1

376 33 11
                                    

"Anneeeeeeeee, Dişim ağrıyor bir el at ya."

Evet, tam olarak böyle bağırarak acının dineceğini düşünüyorum. Gerçi anneciğimin beni pek taktığı söylenemez...

"Annee, ya ağrıyor diyorum. "

"Bağırma evin içinde, duyuyorum seni ben. Ayrıca düzgün baksaydın dişlerine de böyle ağrıyor diye sızlanmasaydın."

Anneme bazen vicdansız diyordum ve şuan kesinlikle o zamanlardan biriydi.
Canım yanıyor yahu! Sanki ben istedim böyle ağrımasını.
Annem mutfakta akşam yemeğini pişirirken mutfağa girip mızmızlanmaya başladım.

"Anne, Gerçekten çok sızlıyor. Senin gittiğin şu dişçiye randevu alalım mı? Yoksa ben bizim çocuklara soracağım, hım?"

Annem de bana dönüp;

"Ah, bak benim dişçim olabilir. Sonuçta beni uzun zamandır tanıyor ve ödemeyi geç yapsak da sıkıntı olmaz. İstersen yarın bir arayalım da randevu falan alalım."

"olur, iyi olur. "

Annemin sunduğu mantıklı çözümü düşünüp olabileceğine karar verdim, çünkü annemin kendisi için gittiği dişçiyi neredeyse 10 yıldır biliyordum. Arada annemle gitmiştim oraya ama kendim için gidebileceğimden emin değilim.
Her neyse ya sonuçta beğenmezsem başka bir yer bulurdum.
Annemi tekrar mutfakta tek başına bıraktım ve salondaki tekli koltuğa iyice küçülüp oturdum. Tam gözlerimi kapatıp sızlanmayı hissederken kapının çalışını duydum, kendime gelip ayağa kalkarken annem seslendi;

"Baek, Kapıya bakar mısın?"

"Tamam."

Zaten kapıyı açmaya giderken böyle bir cümle duymak gözlerimi devirmemi sağlamıştı.
Sessizce kapıyı açarken gelenin babam olduğunu fark ettim. Kapıyı sonuna kadar açıp ona şirince gülümsedim, çünkü biliyordum ki babam, nazikçe gülümsememe bayılıyordu.

"Hoş Geldin Baba,"

"Hoş Buldum Evlat"

"Günün Nasıl geçti?"

"Her zamanki gibiydi tabii bugün ekstra bir yoğundu, bu arada annen nerede?"

"Mutfakta"

Kısaca cevaplayıp odama yöneldim. En azından yemek hazır olana kadar birazcık uyuklayayım.
Odama çıkıp hızlıca yatağıma atladım, yemeğin birazdan hazır olacağından emin olduğum için telefonumla oyalandım. Yaklaşık yarım saat sonra annem sofraya çağırdığında odamdan çıkıp salona indim.

Akşam yemeği bütün sakinliği ile devam ederken anneme randevu almak için ısrar etmiştim.
Biliyordum, annem hallederdi ama net bir cevap almam gerekiyor.

"Baekhyun, Yeter! Anladım, tamam dişin ağrıyor. Yarın randevu alacağım sakin ol."

Sonunda annemi çıldırtmıştım ama elimde değildi, canım yanıyordu...

ühü~

- - -

Sabah uyanmamı sağlayan yine diş ağrısıydı. Tanrım, bir durmak bilmiyor. Hala canım yanarken yataktan kalktım ve küçük tuvalet işlerimi hallettim. Salona indiğimde annem ve babamın çoktan kahvaltıya başladıklarını görmüştüm ve ve ve...

"Demek artık beni uyandırmaya da üşeniyorsunuz ya da söyleseydiniz 2 saat sonra kahvaltıya inseydim, en azından sizi bölmezdim."

Bıyık altından gülüp ikisine baktım ama o sırada annem bana çemkirip, kafama vurmuştu.

"Gelirken terbiyeni odanda unuttun sanırım, çabuk yemeğini ye de dişçiye gidelim. Sabah aradım ve randevu aldım. Saat 2'de."

"Ah, Tamam sonunda kurtuluyorum demek ki. Tanrım seni çok seviyorum."

Şirin şirin sevgili tanrıma teşekkür etmeyi bırakıp yemeğe başladım, sonuçta yemek de önemliydi.

- - -

Öğlene yakın uyandığım için saat çoktan 1 olmuştu. Yemekten sonra odamı toplamaya giriştiğim için saatin farkına varamamıştım. Telefonumu elime alıp bir şarkı açacağım sırada gözlerim saate kaydı ve sanırım giyinmeliyim diye düşünüp kıyafetlerimi çıkarmaya başladım.
Klasik, pantolon ve gömlek kombini yapıp saçlarıma elimle şekil verdim.
Çok özenmeyeyim canım sonuçta dişçiye gidiyorum.
Annem odama gelip birazdan çıkmamız gerektiği konusunda beni uyardı.
Hemen odamdaki işlerimi halledip yanıma telefon, cüzdan vs. gerekli şeyleri alıp odamdan çıktım ve aşağı inip kapıda beni bekleyen annemin yanına ilerledim.

"Sence nasıl?"

"Fena değilsin işte, ama eyeliner sürmemişsin. Şaşırttın doğrusu."

Kadın resmen benimle dalga geçiyordu ya.

" Sürmedim çünkü; alt tarafı bir dişçiye gidiyoruz, ne gerek var? Üşendim açıkçası."

Annem kısa bir "hımm tmm" dedikten sonra kapıya yönelip ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Tanrım, her ayakkabı görüşümde kuzenimin sinirlendiğinde söylediği şey geliyor aklıma, ah gülmek istemiyorum canım yanıyor.
Gülmemeyi başarıp ayakkabıları ayağıma geçirdim ve sırtımı dikleştirip anneme döndüm.

"Çıkalım mı hanımefendi? "

Kafama vurup kızmaya başladı,

" Sus, geç kaldık zaten"

Bu kadın neden romantik değil? Babama acıyordum...

Ve kendime de.

Merhaba millet!
Çok bir değişiklik olmadı sanırım ama aklımdaki şey olayları biraz daha hızlandırmak. Lütfen vote ve yorum yapın. Fikirlerinizi ficlerimde belirtmeniz benim için önemli.  Şöyle zor günlerde yazmak vs içimden pek gelmese de sizin de tıpkı benim gibi moral bulmaya ihtiyacınız var. Kitaplarımı sevenler için iyi okumalar diliyorum, güçlü ve sağlıklı kalın. #EvdeKalın

The Dentist - ChanBaek -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin