-3-

199 8 0
                                    

Kimine göre haftanın  ikinci, kimine göre üçüncü günü. Evet salı. Ilk defa ilk alarmda uyandım halıyı izleyerek ikinci alarmı bekledim. Yataktan çıkıp uyku mahmurluğu yüzünden paytak adımlarla banyoya gittim. Günlük rutinlerimi hallettim. Odaya dönüp yatağı düzelttim. Makyaj malzemelerimi yatağın  üstüne koyup formamı giydim. Normalde dar pantolon giyip kural ihlali yaparım ama ilk dersimiz psikopat bi hocaya olduğu için ve üşendiğim için dar pantolonun üstüne okul pantolonumu giydim. Makyaj malzemeleriyle tekrar banyoya döndüm. Aynaya baktım. Makyaj yapasım hiç yoktu. Yinede oflayarak fondoteni parmağıma sıktım.
Son kez üstüme bakındım saçımı zaten düzleştirdiğim için ugraşmadım. Yeni aldığım rujumu kullanırım diyerek çantama attım. Kulaklığımı takıp çıktım yurttan. Okula gelince Sümeyra kapıda arkadaşıyla konuşuyordu hafifçe basselamı verip sınıfa geçtim. Sınava çalışan arkadaşları görünce gözlerimi devirdim. Sözelci olduğum halde sayısala zorladıkları için sayısala yoğunlaşmıştım ve sözel derslerim düşmüştü. Aileme 60'ın altında notum olmayacak diye söz vermiştim ama notlarımın hiç biri 30'a bile ulaşmamıştı. Sanırım sıçtım. Neyse kulaklık takıp  uyumaya karar verdim. Sümeyra sınıfa gelince biraz sohbet ettik. Tekrar marş törenine çıktık. Yaptıkları sadece "Günaydın" demek. E zaten her ders başı diyosunuz. Amacınız ney? Yine tersimden kalkmışım herhalde. Gözlerim Mert'i aradı. Bulduğumda gözgöze geldik. Zaten yorgun baktığım için iki sn sonra gözlerimi yavaşça başka yone çevirdim. Psikopat hocanın dersinden çıkınca lavaboya geçip pantolondan kurtuldum. Yaşasın tek pantoloon. Asileşsem fena olmaz diyerek yanımda getirdiğim siyah beyaz değişik desenli ama hoş olan swetshirtü üstüme geçirdim. Ceketimi de giyip tek kolunu omzumdan düşürdüm. Rujumu tazeleyip çıktım. Ders labaratuvarda olduğu için çantamı bırakıp yan yana olduğumuz labaratuvara geçtim. Mehmet yanıma oturdu. Merve önüme gelip oturdu. Bende öne doğru eğilip "evet konu ne" dedim. Mehmet bi benim yüzüme baktı -hayır dudağına baktı seni sürtük- ardından Merve'nin dudağına baktı. Beni göstererek "sen kırmızı ruj sürmüşsün" Merve'yi göstererek "sende pembe" dedi. Ben kahkaha atarken Merve göz devirmekle yetindi. Çantamda bıraktığım param aklıma geldi. Aptal gibi fileli kısma koymuştum. Dudaklarımı hafifçe toplayıp ayağa kalktım. Saate bakınca hocanın gelmek üzere olduğunu gördüm. Zaten yan yana sınıflar görürüm hocayı diyerek çıkacaktım kiiii. Kapının dışardan önünde Mert'in olduğunu bilmiyordum. Karşı karşıya gelince ben başımı eğip çekilmesini bekledim ama eli belinde olacak sekilde kapıyı tutmuştu yani kapı kapalı sayılırdı. Aramızda bi kaç cm vardı. "Öğretmen geliyor da geçsen iyi olur" diye fısıldadı. Evet yanlış okumadınız. Hani bişeye şok olursunuzda fısıltıyla konuşursunuz ya. Aynen o ses tonunu kullandı. Sonra boğazını temizleyip yanımdan geçti. Ben çıktığım sırada hoca geldi. Ve ben hala şok anını yaşadığım için "hocam şey alıcaktımda sınıftan. Şey şeyi almam-" derken sözümü kesti "tamam kızım alda gel hemen" dedi. Başımı hafifçe sallayıp sınıfa geçtim. Hala titrerken elimi fileli bölmeye sokmam uzun sürdü ama en sonunda labaratuvara döndüm. Hocaya hafifçe baş selamı verip yerime geçtim.
-------
"Gitmiyorum lan napıcan?" Evet! Yine Nurseli'nin sınıfı. Ben bağırınca uzun boylu olan çocuk kısa olanın elini yumruk pozisyonunda tutarak sağ elmacık kemiğime vurdu. Kafam sola dönerken bi müddet bişey diyemedim. Başımı kaldırınca fısıldayarak "amına koydum senin" dedim ve üstüne yürüdüm. "Eline koluna hakim olacaksın bi daha-" sözümü kesen Hatice'ydi. "Boşver yürü gidelim" deyince daha da sinirlendim kolumu kurtardım ve çocuğa vurmak için sağ elimi kaldırırken Hatice tuttu ve dışarı çekti. "BIRAK AQ" diye bağırıp kurtulmaya çalıştım. Uzun boylu çocuk hangi götüne güvendiyse üstüme