdi eve girmeli ve tekrar katilden saklanmalıydı. Merdivenlere doğru ilerleyerek yukarı doğru tırmanmaya başladı. 4. basamaktayken bacağına giren kıramp ve yoğun acıyla birlikte diyaframının kasıldığını hissetmiş, yoğun bir şekilde nefes vermişti. Cırlayamıyordu; acısını ancak bu şekilde dindirmeye çalışabilirdi.

Başını sola doğru çevirdiğinde onun yeni bir ok için hazırlanmakta olduğunu görmüştü. Gözleri bacağını buldu; ok bacağını delmişti. Kendini zorlayarak bedenini yukarı taşımaya çalıştı. İkinci bir ok yemek istediği söylenemezdi. Kollarından ve sağlam bacağından destek alarak kendini yukarı doğru itti. Başardığında nefesini dışarı üfeldi. Oturur vaziyetteydi. Katilin, peşinden gelip gelmediğini kontrol etmek amaçlı ileri eğilerek başını aşağıya doğru uzattı; bunu yaptığında refleksleri yardımıyla geriye doğru sıçramıştı. Bir başka ok, beynini delmeden kendini koruyabilmişti. 10 yıl önce almış olduğu karete derslerinin faydasını şimdi görmek bir nebze de olsa onu mutlu etmişti. Ayağa kalkmaya çalışacağı sırada merdivene  tırmanan bedenin kafasıyla heycan yaptı.

Jungkook merdivende siper almış ve onu tekrar vurmak için hazırlanmışken yüzüne yediği yumrukla beraber toprak zeminin üzerine düşmüştü. Sırtı fena acımıştı; bir süre nefes alamadı. Nefes almak için kendini zorlarken acı, tüm bedenine yayılmış ve her bir zerresinde, bunu hissetmesine sebep olmuştu.

Yoongi ele geçirdiği silahla beraber, zorlukla açık pencereye doğru ilerledi. Bacağı yüzünden gözleri dolsada dayanmalıydı. Kendine tekrarladı:
İki adım daha.
Varmasına az bir yol kalmıştı. Sonunda penceresine ulaştığında önce elinde tuttuğu yayı, daha sonra da bedenini güçlükle içeri attı ve pencereyi ardından kapadı. Bacağının acısı yeniden tüm vücudunu sararken derin nefesler alıp vermeye başladı. Ayağa kalkmadan, sürünerek kapıya doğru ilerlemeye çalıştı. Banyoya gitmeli ve bacağını temizlemeliydi, yoksa mikrop kapar ve daha da kısa bir süre içersinde ölebilirdi. Ayrıca bu şekilde ondan kaçma olasılığı %20'den, %0'lık bir ondalığa düşmüştü. O sağlamdı, kendisi ise yaralı. Kaçmaya çalışsa her şekilde ona yakalanırdı.

Zorlukla banyoya vardığında ter içersindeydi. Ecza dolabı altlarda olduğu için şanslıydı. Gerekli malzemeleri alarak geri çekilde ve sırtını küvete yaslayarak gözlerini bacağına dikti. Ok, hâlâ bacağında duruyordu. Normalde böyle bir şeyle yürümesi pek mümkün olamazdı, fakat yaşama isteği çok yoğundu; ona yardımcı olmuştu.

Eliyle oku kavradı. Bunu yapmak için yeterli cesarete sahip değildi. Fakat her şeye rağmen bunu yapmalıydı. Bir eliyle bacağını kavrayarak onu sabitledi ve oku yavaşça çıkarmaya çalıştı. Bu, düşündüğünden de zordu. Gözlerinden akan soğuk yaşlar, alnından düşen ter damlacıklarına karışırken bir kez daha ses tellerini kullanamadığı için lanet etmişti. Cırlamak istiyordu; acıyla haykırmak ve vücudundaki tüm acıyı atabilecekmiş gibi bağırmak...
Yapamıyordu. Etine saplanan şey yüreğine acı veriyordu.

Sonunda işi bittiğinde elindeki şeyi uzağa fırlattı ve sessiz hıçkırıklarına engel olmadı. Ölecekti, buna rağmen neden hâlâ bu acıya katlanıyordu? Ondan bunu hemen yapıp bitirmesini isteyecekti.

Dudağını ısırarak yan tarafındaki ilk yardım malzemelerine göz ucuyla baktı.

Kendine gel!

Ölmeyecekti.

Yanaklarından akan soğuk göz yaşlarını eliyle beraber sildi ve göz boğumlarını parmaklarıyla ovuşturdu. Yarasını temizleyip sarmak için gerekli olan malzemeleri kutudan çıkardı.

Bu, hayatının en boktan gecesiydi.

--

Yarasını temizleyip sardıktan sonra eline geçirmiş olduğu yay düzeneğini kurmaya çalışıyordu. Ne kadar denediyse de başaramamıştı. Oku, yaya takmak için fazla kas gücü gerekiyordu ve Yoongi, hayattaki en zayıf erkeklerden biriydi.

(Yay bu şekilde ve bilmeyenler için, gerçekten de çok zor takılıyor)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yay bu şekilde ve bilmeyenler için, gerçekten de çok zor takılıyor)

Her yayı çekişinde tutturması gerektiği yere getirene kadar elleri ve kol kasları acıyor, dayanamayaraktan yayı geri bırakıyordu. Sonunda vazgeçti ve sinirlenerek yayı sağ tarafınds bir yerelere fırlattı.

Sinirleri, her geçen dakika daha da bozuluyordu. Bacağının acısı şimdi daha iyiydi, fakat kanaması durmamıştı. Eğer sabaha kadar hastahaneye gidip kan takviyesi yapmazsa kan kaybından ölebilirdi.

Öte yandan katilin ne boklar yaptığını da bilmiyordu. Tanrısı ondan cidden nefret ediyor olmalıydı. Onu dilsiz ve sağır kılmış, bir de üstüne üstlük bu psikopat manyağı başına yollamıştı.

Daha çok kiliseye gitmeliydim.

---

Devam ettirecektim ama bölümleri çok uzun tutmak istemiyorum. O zaman kitap çabuk biter:(

Hush ;; yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin