‘Yaşlı Şövalye’
‘Ve şövalye hızla atını sürüyordu kül dağının eteklerine doğruuuu, yaşlanmış ve yaralanmıştı ölmüş ve ağıtlar ile uyanan şövalye.
Peşinden takip ediyordu çirkin ve acımasız kötü kalpli askerler. İyice atı yorulmuştu yaralanmış şövalyeninnnn.
Dın dın dındındınn.
Akan kan artık pantolonundan aşağı doğru akıyordu. Üstelik çok fazla çişi gelmişti yaşlı şövalyenin’
Lanet olsun Hook, bunlar ne kadar berbat şarkılar böyle. Daha güzel şarkılar söyle.
Kewin’ in itirazına ateşte kızaran yabani tavşanı yavaş yavaş çeviren Bill’de destekleyerek;
-içerisinde kadınlar, çiçekler ve fahişeler olan şarkılar söylemelisin Hook. Büyük kalçaları olan fahişeleri anlatan şarkılar.
Şarkılarının beğenilmemesine kahkaha atarak cevap veren kel Hook, Bill’ e dönerek, annenin sevdiği şarkıları sadece ona söylüyorum evlat dediğinde, Kewin kahkaha atarak, annene fahişe demek istedi Bill.
-Annem hakkında başka bilmediğim bir şey var mı?
Askerler birbirleri ile muhabbetleri devam ederken, köşedeki dikenli iğne ağacının altında ayaklarını uzatmış bir şekilde oturan Allen, gülümseyerek bu gidişle Bill’in hazırlayacağı yemeği öldükten sonra Hook’ un şarkılarında yiyecekmişiz gibi görünüyor dedi. Gülümsediğinde dişleri ortaya çıkmış ve bir inci gibi parlamıştı gecenin karalığında. Ayrıca Bill’ in fahişe annesi de olacak mı diye kahkaha attı Kewin. Bill Tavşanı ateşten indirerek ortadaki bez sofranın üzerine getirip tavşan hazır Allen diyerek herkesi davet etti. Bill’ in avladığı yabani ateşte közlenmiş tavşan, nehir karakolundan aldıkları ekmek, küflendirilmiş beyaz peynir ile birlikte şarap içerek yemeklerini yemeye başladılar.
Yağmurun bastırması ile birlikte iğne ormanında kamp kurmak zorunda kalmışlardı Allen ve yedi adamı. Normalde yüksek tepelerden lord kumandan Edmure’ ın sekiz adamı ile birlikte ayrılmıştı. Doğu karakollarının düzeni ve karakollara atanan lord kumandanların görevlerini doğru bir şekilde yapıp yapmadıklarını denetleyerek Rüzgar Kalesine geçip iğne ormanı ile ilgili avlanma problemini babasının adına çözecekti. Karakol denetimlerine ve bu tarz problemlere daha önce defalarca Lord kumandan Edmure ile birlikte şahit olmuş ve nasıl çözüleceğini öğrenmisti.
Babası, akşam yemeğinde doğu karakollarını ziyaret ederek oradaki adamlarımızın bağlılığından emin olmanı istiyorum dediğinde gözleri lord kumandan sör Edmure gitmişti direk. Artık tek başına yola çıkma vaktin geldi evlat. Bir gün yüksek tepelerin büyük lordu olacaksın buna hazırlanman gerek diyerek cevap vermişti Allen’in şaşkın bakışlarına Sör Edmure. Zaten bilediğin basit şeyler, Lord Kumandan Edmure sana sekiz iyi asker verecek. Kewin, Bill ve birazda kulaklarınızın kıymetini anlamanız adına Hook. Kulalarımı çok seviyorum ama olsun belki biraz daha iyi anlamama sebep olur demişti o akşam Allen, Lord Babasına. Leydi Lysa da küçük Raymond’a gururla Allen’ i göstererek abin bir gün seninde büyük lordun olacak başarıların ve ona olan sadakatin ile sana bir kale verebilir ve abinin sancakbeyi olarak yaşarsın demişti. Herkesin memnun olduğu yemek sohbeti küçük Raymond’ın sorusuyla tüm muhabbetin ve özenle hazırlanmış akşam yemeğinin tadını kaçırmayı başarmıştı, peki ya bende amcam Cesur Don gibi abimin büyük lord olmasını kabul etmeyip isyan edersem onun gibi sürgün mü edilirim? Raymond cümlelerini kurmaya başladığında kızarmış bir ördek bacağın bıçağıyla kesmeye çalışan sör Edmure ördek parçasını kesmeye çalışırken üzerine buz tabakası düşmesiyle donmuş bir kardan adamı andırıyordu adeta. Babası Brandon içmek için eline aldığı şarap kadehini masaya bırakırken eşi Lysa’ nın gözlerine bakıyordu. Üstat her zaman yaptığı gibi işine gelenleri duymakla mükellef davranarak yemeğini yerken Kız kardeşi Elly ise dadısı ile birlikte konuşulanlardan bir anlam çıkartabilecek yaşta olmadığı için en sevdiği tatlı olan elmalı turtadan yemeye devam ediyordu. Babasının Yeminli Baş Muhafızı Jason gözlerini Brandon’a dikerek Raymond’ın kısa ve hafif kahverengi saçlarını okşuyorken ilk defa denetime çıkmanın vermiş olduğu gururla, Jason’ın ve babasının gözlerinin içerisine bakarak soğuk ve keskin bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı Allen. Ben affetmem Raymond, yasalar baş kaldırmanın cezası diye sözlerine devam ederken Sör Jason, baban zaten affetmedi sürgüne yolladı. Bütün unvanlarına, arazilerine ve sahip olduğu mal varlığına el koyarak.
-Kardeşim bile anlatırken Cesur Don diye anlattığı bir adamın cezalandırılmış olması mı? Ama hala nefes aldığını unuttunuz galiba Sör? Unvanlar ve mal varlığı tekrardan kazanılabilir, Büyük Tanrıların savaşında azledilen Hugin, ateşin kızı Meer’ e aşık olduktan sonra babasına karşı neler yaptığını okumuş olmalısınız. Unvanlar ve mal varlığıymış.
-Yaşayan bir Ateş Tanrısı ve Amcan Don’ın aşık olacağı bir Meere olmadığınıda sen bilmelisin Allen dediğinde Jason’ ın suratı gerilmişti. Ekleyerek ayrıca amcan Cesur bir Lord’ du bunu Lord Brandon’ a sorabilirsin. Sör Edmure,
- bazen merhamet göstermek göründüğü kadar kötü olmayabiliyor Allen. Amcana babanın merhamet göstermiş olması yüzlerce çocuğun ve yaşlının büyük bir kar fırtınasının ortasında çıkacak savaşta kanlarının akmasını engelledi. Onlarca evsiz kalacak insanları düşün.
Üstat, çok hafif bir ses tonu ile Lord baban yapması gerekeni yaptı evlat. Amcan yanlış, sanki tereddütle söylüyormuşçasına sözlerine devam ederek çok yanlış olan bir şey yaptı.
Kanın akmamış olmaması, akmayacağı anlamına gelmez değil mi? Hala varisleri olan bir hainden bahsediyoruz Sör Edmure diye konuşmasını ve sesinin tonunu yükseltmişti Allen.
-Bir gün Yüksek Tepelerin büyük lordu olduğunda yapmak istediğin her şeyi yapamayacağını anlayacaksın evlat. Ama her ne olursa olsun hırsınla karar almaman gerek dedikten sonra ayağa kalkarak çıkmıştı salondan. Babasının masadan kalkmasıyla konuda kapanmıştı. Hala gözlerinin önüne geliyordu amcasının kılıcını çekmesi, babasının ölüm emrini vermek için Sör Edmure’ a döndüğünde Brandon ile Don’ ın arasında bir dağ gibi eli süslü büyük kılıcında duran Jason’ ın Sör Edmure dönerek eğer lordum sözlerini bitirmeden o kılıcın kınından çıkarsa bir saniye bile düşünmeden kılıç elini keserim Lord Kumandan demesi.Ve aynı anda Lord Edmure’ nin adamları ellerini kılıçlarına götürmesiyle Jason çoktan kılıcını çıkarmıştı bile. İlk ve son defa Jason o gün Brandon’ a ismiyle seslenmişti hem de herkesin içinde. Bill’in ayağa kalkarak yaklaşan birileri var demesi Allen’ in düşüncelerinden sıyrılarak ayağa kalkmasını sağladı. Sağ eli kılıcının üzerinde keskin kahverengi gözleri hızla etrafı gezerken kulaklarını kapatacak uzunluktaki saçlarını sol eliyle geriye doğru atarak derinden dinledikten sonra, Kewin sen benimle kal. Bill ve Hook yukarıya çıkıp taşların üzerinden Kan Yolu tarafına bakın geriye kalanlar dağılsın. Saat gece yarısına yaklaşmıştı Allen ve adamları İğne ormanının girişindeki karakolları denetledikten sonra İğne ormanından geçerek geceyi, Büyük diyarın ilk Kraliçesi Sharon tarafından abisinin Yenilmez Kan Şövalyeleri olarak anılan üç muhafızı Jimmy, Jess ve John’u tek başına yenerek kanlarını akıttığı Kan Yolu’nun girişindeki Prenses Hanında geçirerek Rüzgar kalesine atlarını sürmeyi planlamışlardı. Fakat yağmurun bastırması ile duraklamışlardı, az önce ise yağmur durmuştu. Kewin alçak sesle soyguncu süvariler olmasın dedi. Kaç kez soygun süvarilerinin bu kadar, bu kadar doğuya geldiğine şahit oldun Kewin? Gece vakti iğne ormanında kimin ne işi olduğunu birazdan anlayacağız.
Heyecandan kalp atışları hızlanmış ve avuçları terlemişti. İlk defa tek başına dışarı çıkmakla kalmayıp yavaş yavaş yaklaşan bir tehlikenin ortasında kaldığını fark ediyordu. Lord Edmure ‘bu kalenin ortasında belkide askerlerimin hepsini yenebilecek kadar iyisindir ama gerçekten çelikleri kınından çıkarman gerektiğinde avuç içlerin terleyecek belki de altını bile ıslatacaksın. Beş kişi bile yönetmen gerektiğinde kumandan olarak içinden küfrederek sıcak yatağını özleyeceksin.’ Demişti. Kılıcını çıkarmak için elini uzattığında, Yine Sör Edmure’ın düşmanını görmeden kılıcını yalnızca ahmaklar çıkartır sözleri aklına geldi. Kewin çalılıkların yanındaki kayayı göstermek için elini kılıcına götürdüğünde hızla gelen oklar geride bekleyen üç askerin göğüslerinden girmişti. Kayalığın üzerindeki iki okçunun boşalan yaylarını fırsat bilen Kewin az önce ölen askerlerden bir tanesine ait olan mızrağı eline almasıyla yayına oku yerleştirmeye çalışanlardan bir tanesinin göğsüne fırlatması aynı anda olmuştu. Bu sırada Hook’ un yayından çıkan ok diğer adamın ensesinden girerek ağzından çıkmıştı. Ağzından kan kusarak kayalıktan aşağı düşen askerin ölmediğini gören Allen, üzerine hiyeroglif desenler çizilmiş olan soğuk çeliği kınından hızlıca çektikten sonra acıyla karışık yalvarır bir şekilde bakan mavi gözleri kapatmak için az önce adamlarını ölen askerin boğazına hızla indirdi kılıcını. Az önce öldürdüğü adamın üzerindeki zırha işlenmiş Gri ve Siyah boynuzlu bir at figürü olduğunu gördüğünde kayalıklardan aşağı inmiş Hook’ u fark ederek büyükbabanın arması değil mi?
-Evet. Yüzü bembeyaz olmuş bir şekilde cevap vermişti. Siyah ve Gri üzerine işlenmiş boynuzlu bir at. Üzerindeki şaşkınlığı hemen atması gerektiğini biliyordu. Kimse korkak ve şaşkın bir adamı takip etmek istemezdi. Hook, sen Bill’i yanına tekrar geç yerdeki ölü adamları göstererek geldikleri tarafa doğru gidelim.
-Atlarımıza binip bu ölülerin geldikleri yerin tam tersine gitmeli ve karakoldan destek almalıyız dedi Hook. Bunun üzerine Kewin söze girerek, ne yapman gerektiği ile ilgili emri az önce kumandanın verdi Hook. Taşların üzerine çıkıp fahişe annen ile bir şarkı uydurmaya çalışırsan annene senin kafanı gövdenden nasıl ayırdığımı anlatmak zorunda bırakmamış olursun beni. Hook taşlara doğru yürürken ben senin karşında ellerimi kıpırdatmadan beklesem sen yine o kılıcı boynuma denk getiremezsin piç diyerek gülmeye başladı.
