' ... İşte böyle kızım. Anladın mı şimdi neden elim kolum bağlı? '
Babamın şevkat dolu bakışları göz yaşlarıyla kaplanmıştı iyice. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ne yapacaktım? Ağabeyimin göz göre göre ölümüne mi seyrici kalacaktım? Yoksa istemediğim biriyle mi evlenecektim! Çaresizlik. Çaresizlik içerisindeyim. Ağabeyimin ölümüne izin veremem. Lakin, o adamlada evlenemem. Hayatım her iki şekilde de zindana döner.
Daha sıkı sarıldım babama. Hıçkırıklarım, bir bir zorladı boğazımı. Geniş omuzları arasında, kaybolup gitmek istedim. Bu saçmalığın bir halisülasyon olmasını diledim.
Bu sırada bir kıpırdanma oldu. Saçlarımı sevdi, koklayarak öptü..
Özlemiştim bu duyguyu. Uzun zaman olmuştu . Uzun zaman olmuştu, ona sığınmayalı. Yanılmıştım ya sevgisinden. Sözlerinden. Gölgesini hissetmenin güveninden. Babaydı işte bu adam. Katıksız, saf, biraz gaddar lakin, her an babam dediğinde yanında olacak varını-yoğunu önüne serebilecek tek bir adam. Nasıl düşünebildimki onun böyle bir saçmalığa gönülden evet diyebileceğine.
...................................
Fırat' tan :
Gözlerimi araladığımda, gözlerime dokunan loş ışık ile birlikte başıma delici bir ağrı girdi. Hoş, kaç gün oldu bilmiyorum ama kendime gelmeye başladığım her an aynı ağrı ve acılar vücuduma nüfuz ediyordu.
Ellerim - ayaklarım arkada birbirine bağlanmış saatlerce dayak yemiştim. Günlerde olabilir tabi bu. Dedim ya! Zaman kavramından oldukça uzak kaldım. Zaman falan değil de Berfin'i merak ediyorum asıl. Ona ne yaptılar acaba? İnşallah ona bir şey yapmamışlardır. Bilirim babasını, caniden öte bir adam. Bu yüzden kaçtık işte. Aşkın adresi kaçmaktı, biz de kaçtık.
Bizi konuşurken gördüğü günü anımsıyorum da, o gün karar vermiştim sevdiğimi kaçırmaya. Gözlerindeki korkuyu gördüğüm an. Yüzüne inen sert bir tokatın ardında, bedeni cılızca titrediğinde, elimi uzatamadığımda. Koruyamamıştım onu o tokattan. Babasının zorla arabaya bindirmesinden sonra ne yapacağımı şaşırmış, karşı gelmeye korkmuştum..
Gece yarısını geçmiş, çoktan saat 3 olmuştu. Çok merak ediyorum acaba nasıl! Mesajlarıma-aramalarıma cevap vermemişti. On dakika sonra bir mesaj geldi. Bir şekilde bana mesaj atmıştı. İyiydi. Şükürler olsun. Tamam belki pek iyi değildir ama en azından mesaj atabilmişti. Hiç düşünmeden hazırlan kaçacağız diye yazdım. O tokattan sonra kim bilir daha neler yaptılar ona.
Bir yarım saat sonra konağın önündeydim. Nasıl çıkacaktı konaktan, kapıdaki korumaların arasından! Bir şeyler yapmalıyım. Berfin'den avluya indiğini belirten bir mesaj geldiğinde küçük bir taş alıp ileriye attım. pek işe yarayacak gibi değildi ama yinede klişe olan bu yönteme başvurdum. Neyseki işe yaramış, dikkatlerini çekmiştim. Hızlıca konağın kapısına yöneldim. Berfin'i çıkarır çıkarmaz arabama doğru koşmaya başladık. Arabaya ulaştığımızda çalışır vaziyette bıraktıgım için hemen binip uzaklaştık oradan.
Olabildiğince uzaklaşınca, Berfin'ime döndüm başını öne eğmiş ağlıyordu. Elini tuttum sıkıca. Anlayabiliyordum onu. Ailesinden böylesine kaçmak, iyice yakmıştı canını. Çenesinden tutup, hafifçe çevirdim yüzünü kendime doğru. O an bir acı çöktü yüreğime. Yüzündeki morluklar ve dudağının kenarındaki kurumuş kan lekelerini gördüğümde hiddet çöktü zihnime, geri dönüp bunun hesabını sormak istedim. Hiddetimi farkettiğinde sildi gözlerini, küçük damlalardan kurtardı ve elimi sımsıkı kavradı.
Mimiklerimdeki sertlik tebessüme bıraktı yerini.'Gidelim artık Fırat' dediğinde, daha fazla oyalanmadan yola döndüm. Şehir çıkışına doğru olabildiğince gaza yüklendim. Gidiyorduk artık uzaklara. Aşkı yeni adresine kavuşturmaya..
Medya : Fırat.
Beklentileriniz vardı ise karşılayabilmişimdir umarım. İyi gecelerimiz olsun. Sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğudaki Aşk : Bir Dakika!
Kısa HikayeBir kadın vardı. Gök yüzü diye adlandırırdı diger kadını. Anlatamazdı kimseye biliyordu..