Bandajı ellerine ve kollarına dolarken annesinin neden gelmediğini merak ediyordu hala. Babası çoktan eve gelmişti ve hiçbir şey demeden kanepeye süzülmüştü. Sadece yarım yamalak Mikasa'nın halini hatrını sormuş ve onunla bir daha ilgilenmemek üzere kanepeye çekilmişti.
Elbette, diye düşünmüştü Mikasa. Beni kim umursayacak?
Sonra aklı annesinden hemen sonra gizli numaraya kaydı. Hayatında gördüğü en büyük tehditti o. Hayatında yaptığı en akılsızca şeydi onunla oyuna girmek. Kazanmama şansı yüksek olsa dahi bunu umursamayıp oyuna girmek.
Ne kadar aptalım ama aynı zamanda ne kadar fedakar, kendini övmeyi sevmezdi. Ama bu gerçeği kimse inkar edemezdi.
Sarmayı bitirdiğinde parmaklarını oynattı, biraz acı verse de dayanabilirdi. Yeterince gizlerse anne ve babasından saklayabilirdi bile. Babası, hep yorgun olduğundan Mikasa ile ilgilenmezdi. Annesi söylemeseydi, kendi kendisini kestiğinden bile haberi olmazdı. Annesi eskiden daha baskıcıydı, daha çok Mikasa'yı boğuyordu. Her şeyine karışırdı. Ama şimdi değişmişti.
En azından eskisi kadar değil, diye düşündü.
Ama içinde bu konuyla ilgili bir rahatsızlığın olduğunu inkar edemezdi. Sezgilerine güveniyordu ama bu konuyu araştırmamayı yeğlerdi her zaman.
Ve yatağına çöküp Levi'ın yaptığı gibi başını ellerinin arasına alarak, saçlarını yolmaya başladı. Ama onu izleyen biri yoktu. Onun ellerini tutup, saçını çekiştirmemesi için engellemek isteyen biri de yoktu.
Keşke, Levi Mikasa için böyle şeyler düşünseydi.
Beni izleyen biri var aslında, düşüncelerini sesli bir şekilde dile getirmişti işte. Bazen düşüncelerini sesli şekilde dile getirdiğinde rahatladığını hissediyordu. Tek farkı o beni öldürmek istiyor.
Başını kaldırıp boy aynasına baktı. Suratı her zamanki gibiydi. Soğuk, durgun, umursamaz ve sert. Siyah saçları koşmaktan dağılmıştı ve suratında gecenin soğukluğu vardı. Ama buna rağmen bedeni sinirden alev alevdi. Burnundan solumaya başlamıştı bile.
Onu kendine aşık etmen için bir ayın var.
Kendisi dedektif değildi, aşırı zeki değildi, bir kişiyi bir bakışta çözebilmesine rağmen gizli numarayı bulmazdı. Çünkü Mikasa'yı okuldaki herkes tanırdı. Genellikle Psikopat ismi sayesinde bulunması oldukça kolaylaşmıştı.
Ya da Psikopat mı demeliyim?
Bir grubun önünden geçerken onun hakkında söylenenler kulağında çınladı yeniden. Psikopat Mikasa her yerdeydi. Onu Psikopat yapan şeyi bilmiyorlardı. Ama onlar Levi için Psikopat olamazlardı. Onlar bu yükü kaldırmaz, ölürlerdi.
Seni rakibim olarak görmüyorum, sen sadece engel kaldırıcısın.
Gözünün önüne Levi'a yanlışlıkla çarpan bir kızı nasıl okuldan attırdığı geldi. Sonra bir kızın yemeğine fare zehri katıp öldürmüştü. Sonra bir kızı tuvalet molasındayken, tuvalete girip tuvalet suyunda boğduğunu hatırladı. En sonunda da bir kızın evine gitmiş ve şah damarına bıçak saplayıp öldürmüştü, hem de sahte bir intihar notu bırakarak.
Gizli numarayla mesajları göz önüne geliyordu ve bu nefes alış verişlerinin hızlanmasına, kalbinin deli gibi atmasına ve gözlerinin sinirden dönmesine sebep olmuştu bile. Bedeni yay gibi gerilmişti ve aklı öldürmekten, kandan başka bir şey görmüyordu artık.
Kendisi istemsiz olarak boy aynasına tekme atıp kırılmasını sağlarken, odanın sessizliğini kırılan ayna sesi bozarken ve Mikasa aynanın paramparça oluşunu izlerken aklından hep aynı düşünce geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat ( Rivamika )
FanfictionSeni görmeden, daha sesini duymadan önce kendi içimde savaşıyordum zaten. Sen ortaya çıkınca zaten bozulmuş olan dünyam daha da karardı. Şimdi hem kendim hem de senin için savaşıyorum. Çevrende dolaşan diğer kızları unut, ben farklıyım. Onların te...