2.Bölüm Uras Soykıran

292 16 0
                                    

(medya Uraz)

GECE:

     Gözlerimi odaya giren hafif güneş ışıklarıyla açtım. Yumuşacık bir yerde yatıyordum. Kollarımı kendime çekmeye çalıştım ancak bir kolum yatağa kelepçelenmişti. Etrafıma bakındım. Nerdeydim? Kararmış havadan akşam olduğunu anladım. Bir anda her şey aklıma geldi

"Vay vay vay bilin bakalım kimler ayağımıza kadar gelmiş. Hoş geldin Gece Duman. Kendi ayaklarınla teslim olmaya geleceğini düşünmezdim."

   Bayılmıştım ama beni buraya kadar kim taşıdı? Yoksa sabah beni yakalayan taş varlık mı? Nerde bizde o şans. Adamın bir sürü koruması var bi tanesi taşımıştır işte diye düşündüm. O sırada kapının açılmasıyla hemen gözlerimi kapattım. Odadaki dolabın açılıp kapanma sesi geldikten sonra gelen kişinin giyindiğini anladım. Bir süre sonra yatağın öbür tarafı çöktü. Gelen kişi yanıma yatmış olmalıydı. Belimde hissettiğim ellerle irkildim. O sırada kaçtığım - evet taş varlık olan - mafyanın sesini duydum
    
     "Uyanık olduğunu biliyorum Gece. Malesef hiç iyi bir oyuncu değilsin"

     Söylediği sözlerle hemen gözlerimi açtım ve kafamı yanımdaki mafyaya çevirdim. Anında göz göze geldik. Öyle yoğun kahveleri vardı ki hayatımda bu kadar güzel bi kahverengi görmemiştim. Bir süre bakıştıktan sonra daha fazla dayanamayıp yatakta oturur pozisyona geldim. Oda aynı şekilde gelip karşıma oturdu. Bir sürede öyle bakıştıktan sonra gülümseyip elini uzattı

     "Uras Soykıran iki kere evine girip kaçmaya çalıştığın adam"

     Sen gülme be zalımın evladı. Bir insana gülmek bu kadar yakışamaz ya. Gülerken kıstığı gözleri ve bembeyaz inci gibi dişleriyle fazlasıyla dikkat çekiciydi. Daha fazla çocuğu kestiğim belli olmadın diye elimi uzatıp

    "Gece Duman ailesini kaçırıp şuan tutsak ettiğin kız"

  Dedim. Bu söylediğim gülümsemesini yüzünde dondurmuştu.

     "1 aileni ben kaçırmadım 2 tutsağım değilsin"

     Diyip cebinden küçük bir anahtar çıkarıp kelepçeyi açtı. Hemen bileğimi kendime çekip ovuşturdum ve aklımdan geçenleri söyledim.

       "Sana bi şey sorabilir miyim? "

       "Sor bakalım"

       "Öncelikle ne zamandır burdayım?"

        " 1 gündür baygınsın"

        "Peki neden burdayım? Yani beni sokağa falan da atabilirdiniz. Sonuçta mafyasın ve bundan kolayca sıyırabilirdin."

       " Mafya olmam insan olmadığım anlamına gelmez güzelim ayrıca senin gibi bir güzelliği sokağa atsam sadece salak olurdum burda olman konusuna gelirsek sana ihtiyacım var. Tutsağım olmayabilirsin ama bir süre zorunlu misafirimsin kaçmaya çalışma bu gün olanları tekrar yaşamak istemeyiz değil mi? "

***
      Sorduğum sorulardan sonra birlikte aşağı inip yemek yemiştik ardından da bana korumalardan birinin getirdiği poşetleri vermiş ve duşa girip temizlenebilmem için banyoyu göstermişti.
       Şimdi ise duştan çıkmış ve saçlarımı kuruluyordum. Verdiği poşetlerin ilkini açıp içinden iç çamaşırlarını aldım ve giyindim. Tam olmuştu. Acaba bedenimi nerden biliyo diye düşünmeden edemedim ve sonra da hemen aklıma dank etti "adam mafya gece eminim senin hakkında daha neler neler biliyordur" Dedim kendi kendime. Sonra ikinci poşeti açarak içindeki kıyafetlere baktım kıyafetleri de hemen giyidikten sonra inmeye hazırdım.

(Gece'nin kıyafetleri)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Gece'nin kıyafetleri)

  Aynada kendime son bir bakış attım. Fazlasıyla şıktım. Kapıyı açıp hızlı hızlı merdivenlerden inmeye başladım. Son bir kaç basamak kalmıştı ki sert bir şeye çarpmamla geriye doğru seneledim. Tam düşecekken belime sarılan kuvvetli kollar ile düşmekten çok ucuz kurtuldum. Kafamı kaldırmamla koyulaşmış kahveleri görmem bir oldu. Çok yakındık ve ikimizden biri konuşsa dudaklarımız birbirine değecekti nerdeyse. Onun geri çekilmesini bekliyordum çünkü yapacağım en küçük harekette dudağım onun dudağına sürtecekti.

URAZ:
   
     Gece hala aşağı inmemişti. Hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. O sırada Maviş gözlüde koşarak aşşağı inmeye başladı. Beni görmemişti. Bana çarpıp dengesini kaybedince ani bir refleksle beline doladım kollarımı. Kafamı kaldırdığımda fazla yakın olduğumuzu fark ettim ve bu yakınlık benim tüm dengelerimi bozuyordu. Fazlasıyla güzel ve saftı. Ben siyahtım oysa beyaz. Anlaşılan benim geri çekilmemi bekliyordu çünkü onun yapacağı en ufak harekette dudaklarımızın teması kaçınılmazdı.
       Hafifçe geri çekildim ve kollarımdaki prensesinde dengesini sağlamasına yardım ettim. Sonra gözüm giydiği eteğe takıldı. Bu etek bu kadar kısamıydı ki? Yüksek sesle yutkundum. Giydiği etek ince uzun ve kusursuz bacaklarını neredeyse hiç kapatmıyor ve gözler önüne seriyordu. İlk o konuşmuştu bu rahatsız edici ortamda
        
        "Hadi o zaman çıkalım mı? "

        " Bu bir çıkma teklifi mi?  "

      Ortamı yumuşatmak için yaptığım espiriye kıkırdamıştı. Arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. Onu genelde kaldığım evime götürecektim. Arkamı dönüp geliyo mu diye baktığımda eğilmiş ayakkabılarını bağlıyodu ve kısa olan eteği daha da kısalmıştı. Zorla yutkundum ona doğru dönüp

     "Eğer biraz daha böyle durursan bu gün burdan farklı sebebeplerden dolayı çıkamayabiliriz."

   Dedim. Hemen kızardı ve yerden kalkıp yanıma geldi ben bu kızla ne yapacaktım.

-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

Sizce bölüm nasıldı. Lütfen oy verin ve yorum yapın.  Yazım hatalarım varsa özür dilerim

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin