Bilirsiniz belki lise sınavı için nasıl çalışıldığını. Ben fazla uğraşmadan en iyi liselere girenlerdenim. İlk öğrendiğimde ağladığımı kabul ediyorum. "O liseye gidemem,gitmem" diyerek. Ee! Kader. Bir bakmışsın en alıştığın ortam olmuş, bi bakmışsın nefret ettiğin yer. Ben arada sırada şans sıçsamda aksilikler peşimi bırakmaz. Çünkü "Merza" olmak bunu gerektirir. Tabii bilmiyodum bu ortamın beni nasıl değiştireceğini. Annem ve babam beni saçları örülü,makyajsız, imanlı girl sanarken, sınıfın bad girl'u olduğumdan haberleri yok. Bad girl'den kastım şu ki kimseyi takmayan ama çevresiyle çok samimi olan ayrıca diğer bi lakabı "şizofren" olan bi kızım. Alıştım aq, Neyse. Absurt hikayeme hoşgeldiniz...
---------------
Sabahın altısında çalan alarmı hangi insan duyar? Canım ben duymadım ve ilk günden servise geç kaldım. Aslında gitmeye meraklı değilim ama zorunluluk. Hızlıca okul formamı üstüme geçirdim ve yurttan çıktım (evet yurtta kalıyorum şans sıçtığım anlardan) Servise son dakika ile yetiştim şoför bey amcanın homurtusunu umursamadım ve rastgele bi yere oturup kulaklığımı taktım. Ortalama yarım saat geçmişti ama hala varmamıştık okula uzunca oflayıp arkama yaslandım ve gözlerimi kapattım 15 dk sonra gözlerimi araladım ve okula yaklaştığımızı gördüm. Kalbim yine hızlandı heyecandan. Binaya dogru yürürken (öküz gibi bahçe var aq) bi kız önüme gelip "Merza?" Diye sordu. "Evet?" Dedim aynı ses tonuyla. "Ben Zeynep'in kuzeniyim. O bahsetmişti senden fotoğrafını gösterdi ama tanıyacağımı düşünmemiştim. Bi sıkıntın olursa haberim olsun. Bu arada ben Seher" dedi. Zeynep ortaokuldan yakın bi arkadaşımdı bi alt sınıftı. Şimdi yanıma gelmek için derslere öküz gibi asıldı. Seher ablayla biraz sohbet ettim ve tekrar okula ilerlemeye başladım. Sınıfımız zaten dışlanmış gibi sol tarafta labaratuvar ile yan yanaydı. En yakın sınıf koridorun ortasındaydı. Bildiğiniz dışlamışlar bizi. E son şube olduğumuzu düşünürsek mantıklı olmuş. Sınıfa girince daha adlarını bilmediğim iki kız yüksek sesle müzik açmış oturuyorlardı. Ben servis sayesinde 40 dk erken geldiğim için okul neredeyse boştu. Sonradan öğrendim o kızlar Sümeyra ve Sena'ymış. Bir kız daha var yanlarında, Şule. İlk günden anlamıştım kıskanılacak bir kardeşlikleri vardı. Sınıfla tanışma yanlısı değildim ben,çünkülüm utanıyorum. Bi grup geldi yanıma. Tanışalım mı filan dediler. İlknur, Fatma, Müberra, Hatice, Tuğba. Hatice ve Müberra daha ayrı takılıyorlardı. Biz kaynaştık. Baya grup olduk. Bu arada benimde yanımda ortaokuldan arkadaşım vardı, Rümeysa. Dörtlü bir gruptuk. Ama zamanla Müberra ilk tanıştığımızdaki gruba geçti. Zeynep'te başka bi gruba. Hatice'yle pek samimi olduk. Kardeşim hesabı.
×××××× 1 AY SONRA××××××
Sınıfla anlaşmaya başladım. Yunus diye bir çocuk Whatsapp sınıf grubu açmış. Bende girmiştim. Herkes tanışıyor filan. Yunus bana dedi ki "Ben senle konuşmak istedikçe tersledin". Sonra özelden konuşmaya başladık. Hoşlandığım çocuktan bahsettim. Abi demiştim hatta. Çok yakındık. Fazla yakın. Herkes bizi sevgili sanıyordu. Fakat ben sadece kanka olarak görüyordum. Bir gün "konuşmayalım" demişti bana. Sebebini söylememişti. Ben çok ısrar edince söyledi. Hoşlanıyormuş benden. O an hayatı sorgulamıştım. O çocukla yakın olduğumdan beri çevreme olan bağlılığım azalmıştı. Sırf çocukla yakın olmaya devam etmek için teklifini kabul ettim. Yurttan çıkıp buluşuyorduk. Ortalama 1 ay çıktık. Ama piçti. Sırf inat için kızlarla yakındı. Sarılmalar, el ele tutuşmalar, kucağa almalar. Öpmüştü beni. Yanağımdan tabii ki. Öpmemi istiyordu fakat sevmiyordum. Bir kere öpmüştüm ama. İğrenmiştim kendimden. Bir keresinde kavga etmiştik "kendime zarar veririm" demiştim. "Veremezsin. Zarar veremezsin kendine. Kıyamazsın o tatlı canına" demişti. Bende inat uğruna koluma bıçakla 10-15 kesik attım üst üste.Ayrıldık. Pişman değilim.
