Multimedya: Duru
Akın'ın bu cevabı üzerine zorlukla yutkundum ve ona "Bu bir cevap değil" dedim. Bir süre bana öylece baktı ve üstümden yavaşça kalktı. Ben de kollarımdan destek alarak ayağa kalktım ve bir kapı bulmak umuduyla duvarda göz gezdirdim. Ama lanet koridorda tek bir kapı bile yoktu.
Akın'a "Ben gitmek istiyorum. Beni çıkar bu evden Akın." dedim. Bana "Sana daha önce de dedim şimdi de diyorum hiçbir yere gitmiyorsun Duru" dedi bağırarak. Bu cevabı üzerine koridorda dikkatlice göz gezdirdim ve koridorun sonundan dönüldüğünü fark ettim. Tekrar Akın'a döndüğümde bana bakmıyordu.
Fırsat bu fırsat dedim ve koşmaya başladım. Tabi ki Akın da bunun altında kalmadı ve arkamdan o da koşmaya başladı.Tam koridorun sonundan dönecekken beni durdurdu ve yine bana "Hiçbir yere gitmiyorsun!" diyerek beni kucağına aldı ve içinde bulunan kilime aşık olduğum odaya doğru yönlendi. Ona beni bırakmasını söylememe rağmen beni dinlemedi ve yürümeye devam etti. Bu çocuğun benimle ne derdi vardı hâlâ anlayamıyorum doğrusu. Bana aşık olduğunu söylüyordu ama insan aşık olduğu kıza böyle mi davranırdı. Hiç filmlerde gördüğüm gibi bir aşk değildi bu.
Odaya girdiğimizde odanın kenarında aralık bırakılmış bir kapı olduğunu fark ettim. Doğru ya! Burdan kaçabilirdim. Ama önce Akın'ın odadan çıkmasını bekleyecektim.
**********
İki saatin sonunda Akın odadan çıkmıştı. Bu iki saat içerisinde tek yaptığı da beni konuşturmaya çalışmaktı zaten.
Yavaşça yerimden kalktım ve kapıya doğru yine yavaşça ilerledim. Kapı aralığından baktığımda tek gördüğüm şey karanlıktı. Kapıyı yine yavaşça açıp yine yavaşça bir adım attım. Duvarı bir elektrik düğmesi bulma umuduyla taradım ama yoktu. O anda aklıma bir şey geldi ve elimi cebime soktum. Evet! Anahtarlığım cebimde duruyordu. Anahtarlarıma taktığım küçük el feneri de orada olmalıydı.
Anahtarlığımı hemen cebimden çıkardım ve küçük el fenerini yaktım. Eskisi kadar parlak yanmasa da işimi görürdü sanırım.
Odanın kapısını bu sefer tamamen açıp el fenerini odaya tuttum. Oda çok büyük değildi ama evet, bir penceresi vardı. Hemen pencereye doğru gittim.
Dışarı baktığımda hava kararmıştı. Bahçeye göz gezdirdiğimde motosikletimin orada durduğunu fark ettim. Hemen pencereyi açtım ve zor da olsa kendimi dışarı atmayı başardım.**********
Uzun uğraşlar sonucu motorsikleti çalıştırmayı başardım ve hemen üstüne bindim.
O an aklıma bir şey takıldı. Akın bunca zaman odaya girmemişti. Acaba bir şey mi olmuştu. Ama, hayır! Onu düşünmemeliydim. O tacizci sapığın tekiydi. Beni kaçırmıştı ve bir odaya hapsetmişti.
Bunları düşünürken çıkmaz bir sokağa girdiğimi fark ettim. Motorsikletten inip tam geri dönecektim ki bir çift siyah gözün kızgınlıkla bana baktığını fark ettim. Olamaz! Bu Akın'dı ve çok, çok kızgın görünüyordu. Ama kızmaya hakkı yoktu ki. Kızgın olan ben olmalıydım. Ben onu değil, o beni kaçırmış ve üstüne üstlük öpmüştü.
Ben bunları düşünürken Akın yavaşça bana yaklaştı ve ayakkabılarımız burun buruna gelinceye kadar yaklaşmaya devam etti. Yine yavaşça bana eğildiğinde nefesini dudaklarımda hissettim. Bana zarar vereceğini ya da kolumdan tutup beni yine o eve hapsedeceğini zannederken bana söyledikleri karşısında yaşadığım şok daha önceki itirafında yaşadığım şoktan daha da ötedeydi. Bana "Benden nefret edebilirsin, benden kurtulmak istiyor olabilirsin ve ya beni öldürmek bile isteyebilirsin Duru. Bunların hiçbiri sana olan aşkımı hafifletmez. Tam tersine daha da ağırlaştırır. Ama senin beni tacizci bir sapık olarak görmen beni kahreder Duru." dedi.
Onu tanımıyordum ama söyledikleri beni gerçekten derinden etkilemişti.
Umarım hikayenin gidişatını beğenmişsinizdir. Sonraki bölümlerde başka karakterler de hikayeye dahil olcak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Karanlığında Sen ve Ben
ספרות נוערGecenin karanlığında onu gördüğümde afallamıştım. Kimseye göstermediği karanlık yüzünü görmüştüm. Geri dönemezdim. Çıkmaz bir yola girmiştim. Artık her şey için çok geçti. Ve ben bu çıkmaz yoldan bir daha ayrılamayabilirdim...