Kendiliğinden kapanan gözlerimi, tekrar yerine gelen bilincimle birlikte araladım. Sarhoş olmuştum. Bunu reddedecek değildim. Bilincimi açık tutmak için büyük bir savaş içerisine girmiştim. Eğer Harry lavaboya gitmek için masadan ayrıldığı an bardağında bıraktığı içkinin hepsini kafama dikmeseydim bu durumda olmazdım. İki farklı içkiyi karıştırmama rağmen hala bu kadar ayık olmam mucize sayılırdı. En azından kim olduğumu biliyordum. Düşünceme kahkaha attım. Başımı yanımda oturan kişinin omzuna yasladım. Kim olduğunu hatırlamıyordum. Başımı çevirip kim olduğuna bakmak hiç işime gelmiyordu. Sonuçta uyumak için rahat bir omuz bulmuştum.
Yanağımda hissettiğim darbeyle görüntü tekrar netleşti.
"Kendine gel, Lilly" Tiffany önümde durmuş beni ayıltmaya çalışıyordu. Surat ifadesine kahkaha attım. Başımı koyduğum omuzdan kaldırıp kollarımı Tiffany'nin etrafına doladım.
"Seni çok seviyorum bayan gıcık" dedim kahkaha attım bir kez daha. Tiffany sıkıntıyla nefesini üfleyip beni doğrultmaya çalışınca bilincim tekrar yerine geldi. Arkama yaslandığımda mırıldandım.
"Uykum var"
"Niall, gidelim artık. Harry nerede kaldı?"
Konuşmaları bir süre kaçırdım. Sanki uyuyakalıp tekrar uyanıyor gibi hissediyordum. Gözlerimi açık tutmak fazlasıyla zordu. Bedenim rahat koltuktan kalkıp, ayaklarım yerden kesilince çığlık attım. Hemen ardından çığlığım kahkahaya dönüştü. Müzik sesi garip kahkaha seslerimi bastırdığı için şanslıydım. Beni kucağına alan kişinin boynuna kollarımı doladım.
"Harry" diye mırıldandım başımı boynuna gömdüğüm sırada. Derin bir nefes aldım. Hangi durumda olursam olayım unutmayacağım Harry Styles kokusu, beni kucağında tutan kişinin kokusuyla aynı değildi. Yine de umursamadım. Mantıklı düşünme yetim elimden alınmış gibiydi.
"Harry, farklı kokuyorsun" dedim. Kollarımı iyice dolayıp daha rahat bir pozisyon almaya çalıştım. Konuşmalar duyuyordum. Ama anlam yüklemek zordu. Konuşmalar benim için anlamsız seslerden farksızdı.
Kapanan gözlerimi tekrar zorlukla açtığımda konuşmalara kulak vermeyi başarmıştım.
"Sadece beş dakika! Lanet olası beş dakika boyunca ona dikkat etmeni, içki içirmemeni söyledim!" duyduğum sesle kahkaha attım.
"Hazz!" diye şakıdıktan sonra boynuna dolanmış kollarımı sıklaştırdım.
"Dostum, beni sen zannediyor. Bu konuyu onu kucağına aldıktan sonra tartışabiliriz"
Kim kimi kim zannediyordu? Düşündüğüm şeyle bir kez daha kahkaha attım. Yerimde kımıldandıktan sonra ağzımı şapırdatıp mırıldandım. Dudaklarıma yakın olan tene bir öpücük bıraktığımda tekrar konuşmalara kulak verdim.
"Tanrım! Harry, Lillian beni kötü emellerine alet etmeden hemen önce onu kucağımdan almaya ne dersin?"
Duyduğum şeyle bir kez daha kahkaha attım. Bedenim sarsılıp yer değiştirince tanıdık kokuyu ciğerlerime doldurdum. Koku sigara ve alkol kokusuyla karışmış olsa bile hala etkileyiciliğini koruyordu. Ya da ben bu halde olduğum için kolayca etkilenebiliyordum. Kollarımı aynı şekilde boynuna doladım. Konuşmalar tekrar anlamlarını yitirmişti.
"Harry" diye mırıldandım.
"Buradayım" diye karşılık alınca Harry'nin kucağında olduğuma emin olmuştum.
"Uykum var" diye mırıldandım son kalan gücümle. Bilincim kapanmadan önce duyduğum son şey onun sesiydi.
"Uyu güzelim, yanındayım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stars Dance (Düzenleniyor)
Fanfic(Bölümleri düzenliyorum! Bazı değişiklikler yapacağım. Hangi bölümlerin düzenlenip düzenlenmediğini bölümlerin başında "✓" bu işaretle belirteceğim. Eğer bölümlerin düzenlenmiş halini göremiyorsanız, hikayeyi kütüphanenizden kaldırıp tekrar ekleyin...