yürüyüp elini kaldırdı. Bende eline vurdum ve "o elini müsait bi yerine sokarsam sürahi gibi gezersin ortalıkta" diye ekledim. Beni zor zaptederek koridora çıkardılar. Mert'in o an çaprazdaki duvara yaslanmış olduğunu bilmiyordum. Hatice'ye bağırdım bu sefer "o çocuk bana vurdu ve sen bişey demiyo musun? Bravo ya böyle şerefsizlik görmedim ben. O sana vursaydı ben ebesini sikerdim. Yok kimse siklemesin beni" diyerek dışarı çıktım. Zil çalınca derse girdim. Bitmesine daha 20 dk vardı dersin ama kapıyı çalmadan Fizik öğretmeni içeri girdi. "Çocuklar hepiniz ayağa kalkın. Ellerinizi başınızın üstüne koyun. Erkekler tahtanın önüne. Kızlar çantanızı masanın üstüne bırakın" dedi. Herkes dediğini yaparken ben aramayı anlayarak çantamı düşünmeye başlamıştım ne var diye. Sigara yoktu. Çakmakda yoktu. RUJ!! "Ebeni sikeyiiim" diye söylenerek arka sıramda oturan Şule'ye döndüm. Noldu der gibi bakınca "çantada ruj var" dedim. Sena da alçak sesle girdi konuşmaya "benim mascaram, rujum, parfümüm ve tarağım var" dedi. Kocaman gözlerle ona bakıp. Önüme döndüm. Erkekleri kontrol etmişlerdi. Mertle yine gözgöze geldik. Sümeyra ve Sena ruju çıkarmak için cantayı açmışlar salaklar. Ben farkında olmadan bende eğildim tam eğilince hoca Sümeyra ve Sena' ya bağırmaya başladı "size ellerinizi kaldırın dedim! Indirmeyin! Anlamıyo musun laftan!" Ben hiç çaktırmıyom yalnız. Sonra rujun kalem zulamın içinde olduğunu hatırladım. Farketmez herhalde diye düşünürken hoca benim çantanın yanına geldi. "Aç bakayım" dedi. Sanırım kız çantası olduğu için kendisi açmadı her neyse. Kitaplaın olduğu kısmı açtım parfümü aldı eline "bunlara bişey demiyoruz" diyerek geri koydu. Ön kısmı açınca pantolon vardı ya onu aldım ama çıkarmadım kaldırdım sadece. Küçük el aynamı aldı "bu ne" dedi. "Aynaa" dedim. Onuda bıraktı. Kalemlere bakmaz sanıyodum ama unuttuğum nokta şuydu: öğrenciler elektronik nargile veya elektronik sigaraları kalemlerin içine atıyodu. Içimden "siktir" dedim. Hoca kalemleri avuçlayıp tek tek baktı. Ruju tuttu yine "bu ne" dedi. O anki korkuyla "ruj" deyiverdim. Kalem deseydim yerdi aq. Aldı gitti. Ben hem tirtir titriyordum hemde ağlamak üzereydim. Teneffüste sigara içen kişilerin yanlarına filan gittik. En çok içimi acıtan ise o ruju daha doğru düzgün kullanmamış olmam. Ayrıca 15 tl vermiş olmam. Ayrıca Oriflame'in tükenmiş olan ürünü olması. Çıkışta servise bindim. Durağa gelince telefonum titremeye başladı.
Eyvah PEDER arıyor...
Hafifçe öksürüp telefonu açtım. "Efendim baba?" Açtığımı yeni farketmiş olacak ki "haa! Merza nerdesin kızım?" "Servisten indim yurda gidiyorum" "... pastanesindeyim gelsene" bugün makyaj yakalattığım için aradıklarını düşünürken dudağımı ısırdım. "Tamam geliyorum" diyerek telefonu kapattım. Babam beni bu halde -okul pantolonu yerine dar pantolon giymistim. Yaptigim makyaj gozlerim sık sık yasardigi icin akmisti ve gozlerim kızarmıştı- önce yurda uğrayıp düzelmeyi düşündüm sonra gecikeceğimi düşünerek vazgeçtim. Pastaneye yürürken pantolonun içine sıkıştırdığım formamı üste çıkardım. Ceketimi düzelttim ve saçlarımın önünü arkada sabitledim. Pastanenin olduğu sokağa girince tekrar aradım babamı ve nerde olduğunu sordum. Kapıdan girince içeriye göz gezdirdim. Ve babamın yanına gittim. Biraz sohbet ettik. Aç oldugum için midemin ağrıyacağını bilmeme rağmen tatlı yedim. Telefonumun bataryası bozuk olduğu için fiyat sormaya gittik. Adam, orjinal batarya alacagimiz için biraz övdü biraz övündü. Sadece fiyat sordugumuz icin ordan çıkıp telefon faturalarıyla uğraştık. Sonra ben yurda o eve. Yurdun girişindeki koltuğa oturup bi kaç arkadaşımla görüştüm. Kırtasiye, kütüphane derken bi müddet dışarda oyalanıp yurda döndüm. Kitap okuyarak geç saate kadar uyumadım. Sonra Mert'in son görülmesine bakıp, uyudum.

Ayenurpek0  naber yawrum? 😂

JİLET İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin