Tüm bunlar gerçek mi?, diye düşündü. Levi yakınımda ve benimle konuştu. Eliyle gözyaşımı silip saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
Hayal dünyasında hissediyordu kendisini. Sanki tüm bunlar gerçek değilmiş gibi. Ne kadar öyle hissetse de gerçek olduğunu kanıtlayan şey, sıranın köşesini sıkmaktan dolayı acıyan elleriydi.
Vücudunun her bir tanesi bunun muhteşem olduğunu haykırsa da hissettikleri öyle değildi. Kendisi Levi ona göz kırptı diye dersten kaçıp tuvalete kusmuştu. Şu an Levi buradaydı ve onun her nefes verişinde tenine çarpan nefesini bile hissedebiliyordu.
Nasıl olması gerekiyordu?
Tabi ki de berbat bir halde.
Mikasa'nın gözlerinin önünde siyah noktalar dans etmeye başlamıştı. Sanki bölünerek artan bir hücre gibi durmadan çoğalıyorlardı. Gözleri artık renk değil, sadece siyah görüyordu. Tabi Levi'ın gözlerinin dışında. Oraya henüz siyah noktalar bulaşmamıştı ve Mikasa onun buz mavisi gözlerinde kaybolabiliyordu hala.
Gözlerinde daha akmak için bekleyen yaşlar sanki vücudu tarafından emilmişti. Muhtemelen şu an gözleri şaşkınlıkla, ardına kadar açıktı.
Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki artık her atışında acı veriyordu.
Midesi sanki ağzına gelmek istiyordu ve Mikasa yüksek sesle öğürmemek için kendini zor tutuyordu. Kendisi Levi ona göz kırptı diye kusan bir kızdı, ondan başka ne beklenirdi ki? Hele de Levi ona bu kadar yakınken? O kadar ki Levi her nefes verişinde nefesi tenine çarpıyordu.
Ve bu kadar berbat durumdayken bayılmamayı nasıl beceriyordu?
Şu an sadece tek hissedebildiği sıranın köşesini ölümüne sıktığı için elinin acımaya başlamasıydı. O kadar ki acıdan avuç içi uyuşmuştu ve kan fışkıracakmış gibi hissediyordu.
Levi'ın ağzı oynuyordu ama o hiçbir şey duyamıyordu.
Bu onunla konuşmam için şans!, diye düşündü. Belki ona ölümüne sevdiğimi bile söyleyebilirim.
Ama şu an kendisi önündeki siyah noktalardan dolayı bir şey göremiyorken ve kulaklarındaki uğultudan dolayı da bir şey göremiyorken nasıl bir şey diyebilirdi?
Hafifçe ağzını açtı ve boğazına sertçe bir şey oturmuş hissi geldi. Birkaç kez yutkunma denemesinde başarısız oldu. Sanki kelimeler bir yumru oluşturmuş ve boğazına dizilmişti.
Ah, o kadar şaşkındı ki!
Levi'ın ağzı hala oynamaya devam ediyordu. Sanki onun can çekiştiğinin farkında değil gibiydi. Kaşlarını çatmıştı Levi ve onu süzüyordu. Sanki artık konuşmaktan bıkmış gibiydi.
Ve Levi onu omuzlarından tutup sertçe sarsınca Mikasa'nın gözlerindeki siyah noktalar dağıldı ve çalışmayan birkaç duyusu çalışmaya başladı. Görebilmesi ve duyabilmesi gibi.
Ama en önemlisi boğazındaki yumru geçmişti.
"Kahretsin otuzunda dul kalmış kadınlara benziyorsun." İfadesi değişmişti. "Kendini niye acınası hissettiriyorsun ki?" Omuzlarından tutup bir daha sarstı. "Kendini parçala ama asla ağlama."
Sözleri çok güzeldi ve Mikasa boğazındaki yumru yok olsa da dili sanki konuşmamakta inat ediyor gibiydi. Sanki içindeki ruh tepiniyor ve konuşması için yalvarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat ( Rivamika )
FanfictionSeni görmeden, daha sesini duymadan önce kendi içimde savaşıyordum zaten. Sen ortaya çıkınca zaten bozulmuş olan dünyam daha da karardı. Şimdi hem kendim hem de senin için savaşıyorum. Çevrende dolaşan diğer kızları unut, ben farklıyım. Onların te...