Sör Edmure Üstat Leon'a dönerek avlunun bir köşesinde siyah pelerini omuzlarında küçük Raymond'un talimini izleyen Lord Brandon'ı göstererek, ne kadarda düşünceli değil mi dedi. Avludan kenarları köreltilmiş talim kılıçlarının birbirine çarptıkça ortaya çıkan şakıma sesi bir müzik senfonisi gibi geliyordu kulağa. Ne derler bilirsiniz Sör Edmure diyerek sanki kuracağı cümleleri henüz hazırlamadan konuşmaya başlamış gibi düşünceli bir tavır ile başını öne eğdi Üstat Leon.Yaşlılıktan dolayı artık daha zayıf görmeye başlayan gözlerini surun devasa büyüklükte olan yarım kulenin surlarının ufkuna dikerek 'Fırtına Öncesi Sessizlik' dedi.
Avluda Muhafız kumandanı Jason'ın böyle mi Yüksektepelerin lordu olacaksın sen küçük lord diyerek kahkaha atması yankı uyandırıyordu. Raymond her kılıç darbesinden hızlı manevralar ile kaçarak kurtuluyordu. Ve Jasonın darbeleri rüzgarı ortadan ikiye bölüyordu sadece. Çok hızlı değil mi? Tıpkı bir fare gibi dedi Üstat Leona.
Lord Brandon, yanına karısının geldiğinin farkında bile değildi küçük Raymondun Muhafız Kumandanı Sör Jason ile yaptığı talime kendisini o kadar kaptırmıştı ki. Leydi Lysa'yın fark ettiğinde gözleriyle gülümsedikten sonra leydim diyerek tekrar izlemeye devam etti. Ne kadar da hızlı büyüyor değil mi Brandon? diyerek sessizliği bozan olmaya karar vermişti Leydi Lysa. Çünkü kocasıyla konuşması gerekiyordu. Ona ihtiyacı vardı yada kocasının kendisine ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Uzun zamandır neredeyse hiç konuşmamışlardı. En son Kanlı Yolda Kral Richard ile buluşmaya gitmeden önceki gece hatta o görüşmeye gittikten sonra her şey değişmişti. Tamamen farklı bir Brandon gelmişti. 16 yılda Lord Brown'ı hiç böyle görmediğine büyük ve küçük Tanrıların üzerine yemin edebilirdi. Geldiği ilk günü hatırlıyordu henüz gelmeden yoldaki bir karakoldan kuzgun ve önden 2 tane şövalye göndererek Üstat Leon'un kendi adına Yüksek Tepelerin lord ve sancaktarlarına emirler göndermesini istmişti. Büyük tepenin güvenlik önlemlerini arttırarak karakollarda bulunan süvari sayılarını arttırarak gece devriyelerini sıklaştırmıştı. Uzundere'nin ve körfez koyunun arasına iki tane daha karakol inşa ettirmeye başlamıştı. Ve bütün bunların ne demek olduğuna Leydi Lysa anlam veremiyordu. Sör Edmure bu tarz konuların konuşulması gereken en son insandı. Buz gibi ve asık bir surata sahip tıpkı diğer Yüksektepeli lordlar gibi gülümsemezdi. Bazen Lysa Tanrıların gülümsemeyi insanlara dağıtması sırasında yüksek tepenin ilk insanlarının saklandığını düşünürdü. Sör Edmure Rodrin hanesine zaten Tanrıların dağıtmış olduğu şey sadece savaşmak ve Brown hanedanına bağlılıktı galiba. Yüzyıllardır bu büyük haneye bağlılık yemini etmişler ve hiç bir gün hiçbir savaşta Brown hanesinin karşısında yer almamışlardı. Üstat Leon ise Leydim Lord kocanız bu konuları kesinlikle sizinle paylaşmamam gerektiğini söyledi diyerek kolay bir şekilde işin içinden sıyrılırdı. Sadece dedikodular dönüyordu ortada, herkes farklı bir şey söylüyordu. Kral Richard savaş başlatmış, Rickhard ile Lord Brandon anlaşamamışlar ve kanlı yol geçidinde Kral Richard Yüksektepenin onurlu ve merhammetli lordu seni onurunla birlikte gömeceğimi zannediyorsan yanılıyorsun diyerek tehdit etmiş ve hazır ol Brandon hazır ol Sen ve Yüksektepenin küçük Lordları krallığım altında diz çökeceksiniz gibisinden bir sürü hikaye dolaşıyordu. Bazıları Lord Brandon'ın yirmi beş yıllık arkadaşına dönerek Lord Rickhard sen daha iyi bilirsin ki bizim dizlerimiz kolay kolay bükülmez birde Onursuz bir adam karşısında asla. Bu söylenenelerin doğru olmadığını çok iyi biliyordu Leydi. Çünkü Lord Rickhard buna cesaret edemezdi Brandon Doğu kıyısının en önemli bölgesinin Lorduydu. 8 büyük sancaktarı vardı. Hepsi de Brown hanesi için bağlılık yemini etmişlerdi. Ayrıca Rickhard ile Brown'ın arasında hiçbir problemde yoktu. Bir tanesi ülkenin en doğusunda diğeri ise en batısında. Derin düşüncelerin cevaplarını arıyorken Leydi Lysa hala bakmaya devam ediyordu kocasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Kralın Savaşı-(Tanrı'ların Merhametsizliği)
FantasyLeydiler, lordlar, savaşçılar ve katillerle dolu bir öykü.Büyük diyarda korkunç bir gerçek olan kuraklığın gelmesiyle birlikte on kralın savaşıda artık kaçınılmaz olmuştur. Komplo, trajedi, ihanet ve Zaferin dehşet verici bir şekilde diyara yayıldığ...