Sınıfa nakil öğrenci gelecekmiş. Pek merak etmedim açıkcası. Sadece hocaları sevmediği için aldırmış naklini. Adı Mert'miş. Çok sempatik gelmişti gözüme. Arkadaşlarla şakaya vururduk hatta. "Gidip çocuğa benimle kanka olur musun diyesim var" filan. Sonradan farkettim. Çocuğun adı geçince kalbim bi değişiyordu. Yediremedim kendime çünkü Yunus'la çok yakınlardı. Asla unutmam 06-11-16 çocuğu sevdiğimi kesinleştirmiştim. İlk kendime saklamıştım sonra Hatice'ye söylemiştim. Ayşe diye bi arkadaşım vardı kim olduğunu bilmiyordu ama birini it gibi sevdiğimi biliyordu. Bi gün depresyon stayla takılırken Ayşe geldi sarılınca ağlamaya başladım. Omzunda dakikalarca ağladım. Sonra sessizce söylemiştim. "İt gibi sevdiğim çocuk Mert" diye. Şok aşamasını hemen atlatamadı tabii ki. Anlamış ama. Değişik bakıyormuşum çocuğa. Çok güzel sevmiştim,4 ay boyunca. Bu arada başka şubeden Nurseli diye bir kızla yakın olduk. Hatice, Ayşe, Nurseli (namı-değer Nursi),Güzel bir dörtlü olmuştuk. Beşinci aya girdiğim gün Mert'i aramıştım. Sevdiğimi söylemiştim. Biliyorum deyince başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Ama yinede arkadaş kalalım filan demiştim. Kafamı dağıtmak amaçlı Wattpad hesabı açmıştım önceden. Bir kitap Whatsapp grubu açmış bende girmiştim. Ve yazarla tanışmıştım.Yazarı benden 3 yaş küçükmüş aq. Neyse çok samimi olduk bu ponçik yazarla.
(Sarki ile birlikte dinlerseniz sevinirim)
Ama sebeplerden ötürü kitabı sildi gruptan çıktı. Ama hala yakındık. Herşeyi biliyorduk birbirimiz hakkında. Manisa'dan Aksaray'a mükemmel bir arkadaşlığımız vardı. Kıskanılacak gibiydi hatta. Çevremde çok tepki topladım "nasıl güvenirsin" diye. "Kardeşim" demeye devam ettim inatla. Kimsenin edinmediği güveni edindi bende. Kimsenin dolduramayacağı boşluklar açtı içimde kendi yerleşti. Çıkarsa boşluklar ağrıyacak ve dolmayacak. Fanatiktik ikimizde. O benim Sarım'dı. Ben onun Kırmızı'sı Dalgalar geçtik güldük eğlendik. Yanlız bile kaldım ama bırakmadım onu. Bir ara şerefsizlik yaptı. Kendisine zarar vereceğini düşünerek küstü bana. 2 hafta. Bok gibi geçmişti. Durmadan bir şeyler anlatmak istiyordum ama engelle karşılaşıyordum. Yinede yazdım... (bahsettigim kisi bi kitabin ikinci yazari @piramitt54fs)
Okulda çok değiştim. Siyah ağırlıklı göz makyajı, koyu ruj filan. Görünüşüm değişti. Güçlü bir kız gibi duruyordum ama içimin paramparça olduğundan az kişinin haberi vardı. Aynaya bakınca kendimi görmüyorum ama kendim olursam çok ezilirim biliyorum. Rol kesersem ne olabilir ki?
Mert'in doğum gününde kolye almıştım. Deniz diye bir arkadaşına vermiştim vermesi için. Deniz'de biliyordu onu sevdiğimi. O söylemiş zaten. Bunu duyduğumda sınıfı basıp üstüne yürümüştüm. Sinirden yerimde duramazken o sadece boş boş bakmıştı. Yumruk yaptığım elimi tokat atmak için gevşettim o sırada göz ucuyla eski sevgilisini gördüm oda girmiş kalabalığa. Sırf o kız üzülmesin diye vurmadım. Oda farkında gelip söyledi vuracaktın diye. Sinir krizi geçirdim. Tirtir titrerken ağlıyordum. Şuurumu kaybetmişçesine tek noktaya bakıp aynı paragrafı tekrarlıyordum. "Rezil oldum! Bakamam yüzüne. Utanıyorum. Kendimden nefret ediyorum. Sevmemeliydim! Bakmasın yüzüme. Giremem ben o sınıfa!!"Kendime 1 saat sonra gelebilmiştim. Sınıfa gittiğimde şişmiş kıpkırmızı gözlerle ona baktım. 3 sn bakıştık kafasını çevirdi. Artık umursamıyorum ama seviyorum. 3 gün sonra 6 ay olacak. Sevmek nedir bilir misiniz siz? En azından benim gibi sevmek... Oturuşunu bilmektir belki. Kimsenin farketmediği ayrıntılarını bilmektir. Canı yanmasın diye çırpınmaktır. Küçücük bir farkı anlayıp hıçkırarak ağlamaktır "niye öyle olmuş" diye. Yakın olduğu kızlarla kavga çıkarmaktır... !
++++++++
Helöö! Bahsettigim gibi gercek olaylardir. Bu bolumu hizli anlattim ama ilerleyen bolumler daha detayli olacak.
Bildiginiz uzere kitabin iki yazari var. Kisisel hesaplarimizi duvardan bulabilirsiniz.Opuldunuz.MUAAH!@
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİLET İZİ
ChickLitNerden bilebilirdim ki 'kanka' olmak istediğim çocuğa kendimi kaptıracağımı? Nerden bilebilirdim değişme isteğimin kötü sonuçlar doğuracağını? Ne yapsaydım yani? İçimdeki küçük şeytanın gururunu hiçe sayıp sussa mıydım? ---- Kurgulardan tek fark...