AZAP-8 AH BENİM ACIM!

16.1K 1.2K 171
                                    

8. BÖLÜM

Kaderin, görünmez parmaklıkları, demir yığınları gibi etrafımızı örer ve görünmez bir çember gibi hapsolmamızı sağlardı. Her bir demir parçası, yüreğimize saplanan bir ok, kalbimizi karartan bir duman, başımızdan gitmeyen bir bela olabilirdi. Bir nefes yakınınızdakini, kilometrelerce uzak görmeniz, gözlerinizdeki ışıltıları söndürüp, karşınızdakinin renklerini çalmanız da bundandı...

Bedirhan, her gün biraz daha Asya'nın renklerini çaldığının farkında değildi. Kendisi karanlıktan kurtulmaya çalışırken, günahsız bir insanın kalbini elleri arasında yavaş yavaş katlettiğinin de. Hâlbuki karşısında ona hayatını adayan bir kadın vardı. Gözlerinde sevgi tohumu görse, onu ömür boyu saklayacak, kalbinde yeşertecek bir kadın... Genç kadın derince yutkundu Bedirhan'ın gözlerine gözlerini kenetlerken.

"Keşke... Islanmadan da gülebilsem Bedirhan..." diyebildi Asya. Ardından bakışlarını gözlerinden alıp düşürdü. O sözler ise Bedirhan'a geri adım attırmıştı. Aradaki o kısacık mesafeden yavaşça süzülüp mutfaktan çıktı Asya. Ardından merdivenlere yöneldi. Arkasına bakmadan kendisini odasında buldu.

Sabah, güneş karanlıkla onları baş başa bırakan kendisi değilmiş gibi umursamazca gelip aydınlatmıştı günlerini. Asya, Melek'in odasına girdiği sırada onun yeni uyandığını ve yatağından kalkmak üzere olduğunu gördü.

"Günaydın tatlım."

"Günaydın anne."

Melek dağılıp yüzüne gelen saçlarından hoşnutsuzca kaçınırken Asya elinden tutup onu banyoya götürdü. Ilık suyla yüzünü yıkadıktan sonra odasında üzerini değiştirdi. Beyaz tül bir çorap, kırmızı pileli bir etek ve beyaz bluz giydirdi.

"Bugün seni bir yere götüreceğiz Melek?"

"Sen de gelecek misin?"

Melek, korkuyla gözlerini büyütürken Asya'nın içi burkuldu. Nereye gideceklerini sormadan önce Asya'nın gelip gelmeyeceğini soruyordu. Gülümseyerek ona başını salladı.

"Evet, ben de geleceğim. Baban da gelecek."

Ardından sarıya çalan saçlarını iki yana ayırarak atkuyruğu yaptı. Son olarak en sevdiği kırmızı ayakkabılarını da giydirip odadan çıktı. Çıkar çıkmaz Melek onu sürükleyerek babasının odasına yönlendirdi. Asya, kapıyı çalmaya kalmadan Melek, odanın içine girivermişti.

"Babaaaaaa."

Bedirhan gözlerini açıp ona doğru süzülen kızına gülümsedi. Ardından yerinden doğruldu ve gözleri kapıda bekleyen Asya'ya kaydı. Kalkıp Melek'i kucağına aldıktan sonra ortaya çıkan yanaklarına aşkla bir öpücük bıraktı.

"Güzel olmuş muyum?"

"Evet kızım, çok güzel olmuşsun sen yine."

Melek, mutlulukla el çırparken babasının kucağından indi.

"Hadi canım biz inelim baba da üzerini değiştirsin."

Asya, konuşurken Bedirhan çoktan dolabına yönelmişti. Melek ise önünden fırlayıp merdivenleri inmeye başlamıştı. Tam o da çıkacakken Bedirhan'ın homurdandığını duydu.

"Nerede bu ya!"

Arkasını döndüğünde Bedirhan'ın dolabı alt üst ettiğini gördü.

"Ne arıyorsun?"

"Lacivert gömleğimi. Kol düğmeli olan."

Asya yavaşça ona doğru yaklaşıp önüne geçti ve dolabın sürgüsünü itip öbür tarafı açtı. Askıya uzanıp lacivert gömleğini aldı ve dönüp Bedirhan'a uzattı.

AZAP (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin