Kafamı ovalarken telefonda kimin aradığına bakmak için ekranı çevirdim ve beklemediğim bi isimle karşılaştım...
DENİZ arıyor...
Niye arıyo lan bu beni? Diye düşünerek açtım telefonu.
"Merza napıyosun?"
Daha konuşamadan arkadan yavşakca bi cümle kurdu biri. Deniz gülerek kapattı telefonu. Bende merak edip tekrar aradım. Açınca gayet sakin bi ses tonuyla
"Pardon ya kapatmak zorunda kaldımda ne diyoduk? Ha! Napıyosun musait misin?"
"Oturuyorum öyle musaitim. Sen?"
"Aynı işte oturuyorum arkadaşlarla. Şey geçen Mert hakkında konuşamadıkta ne diyodun sen?"
"Mert yanında mı?"
"Yok Mert yanımda değil" kurduğu cümlenin garipliğine aldırmadan
"Ya morali gereğinden fazla bozukta dikkatimi çekti"
"Yok ya Mert hep öyle ifade takınmaz yüzüne dert etme sen"
"Hayır. Normalde ifadesiz dururdu ama bu sefer morali cidden bozuk. O telefon mevzusundan sonra iyice merak ettim"
"O gün telefonunu getirmemiş diye vermişti öylesine. O hep öyle gerçekten. Grupta ona 'mimiksiz' diyoruz hatta."
"Peki. Şey Deniz. Okulda senle biraz uğraşıyorum ya. Hepsi için özür dilerim. Yani olmaz bi daha gerçekten kusura bakma" Deniz sanırım böyle bişey beklemiyordu. Çünkü hattın öbür ucundan bi müddet ses gelmedi.
"Deniz?"
"Dedim ya takma kafana. Bizim klasik Mert işte" konuyu kapatması moralimi bozarken ofladım. İçerde abimin sesini duyunca
"Diyeceğin bişey yoksa kapatmam lazım"
"Ha! Yok seninde yok sanırım?"
"Hayır. Teşekkürler. Yani sorularıma cevap verdiğin için"
"Önemli değil. Görüşürüz"
"Görüşürüz"
Telefonda tekrar müzik açıp dans etmek istedim ama içimdeki değişik his yüzünden tekrar kapattım.Hani öyle zamanlar olur ki yabancılaşırsın her şeye, herkese... Her zaman girip çıktığın ortamlara ilk defa girmiş gibi hissedersin. Her zaman konuştuğun insanlarla ilk defa tanışıyormuş gibi hissedersin... Bugün tamda öyleydim. Boğazım düğümlüydü yine ama akmıyordu gözyaşlarım. Sınıfta yine kimseye selam vermedim... Hatice malı bana söylemediği bi işi yüzünden geç gelecekti zaten. Zil çalınca resim atölyesine gitmeye başladım. El becerim sayesinde geride kalmama rağmen sınıfla aynı düzeyde ilerlemeye başladım. Altıncı teneffüste Hamdi'yle karşılaştım. Hamdi okulun en popüler ayrıca en yavşak çocuğuydu -ama ben öyle düşünmüyorum- Instagram'dan konuşuyorduk. Ilk kardeşlik bağımız vardı. Mert'den bahsederdim hatta. Onun omzunda Mert için ağlamıştım. Tabii bazı şeyleri bilmeyerek... Mert'i unutmam için elinden geleni yaptı çünkü gözünün önünde ölüyordum. Çıkma teklifi edince sırf Mert'i unutmak için kabul etmiştim. Sınıfta söylediğim zaman çok değişikti. "Merza? Hamdi ile çıkıyormuşsunuz? Hayırlı olsun karşim" diyen başkan bozuntusuna gülümseyerek karşılık verdim. Mert, Mehmet, Lütfi ve Berke'nin oturduğu gruba gidip "Lütfi çıktığımızı nerden öğrendin lan" dedim. Mert'in yanında oturan Mehmet "ooo!! Çıkıyo musunuz?" Dedi. Gruptan bir tebrik nidâsı yükselirken gülmekle yetindim. Ama dikkatimi çeken şey Mert'in gözlerindeki kırgınlığı görmemdi... O bakışı çok koymuştu. 4 gün sonra dayanamayıp ayrılmıştım zaten. Ayrıldığımız gün bu gerizekalı kafasını bi yere vurmuş. Alnında yara bandı vardı. Sınıfta "yokluğuna dayanamayıp sıkmış kafasına" gibi cümleler duyuyordum. Ama takmıyordum.
Ben başımı eğip geçtim ama arkamdan seslendi "Merza! Bi dk gelir misin?" Haticeye dönüp bi göz işaretiyle geleceğimi bildirip -o anladı bi kere! Biz gözlerimizle anlaşıyoruz- yanına ilerledim.
"Şey bi sorunun mu var?"
"Uykum var" dedim gülerek.
"Peki. Başka bi sorunun daha var sanki?"
"Varda önemli değil boşver" -tabii ki Mert-
"Tamam. Eğer bi sorunun olursa haberim olsun"
"Peki. Görüşürüz"
"Görüşürüz"
Haticenin yanına gelince
"Ne diyo yine" dedi.
"Sorunum varmış filan. Mertten büyük sorun mu olur?" Dedim. Sonra gayet normal bi gün gibi geçmişti.
Ta kii ertesi güne kadar. Binaya girdim ve tek omzumda ki çantamı düzelttim. Koridorun karşı tarafından ses geldi.
"MERZAAA!!"------
Ram pam pam paaamm!! Gecikti farkındayım. I'm sorry babies!
Bu bölümü Kalemi_Katran_Yazar 'a ithaf ediyoruuum!!*Sizce bağıran kimdi?*
* Neden bağırdı?*
Cevapları bekliyoruum.
Ayrıca böyle bişey yapmak istemezdim ama okunma sayısı ile vote arasında dağlar kadar fark var. Bu nedenle üzülerek soyluyoruum +15 vote yeni bölüm için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİLET İZİ
ChickLitNerden bilebilirdim ki 'kanka' olmak istediğim çocuğa kendimi kaptıracağımı? Nerden bilebilirdim değişme isteğimin kötü sonuçlar doğuracağını? Ne yapsaydım yani? İçimdeki küçük şeytanın gururunu hiçe sayıp sussa mıydım? ---- Kurgulardan tek fark...