Kewin biz seninle diye cümleye başlarken yerde ölmüş adamlarına baktı, ilk devriyesi oldukça boktan gidiyordu. Ağaçların arasından kılıçlarını çekmiş gelen altı kişiyi görmesi çok geç olmadı, Allen ve kılıcını çektiği anda en önde gelen adamın yüzüne savurduğu kılıç hamlesinden sıyrılarak adamı sol omuz zırhındaki boşluktan yararlanarak kılıcını var gücüyle indirdi. Kemiklerin keskin çelik ile buluşmasından ortaya çıkan ses kulaklarındaydı. Geriye döndüğünde iki kişi ile mücadele eden Kewin’i ve taşların üzerinde elindeki hançeri kendisinin iki katı kadar olan askerin boynuna çok hızlı bir şekilde saplayıp çıkardığını gördü. Kewin’ den sıyrılan bir askerin üzerine gelmesiyle dönerek iki eliyle birlikte elindeki kılıcı askerin üzerine indirerek kılıcının elinden düşmesini sağlayarak sağ elindeki kılıcını bir yıldız kayıyormuşçasına adamın suratına indirdiğinde çok kısa bir çığlık ve suratına sıçrayan kanı hissetti. Hook sırtından bir kılıç yarası almış, Bill’in ise karnına bir mızrak girip çıkmıştı. Kayalardan aşağı inmiş ve sırtını küçük kaya parçalarından bir tanesine vermiş oturuyordu. Şarap derken ağzından kan geldiğini fark edebiliyordu. Az önce yüzüne sıçrayan kanı elinin tersi ile silen Allen acaba ağzında kendi kanının tadını hissetmek diye düşündü. Kewin’ ın uzattığı şarap matarasını alıp dudaklarına götürdüğünde öksürerek içmeye başladı. Hook hadi şarkı söyle ve ölüyordu şövalye küçük bir mızrak yarası ile iğne ormanının derinliklerinde, öhö, öhöö, öh, her öksürdüğünde ağzından gelen kan daha da artıyordu. Hook,
-Sen şövalye misin? Küçük bir delikten öleceğini zanneden aptalın tekisin Bill.
Kül dağının eteklerinde at sürmek istediğinizi duyar gibiyim. Kalın ve kendinden emin bir ses tonuyla konuşmuştu. Az önceki ağaçların arasından çıkan kafasında zırh olan bir adamdan çıkmıştı ses. Yanında sekiz dokuz zırhlı asker daha vardı adamın. Allen bir adım daha öne çıkarak on kişiye karşı üç kişi bence çok adil. Kül dağının eteklerindeki fahişeler ile anlaşmanız var galiba Sör. Kewin ve Hook’ ın ortasında duruyorken kendisini güvende hissetmişti. Karşısındaki adamın Şövalye olduğundan emin bir şekilde konuşarak Sör demişti Allen. Şövalyenin yalnızca gözlerinde ve ağız kısmımda nefes almak için bırakılmış boşluktan gülümseyince dişleri parlamıştı gecenin karanlığında. Zeki çocuğa benziyorsun ama birazdan siktiğimin atını sürecek zeki çocuk diyerek kahkaha attı. Kewin bir adım öne çıkarak karşınızdaki Doğunun Koruyucusu Brown hanesinden Büyük Lord Brandon Brown’ ın veliahtı Lord Allen, konuşurken...
- Ne? Konuşurken cümlelerimi seçmeli ve kız gibi henüz yüzünde tüy bile çıkmamış Lordunun önünde reverans mı yapmalıyım?
Şövalye dalga geçerek dizlerini kırıp Lordum dedi. Kewin bu harekete sinirlenerek kılıcına elini götürdüğünde gözünün ucuyla Allen’ a baktı. Kumandan kılıcına davranmadan kendisinin bu hamleyi yapması doğru olmazdı. Bu bakışmayı hisseden Şövalye, adil bir dövüş olmalı demek istemiştin değil mi?
-Fark etmez ben sizi kılıcım ile doğruyorken arkadaşlarım senin arkandaki kızların işini görüyor olacaktır diyerek Allen’i ın kılıcını çekmesiyle Kewin ve Hook’ta kılıçlarını çektiler. Şövalye kılıcına henüz dokunmamış bir şekilde Allen’a doğru yürümeye başladı. Sakin, sessiz ve güçlü adımlar diye geçirdi içinden Allen. Miğferinin arasından masmavi gözleri belli oluyordu. Muhtemelen sert ve çelik bakışına eşlik eden uzun bir suratı vardı çelik koruyucu başlığının altında. Şövalyeye baktığında adamın kılıç elinin sol el olması her tarafının zırh ile kaplı olmasından sonraki en büyük ikinci olumsuzluktu. Allen sağ elini kullanıyordu sol el ile ilgili yaptığı tüm tahminler yanlış çıkıyordu. Şövalyenin attığı her adımda çelik zırhın birleşme noktalarının sürtünmesiyle sesler çıkıyordu. Şövalye kılıcını hızla çektikten sonra üç kişiye karşı bir kişi bence yeterince adil dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Kralın Savaşı-(Tanrı'ların Merhametsizliği)
FantasyLeydiler, lordlar, savaşçılar ve katillerle dolu bir öykü.Büyük diyarda korkunç bir gerçek olan kuraklığın gelmesiyle birlikte on kralın savaşıda artık kaçınılmaz olmuştur. Komplo, trajedi, ihanet ve Zaferin dehşet verici bir şekilde diyara yayıldığ...