Sınır: 6 oy
Hermione
Kalktığımda başım çok ağrıyordu ve bi anda kapı sesi duydum. Kapıda Pansy Parkinson vardı. Hızla bana doğru koştu ve asasını çıkardı.
"Draco 'dan uzak dur demiştim pis Bulanık!"
"Obliviate!" dedi Pansy bağırarak.
Aklım sanki ferahlamıştı. Uyandığım anda "neredeyim?" diye sordum. Burası hastane kanadıydı... Burada ne işim vardı ve karnımdaki yarık neydi?
Hemen yattığım yerden kalktım ve üstümü değiştirdim. Gryffindor ortak salonuna gittim ve orada Ginny 'i gördüm. Ginny beni gördüğü için mutluydu.
Bana ne olmuştu?.. Aklıma hemen Luna 'ya gitmek geldi. Luna benim en yakın arkadaşımdı ve Ravenclaw ortak salonuna doğru ilerledim. Birden bi el beni belimden tuttu ve kendine çevirdi. Çok korkmuştum ve bi çığlık attım.
"Ne oluyo burdaa!" diyebildim sadece... Sonra o mavi-gri gözleri gördüm Malfoy 'du... Iyi de beni niye sanki önceden beri samimiymişiz gibi belimden tuttu. Ondan nefret ediyordum ama onun yeşil elma kokan saçları beni büyülemişti...
"Sen ne yaptığını sanıyosun, Malfoy?"
dedim. Şaşırmıştı ve beni duvara doğru hafifçe itti."Seni yeniden gördüğüme sevindim, Hermione" dedi Draco sessizce.
Bekle ne dedi o! Hermione mi?
HERMIONE Mİ?Onun bu kadar yakın durmasını anlayamadım ve onu sertçe ittim. Bi insan sadece sevgilisine bu kadar yaklaşabilirdi... Ve kendimi tutamadım ve sert bi tokat patlattım. Draco ne yaptığımı anlamadı...
"Ne yapıyorsun, Herm?" dedi Draco.
"Bana bu kadar yaklaşamazsın, Malfoy" dedim.
Malfoy 'un gözleri dolmuştu ve bir gözyaşı aktı...
Benim için bir göz yaşı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni kaybetme korkusuyla... [Dramione]
FanfictionBirbirine koşulsuz nefret eden iki insan birbirini sevebilir mi? Yada onun kalbini gördükten sonra aşık olabilir mi? Bu kitabı okuyunca anlayacaksınız...